°İzin verir misin?°

821 34 26
                                    

Uyandığımda ciğerlerime soluduğum tek şey huzurdu. Onun kolları arasında uyanmak, saçlarına burnumu gömebilmek, odasında ve hatta yatağında onun ile beraber güne aymak...

Tarifi imkansız duygular içerisindeydim. Başka hiç bir şeyi düşünmek, aklımı dolduran bütün planlardan uzaklaşmak onun ile mümkündü. Her gecemi zehir eden düşünceler onun kokusundaki huzurda yok olmuştu. İçimde, dışımda, onunlaydı şimdi.

Sabahın erken saatlerinde ondan önce uyandığıma şükürler ettim. Böylece onu doyasıya izleyebilir, onun yanında yine onunla dolu hayallerimi düşleyebilirdim.
Hayallerimde, tüm bu karmaşadan uzak küçük bir köy evinde mutlu mesut yaşıyorduk. Büyük bahçemizde bir çardak ve hamak, yeşillik alanda dolaşan kedilerimiz vardı. Elma ve dut birazda üzüm ve kiraz ağacımız vardı. Meyveleri toplarken birbirimize gülüyor ve salkım ağacının altında doyasıya öpüşüyorduk.

Hülyalı hülyalı, güneşin doğması ile bana olağanüstü bir görüntü sunan leydim'e bakarak bütün bunları düşündüm. Saç tellerine, kapalı gözlerine, uzun kirpiklerine daldım gittim. Defalarca kez hayallerimi süsledim.

Bir süre -belki birkaç dakika ve belkide bir kaç saat- onun yanında uzanmaya devam ettim. Gerçeklikten soyutlanmış bir şekilde iç çekerken,aniden kapının tıklatılması ile yerimde sıçradım.

Benden başka kimse bu saatte leydinin odasını tıklatamazdı. Hemen doğrulup saate baktım. 6.00. Kapıya ilerleyince farkettim ki kapıyı tıklayan her kim ise kapının altında ki boşluktan bir zarf fırlatmıştı.

Zarfı alarak hızlı bir şekilde açtım. İçindeki mektubu görünce leydime değil de bana geldiğini anladım. Babamdan, bana.

Demek ki kapıyı tıklayan kişi Sebastian idi. Geceyi burada geçirdiğimi fark etmesine şaşırmamıştım. Bunun ile birlikte her adımımı babam Dük Alexander'a yetiştirdiğini de biliyordum.
Bu sefer yaptığı çok tehlikeliydi. Ya ben değil de uyanık olan leydim olsaydı! İşte o zaman ona düzgünce açıklama yapma şansını dahî kaybederdim.

Hızla açtığım zarfın içinden çıkan kağıtta yazanları okudukça beni kaplayan huzur baloncuğunun içinden çıkmaya başladım. Her şey tahmin ettiğimden daha hızlı ilerliyordu. Bu süreçte leydim ile olan ilişkim nasıl bir hâl alacaktı? Daha yeni başlayan aramızda ki şey, onca karmaşa içinde yok olmaya mahkum olmazdı umarım.

Sıkıntılı nefesler birbiri ardına ciğerimi doldurdu. Yatağın kenarına eğildim ve ona iyice yakınlaştım.

Dün bana farkettiğini söylemişti. O zaman o da benden, duygularımı farkettiğinden beri mi hoşlanıyordu? Yoksa dün ani gelişen öpücükden bu yana, kısa bir süredir mi?

Bana güvendiğini söylemişti. Bana bayık gözler ile bakmış, adımı fısıldamış, kollarımın arasında bir öpücüğüm ile titremişti.
Bütün o anları düşünmek tekrar yükselmemi sağladı.

Bütün herşeyi öğrenince ona babası için yaklaştığımı düşünmesi beni kahrederdi. O benim ilk ve tek aşkımdı. Hissettiğim duygular basit olmanın yakınından bile geçemezdi ve iki günlük ilişkilerimin yanında halt yemişti. Ona olan sevdam aylarca ciğerimi kavurmuş, imkansıza ümit besletmişti.
O an içimden sürekli aynı şeyi tekrar ettim:
'keşke gerçekten bir hizmetçi olsaydım.' Eğer gerçek bir hizmetçi olsaydım bu kaygıları yaşmamazdım değil mi?

Yatağın yanına çöktüm ve keskin ağrılarla sınanan benliğim ile binlerce ihtimal geçirdim aklımdan. Bazılarında leydime doğruları anlatıyordum ve o da bana sarılıp her şeyin güzel olacağını ve bana çok güvendiğini söylüyordu. Bazılarında ise ...

"Cara?"

Arkamı döndüm. Uyanırken yüzünün aldığı ifadeyi görememiş, mahrum kalmıştım. Düşüncelere bu denli daldığım için kısık bir küfür savurdum.

𝑳𝒆𝒚𝒅𝒊𝒎  «𝚐𝚡𝚐»Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt