+18 Bir mafya ve onu soymaya gelen hırsız çetesinin lideri bir kızın imkansız aşk hikayesini okumaya geldiniz. Tutkunun, ihtirasın , ihanetin ve nefretin zirvede olacağı bu kitabın içine girmeye hazır mısınız?
------
Bağlandığım sandalyeden kurtulma...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yerleştirildiğim odanın krem duvarlarına bakarken düşüncelerim her buldukları sızızntıdan dışarı akıyorlardı. Çağan babasını öldürmüştü ve Arena'nın eski hükümdarı ise babasıydı. Peki ya neden Azrail denilen adam, Çağan'ın Çukurdan geldiğini insanlara hatırlatmasıyla ilgili bir şeyler söylemiştiki?
Çukurdan gelenler sadece alt tabaka dövüşçülerdi. Bu durumda Çağan ne oluyordu? Alt tabaka ve ölüme mahkum edilen bir dövüşçü mü, yoksa yeraltı dünyasının şanlı varisi mi?
Hangisi sendin Çağan? Hangi ruh seni tanımlıyor, hangisi senin gölgende yok oluyordu?
Her şekilde bir kılan ölmeden yenisi doğamıyordu. Hatta yerini alacak olanın eski kılana meydan okuması gerekiyordu. Bu durumda Çağan Dinçer babasına meydan okumuş ve onu öldürmüş olmalıydı. Bu düşünce dudaklarımı buz kestirirken yeni bir düşünce zihnimde gebe kaldı.
Buz tutan dudaklarımı yakan dudakları...
Dün gece yaşananlar gözlerimin önünden akıp giderken derin bir nefes aldım. Dün kana kana beni içercesine öpen adamın gerçekleri, gün ışığında ağır gelmişti.
Bunca aldığı ruhun varlığı onu rahatsız etmiyor muydu? Bende o ruhlardan biri mi olacaktım? Bir toz kadar değersiz ve unutulan bir ceset...
Bu düşünce omurgamdan aşağı buzlu su dökülmüşcesine beni oturduğum yataktan kaldırdı. Odamın içindeki rüküşçe diyan edilmiş beyaz kristalli banyoya doğru ilerledim. Bir duş almak zihnimi temizleyecekti.
Soğuk bir duşun ardından odada bulunan büyük varaklı dolabı açtım ve içindeki kıyafetlerden bedenime uygun olan siyah spor şortu ve sporcu sütyenini hızlıca giydim. Islak saçlarımdan akan su damlacıkları açıkta kalan belime doğru akıyordu.
Gölge takımımın ne yaptığını düşünmeden edemiyordum. Umarım delice davranmaz ve ben eve dönmeden buraya girmeye çalışmazlardı.
Başta tek tehlikenin Çağan ve adamları olduğunu sanıyorduk. Ama hayır burada nefes alan her canlı, her varlık tehlikeli ve hafife alınmayacak kadar sinsiydi.
Peki ya Çağan'ın kılanlığının içinde, onun yeraltı hükümdarı olmasını istemeyen insanlar kimdi? Daha da önemlisi neden onun başta kalmasını istemiyorlardı? Bunu istemeyen bir kitle vardı, bu kesindi. Ama Çağan'a açık açık da meydan okumuyorlardı. Daha çok bi yılan gibi kuytu köşelerde bekleyerek yavaşça ilerliyorlardı. Onun karşısına çıkamıyorlardı çünkü gücünden korkuyorlardı.
Çağan Dinçer gerçektende güçlü bir adamdı. Namı adından önce geliyordu. Güçle beraber gelen karanlık ise etrafını sarıp sarmalamıştı. Kötü yanı ise karanlıkta kimin düşman kimin dost olduğuu göremiyor olmasıydı. Düşman ve dost iç içe geçmişti. Çok yakında büyük bir saldırı olacaktı. Bunu tahmin etmemek salaklık olurdu. Bunca ölüm ve riskli girişimin, akan kanın ve şiddetin haddi hesabı yoktu. Akacak kan ise damarda durmayacaktı. Çok yakında olacağını hissedebiliyordum.
