☆1

2K 148 143
                                    

yorumlarinizi bekliyorumm

iyi okumalar <3

-

Los Angeles, 15:36

-

Derinliğin yüksek, heyecanın fazla olduğu bir alan. Hırs ve tutku her şeyden daha ağır basar. Yenilgi diye bir şey yok, yenilirsen zayıflarsın, zayıflarsan düşersin. Kalkamazsın. Rakiplerin hızlı davranır, adını kazıdığın yerde esamen okunmaz.

Derin bir nefes aldı. Gözleri derin havuzda gezindi. Boynunu kütletip yüzüne her zaman ki alaycı gülümsemesini takındı. İnsanlara her zaman üstten bakıp onları aşağılardı. O buydu işte.

Jeon Jungkook, insanlara toleransı olmaz, alay eder, duygularını kenara itip mantığıyla hareket ederdi. Sert görünüşünden dolayı insanlar ona yaklaşmayı istemez fakat herkesin ona karşı içinde bir hayranlığı olurdu. Başarılı bir yüzücüydü, her zaman birinci olur ve tahtını kimseye kaptırmazdı.

"İyi olan kazansın," dedi Park Jimin göz ucuyla Jeon'a bakarken. Jeon sırıttı, cevap vermedi. İkisi hep böyleydi, rakiplerdi. Jeon hep birinci, Jimin ise ikinci olurdu. Bu Jimin'in kendisinden nefret etmesine neden olurdu.

Jeon ise, onu pek takmıyordu. Her yarış sonunda bakışlarıyla Jimin'i kışkırtır, hatta çoğu zaman kavga etmelerine neden olurdu.

Jeon Jungkook, tehlikeli bir adamdı, istediği her şeyi elde edecek kadar tehlikeli bir adamdı.

"Sevgilim!"

Jimin duyduğu tanıdık sesle gülümsemiş ve seyircilerin olduğu tarafa bakmıştı. Jeon'un bakışları da onunla beraber aynı yöne döndüğünde kızıl saçlı bir kızın ayakta Jimin'e el salladığını gördü.

Ardından bakışları kızılın yanındaki kıza değdi. Gülümseyerek bakıyordu. Hayır, ona değil. Jimin'e bakıyordu. Büyük yeşil gözlerinin parıltısını o mesafeden bile görebiliyordu, Jeon. Yutkundu. Siyah saçları beyaz teninden dökülüyor, üzerindeki beyaz askılı elbisesi ile uyum içerisindeydi içerisindeydi.

Kız bakışlarını Jeon'a çevirdiğinde utangaç bir şekilde hafifçe gülümseyip bakışlarını kaçırmıştı. Siktir, dedi Jeon içinden. Bu kız fazla parlaktı, gözleri bir ormanı andırıyor, tavırları insanları mest ediyordu.

"Yarışmacılar yerlerine!"

Jeon kendine gelip önündeki yarışa odaklandı. Kız onu değişik hissettirmişti. Anons yapıldığında büyük bir hırsla suya atladı. Ait olduğu yerdeydi. Kolları hızlı ve seri bir şekilde hareket ediyor, nefesini düzenli kullanıyordu.

İnsanlar bağırıyor, kimisi Jimin'i, kimisi Jeon'u, kimisi de Jeon'un yakın arkadaşı olan Mingyu'yu destekliyordu. O üçü, okulun enleriydi zaten. İnsanların favorileri.

Jeon işine odaklı bir şekilde yüzerken, bitiş yerine vardı. Onun hemen ardından Jimin gelmişti. Üçüncü olarak ise Mingyu.

İnsanlar Jeon'un adını bağırırken Jeon gözündeki gözlüğü çıkarmış ve ıslak saçlarını geriye atarak yüzündeki ukala gülümsemesiyle Jimin'e bakmıştı. "İyi olan kazandı, Park."

Jimin sinirle sudan çıkarken Jeon da aynı şekilde çıkmıştı. Jimin salonu terk ettiğinde peşinden kızıl saçlı kız da çıkmıştı. Onun çıkmasıyla yeşil gözlü kız da hızla peşinden çıkmıştı. Jeon'un bakışları kız da takılı kalmıştı.

"Jimin yine delirdi," dedi Mingyu saçını kurularken.

"Sikimde mi sence?"

"Dostum, akşam ki kutlama partisinde olay çıkarmazsa götümü vereceğim." dedi Mingyu kendinden emin bir şekilde.

Jeon güldü. "Vermek için bahane arıyorsun lan sen,"

Mingyu sırıttı. "Bilemezsin, kardeşim."

Jeon gözlerini devirip eşyalarını aldığında Mingyu da peşinden çıkmıştı.

Geceyi bekliyordu o da, neler olacağını.

×

Müzik sesi kulağı sağır edecek kadar yükselirken elindeki içkiyi kafasına dikti. Aklına sürekli o kız geliyordu. Hayır, hoşlantı değildi bu. Sadece saf bir arzuydu. Düşünüyordu sadece, bir kadın nasıl bu kadar göz alıcı olabilir diye. Daha önce hiçbir kadına karşı böyle hissetmemişti. Beğendiği kadınlar olmuştu, fakat onlar sadece tek bir geceden ibaret olmuştu.

"Seninki gelmiş."

Mingyu'nun sesiyle başını kaldırdı Jeon. Jimin, onların olduğu masaya doğru geliyordu. Yanında bugün ki kızlar vardı. Kızıl olanın elini tutmuş, masaya doğru geliyorlardı. Jeon yeşil gözlü kızı görmesiyle elindeki bardağı bırakmış ve dudaklarını ısırmıştı.

"Merhabalar," diyerek oturdu Jimin. Masadakiler oluşan gerginliği hissedip Jimin'e selam verdiklerinde kızıl saçlı kız konuştu. "Merhaba, Roseanne ben. Öyle pat diye oturduk ama Jimin sorun etmeyeceğinizi söyledi." demiş ardından arkadaşını gösterip onu da tanıtmıştı. "Arkadaşım Lalisa,"

Lalisa hem Jimin'in kız kardeşi hem de Roseanne'in arkadaşıydı. Jeon bunu ilk duyduğunda şaşırmıştı. Çünkü Jimin'in bırak kardeşi, ailesi bile olduğunu sanmıyordu.

Jeon kafasını kaldırıp gülümseyen kıza baktı. Üzerinde vücuduna tam oturan siyah mini bir elbise vardı. Arkadaşına yaklaşmış gülümseyerek masadakilerle konuşuyordu. Konuşurken fazla el hareketleri kullanıyor, gözlerini sürekli kırpıyor, arada bir Jeon'a bakıyor ardından gözlerini kaçırıyordu.

Jeon eline bir bardak daha alıp kafaya dikti. İçindeki arzu git gide büyüyor, onu delirtiyordu.

"Bu arada," dedi Lalisa Jeon'a ithafen. Jeon, kızın narin sesine karşılık ona bakmış ve kaşlarını çatmıştı. "Tebrik ederim, bugün çok başarılıydın."

Jeon gülümsedi, Mingyu onun bu tavrına şaşırdı. Normalde biri bunu dediğinde alay ederek gülen arkadaşı bu sefer içten bir şekilde gülmüştü. Açıkçası onu ilk defa böyle görüyordu. Jimin bile onun bu haline şaşırmıştı.

"Teşekkür ederim," diyerek karşılık vermişti. Lalisa Jeon'un bakışlarından utanıp karşısında oturan kıza bakmıştı.

Jeon sırıttı, kızın bu utangaç tavırlarına karşılık.

Anlaşılan bu kızla daha çok karşı karşıya gelecekti.

×

ilk bolum icin fazla gitmiyoruz dimi???

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

ilk bolum icin fazla gitmiyoruz dimi???

nasil buldunuz??

storm fire Where stories live. Discover now