☆ 14

975 108 220
                                    

herkes jungkookun lisayi biraktigini falan soylemis de yok oyle bi sey kizlar ficin basinda da belirttim jungkook pes eden bi karakter yani birakmadi lisayi 🙏

yorumlarinizi bekliyorumm 💗

sınır: 200 yorum (sadece oy siniri koymaya karar verdim bu bolume)

sinir dolmadan atiyorum, diger bolumun ve bu bolumun siniri dolunca gelecek bolum 💗

-

Los Angeles, 09:50

"Kafayı mı yedin sen, baba?!"

Jimin'in bağırış sesi tüm evde yankılanırken babası ona gözlerini kısarak ona bakıyordu. Jimin sabahın erken saatleri Lalisa'yı sevgilisinin evine göndermiş ve babasına hesap soruyordu.

"Hanbin onun için en iyi eş adayı." dedi Bay Park. Jimin birden sesini yükseltti. "Siktirtme şimdi eş adayını, kaç yaşına gelmiş kız kocasını seçmek sana mı kaldın?"

Bay Park sinirle oturduğu yerden kalktı. "O ses tonunu ayarla." dedi tehditkar sesiyle. Jimin alayla güldü. "Ne o? Beğenemedin mi? Beni bu şekilde yetiştiren sensin, şimdi mi zoruna gitti öğrettiklerini sana uygulamam?"

Bay Park sinirle dişlerini sıktığında, bir şey diyemiyordu. Çünkü biliyordu, Jimin'e söz dinlettiremezdi. Bu yüzden de bu işi ondan gizli yapmayı tercih etmişti. Lalisa'yı her ne kadar sevmese de buna izin vermeyeceğini biliyordu.

"Hanbin benim arkadaşımın oğlu, ne diyeyim babasına? Kızım istemiyor mu diyeyim?" dedi o da sesini yükselterek. Jimin sinirle saçlarını geriye attığında sinirle gülümsedi. "Git ne diyorsan de, Lalisa istediği kişiyle beraber olacak ve sen buna engel olmayacaksın." dedi her ne kadar Lalisa'nın beraber olmak istediği kişiyi sevmese de.

"Yoksa?" dedi Bay Park alayla. Jimin de aynı ifadeyle babasına baktı. "Benim üzerime olan şirketi elinden alırım. Ve emin ol, düşeceğin durum sikimde bile olmaz."

Bay Park şaşkınca oğluna baktı. "Yapamazsın." dedi. Jimin kendini koltuğa atıp bacaklarını uzattığında hala babasına alayla bakıyordu. "Öyle bir yaparım ki, gözünü açıp kapayıncaya kadar medyadan adın silinmiş olur." Ardından bakışları ciddileşti. "Tehdit olarak başlattın, bende babamın yolundan giderek tehdit olarak ilerliyorum."

Bay Park kravatını gevşettiğinde nefes nefese kalmıştı. "Tamam, yapacağım dediğini. Lalisa'yı karıştırmayacağım."

Jimin gülümseyerek ayağıya kalktı ve spor çantasını eline alarak göz kırptı. "İyi günler, babacığım." demiş ve evden çıkmıştı.

Jimin evden çıkıp arabasına binmiş ve çalıştırmaya başlamıştı. "Sakin ol, Jungkook'u ve Lalisa'yı yan yana görmediğin sürece sorun yok. Roseanne'e söz verdin, sözünde dur."

Okula doğru sürmeye başladığında artık antrenman yapması gerekti. Lalisa için ilk defa bir şey yapmıştı ve garip bir şekilde huzurlu hissediyordu.

Okula vardığında arabadan inmiş ve okuldakilerin bakışlarına aldırmadan yüzme salonuna doğru ilerlemişti. Salona vardığında yalnız olmadığını fark etmişti. Jungkook, kafasını mermere yaslamış öylece duruyordu. Normalde son zamanlar diye okula gelmeyen Jungkook'un okulda olması onu şaşırtmıştı.

Jimin sesini çıkarmadan onu izlemeye devam ettiğinde Jungkook birden sinirle havuzdan çıktığında söyleniyordu. "Korkuyormuş benden, kızı korkuttuğum mu var amına koyayım?!"

Jungkook arkasını dönmesiyle Jimin'i görmesi bir oldu. Bir o eksikti cidden, tek bir şey söylerse Jimin'in üstüne atlar ve bundan asla pişman olmazdı.

storm fire Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon