1.7

118K 5K 1.4K
                                    

Ay normalde dram yazan biriyimdir ama burada hiç beceremediğimi, zorlandığımı belirtmek isterim. Çünkü alışmışım full ciddiyetsiz yazmaya tuhaf oldu dkdkdjdj

Hadi keyiflii okumaaalarrr cicişler🍒

***
Barlas Karahan.

Ellerimin titremesi bir an bile geçmezken kalbimde ki korku zaman geçtikçe artıyordu. Hastane koridorunda, ameliyathane kapısının önünde hem onun ailesi hem benim ailem oturmuş perişan bir hâlde doktordan gelecek haberi bekliyorduk.

Bakışlarım titreyen ellerimdeyken Candan teyzenin içli ağlayışlarını duyuyordum. Gamze'ye sakinleştirici iğne vurmuşlar, boş bir odada uyutuyorlardı. Liya ile aralarında çok yoğun bir bağ vardı. Beşikten başlamış bir kaderdi onların ki.

Saniyelik kaldırdığım bakışlarım Liya'nın abisi Levent'le kesişti. Görevden döneli bir saat olduğunu söylemişlerdi. Her daim sert olan bakışları beni gördüğünde daha da sert bir hâl aldı.

Yıllar önce ona Liya'yı unuttuğumu söylemiştim ama anlamıştı ki, ben Liya'yı unutmamıştım. Zaten onu sevdiğimden onun haberi bile yoktu.

Levent'in düğününde Liya'nın bir çocuğa olan bakışlarını fark edip onu takip etmiştim. Çünkü ben ona bakarken o başkasına bakıyordu. Her zamanki gibi.

Ama bu eskisi kadar koymuyordu. Hatta artık hiç koymuyordu çünkü Liya'nın bana olan hislerini biliyordum. Hep olduğu gibi hiçbir zaman saklamıyordu hislerini.

Gamze'ye o çocuğun numarasını almasını söylemişti. Liya'da numaramın olmayışını fırsat bilip Gamze'ye her şeyi anlatmak zorunda kalmış ve kendi numaramı vermiştim. O gün bana yazdığında o çocuk sandığı için başta üzülsem de sonradan gerçekleri söylediğimde ve konuşmayı kesmeyip hâlâ devam ettirdiği için sanki hep hayalmiş gibi geliyordu.

Levent başıyla işaret verdiğinde direktifini anlayıp oturduğum hastane sandalyesinden kalktım. Onu geride takip eden adımlarım sertti. Ne olursa olsun duygularımın arkasında duracaktım. Liya'dan büyük olduğumu söylemişti yıllar önce. O yirmi iki yaşındaydı, ben ise yirmi altı. Haklıydı ama insan gerçekten kime aşık olacağını bilmiyordu.

Pişman mıydım? Ölsem dünyaya tekrar gelsem, yine ona, bir tek ona aşık olurdum.

Hastanenin bahçesinde ki gölgelik bir alana oturdu. Yanına oturduğumda beklemeden, "Unutmadın değil mi lan?" diye sordu sinirli bir sesle.

Saklayacak bir şeyim yoktu. "Liya'yı sevdiğimi biliyorsun Levent."

"Lan sikik. Hani unuttum dedin ya bana. Lan bir olmazın peşine düşme dedim sana ilk günden. Liya seni sevmezse, kalırsın öyle ortada mal gibi. Hadi diyelim Liya sevdi, ne hayat kuracaksın lan? Küçük değil mi benim kardeşim?" Bağırdığı için etraftan bize dönen bakışlar vardı. Dişlerimi kıracak kadar bastırdım birbirine.

Düşünmüştüm ki ben her ihtimali. Ama yine tüm kapılar Liya'ya çıkıyordu.

Levent sinirle yüzünü sıvazlayıp, "Sen benim her daim kardeşim olarak kalacaksın Barlas. Ama Liya olmaz aslanım. Liya olmaz. Bizim hayatlarımız da birine kolayca yer veremeyiz," dedi sakinlikle.

Üzerime çöken huzursuzluk onun bana hatırlattığı gerçekten kaynaklıydı. Liya benim gibi değildi. Onu kucağımda hastaneye taşırken gidecek olma ihtimalinden korkmuş deli gibi ağlamıştım ama Liya benim gibi sakinliğini asla koruyamazdı. Her ne kadar neşeli, güzel bir karakteri olsa da çok korkardı. Panik atak krizlerine girdiğinde kendini kaybederdi ve başıma gelecek en ufak kazada çok kötü bir duruma gelirdi.

Çok bencildim ama başka bir çarem yoktu. Liya'yı öylece bırakamazdım. Onun başkasını sevmesini izleyemezdim. Ben o kadar güçlü değildim.

"Evlendiğinin farkında mısın?" Yerde olan yeşil gözlerimi yüzüne çevirdim. Söylediğimle dişlerini sıktı sertçe. "Beni katma."

"Amına koyayım nasıl katma lan? Askersin, gecen gündüzün bir değil, bütün gün dağda taştasın, kurşunun ne zaman geleceğini bilmeden bana gelmiş konuşup duruyorsun. Sen peki Aydan'ı düşündün mü? Aydan ne hâle gelir hiç düşünmedin mi?"

Levent bordo bereliydi. Bana söylediği her söz en çok kendisini ilgilendirirdi. Kelle koltukta geziyordu. Ne zaman şehadetin geleceğini bilmiyordu ama bencillik ettiğimi söylüyordu. Madem her şeyi bu kadar düşünüyor, o zaman en çok bencilliği o yapıyordu.

Başka bir şey demeden sustu. "Liya'yı seviyorum Levent." Yüzüne herhangi bir tepki versin diye baktım ama vermedi. Kirli sakalımı sıvazlarken aniden yediğim yumrukla ne yapacağımı şaşırdım. O neydi amına koyayım?

Hafif şaşkın bakışlarımı yan tarafıma çevirdiğimde Levent keyifle baktı yüzüme. "Kardeşimi sevdiğini söylersen yersin yumruğu aslanım." Eli de güçlüydü şerefsizin. Çenem çıkmıştı sanki.

"Çenem çıktı Levent. Siktir git lan." Çenemi ovalarken Levent gülüp, "Hakettin," dedi. Ona yandan bir bakış atıp, "Sende mi yedin yoksa?" diye sordum. Gözlerini kaçırması yeterli cevaptı.

"Hangisinden yedin lan? Tuğrul'dan mı?" Tuğrul Aydan'ın büyük abisiydi ve o da Levent gibi askerdi. Birbirimizi çok iyi tanırdık çünkü aynı mahallede doğmuş, beraber büyümüştük.

Yinede Levent'le Tuğrul'dan dayak yerdik hep. Adam çocukken bile iri kıyım herifin tekiydi. Bir çakardı tokadı, yüzümde ki kızarıklıkla dolanırdım etrafta. Yüzümde beyaz olduğundan belli olurdu.

"Oğlum adam çok ayrı bir mevzu lan? Eğitimlerde askerler elinden kaçıyorlar sırf bir yerleri kırılmasın diye." İkimizde gülüp önümüze baktık. Cebimde ki telefonu çıkarıp kontrol ettim haber var mı diye ama yoktu.

"Liya'yı üzmeyeceğini bildiğim için sana güveniyorum." Liya'yı üzmüştüm ama köpek gibi de pişmandım. Kendimi ona her Allah'ın günü affettirmek için uğraşacaktım.

"Kalk geçelim içeriye." Önce o kalktı ardından ben. Liya'nın şimdiye ameliyattan çıkması gerekirdi. Hastaneye girdiğimizde telefonumun çalması bir oldu. Arayan teyzemdi.

"Efendim teyze?"

"Oğlum gelin Liya çıktı ameliyattan." Merdivenlere koşar adım çıkıp ameliyathane katına çıktık. Herkesin yüzünde oluşan mutluluğun sebebi Liya'ydı. Utanmadan küçük bir çocuk gibi ağlayacağım.

"Liya nerede?"

"Odaya aldılar. Akşam görebilirsiniz dedi doktor." Başımı sallayıp köşede hâlâ ağlayan Gamze'ye gidip sarıldım.

3 saat sonra.

Gerginlikle doktorun odadan çıkmasını bekliyorduk. O çıktığında hepimizin girmesine izin vardı çünkü. Gamze kolumun altında bir şeyler söyleyip duruyordu ama onu dinlemeyecek kadar başka şeylerle doluydu kafamın içi.

Kapı açıldı ve doktor çıktı. Arkasından da hemşire. Candan teyze ve İlyas amca doktorla konuşurken açık kalan kapıdan hastane yatağında oturan bedene kaydı bakışlarım. Onu böyle görmek hoş değildi. Ayağa kalkıp bıcır bıcır konuşması gerekiyordu.

"Durumu iyi. Yapılan testlerde temiz çıktı. Çok yormamaya dikkat edelim lütfen." Doktor gittiğinde arkasından yavaşça girdik hepimiz. Kumral saçları yatağa dağılmıştı. Eğer kimse olmasaydı burada gider sarılırdım ama ortam pek müsait değildi.

"Kızım, anneciğim nasılsın?" Candan teyzenin sevinçle ilerlemesini Liya'nın, "Sizi tanımıyorum hanımefendi," diye kısık sesle konuşması böldü.

Odanın içinde ki herkes dondu kaldı bu söylediğiyle. Liya hafızasını mı kaybetmişti? Ama doktor iyi demişti.

***
Barlas'ı nasıl felç ediyoruz Liya kızımla oynat bakalım dkdkdndjd

Levent ve Tuğrul kalıcı karakterler ve ikisi de şahane insanlar^^ söylemeden geçmeyeyim.

Diğer bölümü hemencecik yazmaya başlarım ama ev halkı pek müsait olmadığından geç gelebilir bebişlerimm💝 mazur görün beni de.

Öptüm siziiiiii böyle en kocamanındannnn muahhh💞🤍

KOMİSER BEY | texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin