4.3

58.4K 3K 774
                                    

Eski formuma çabucak döndüm dostlar

Normalde bölümlere şarkı falan itham etmem çünkü şarkılar herkeste aynı hisleri uyandırmazlar ama benim için Barlas'ın duyguları bir şarkı olsaydı bu olurdu dediğim şarkıyı sizinle paylaşmadan geçmek istemem^^

Yedinci Ev, O olmasa♥️

Şarkıyı keyifle dinleyip Keyifle okuyunuzz bölümümüzü💗

100 oy, 200 yorum (satır arası)

***
Tüm gün mutfakta yemek yapmaktan fazlasıyla yorulmuştum. Annemler akşam kimin geleceğini henüz bilmiyorlardı. Onlara arkadaşım deyip geçiştirmek zor olsa da şimdilik üstelemiyorlardı.

Tüm ev buradaydı. Odama girmeden önce yengemden on dakika sonra fırında ki böreği ısıtmasını istemiştim sağolsun kırmadı beni canı yengem.

Üzerimde ki tişört ve sütyen terden iyice ıslanmıştı. Banyoya geçerken indirdiğim tişört yüzünden geçen gece oluşan ve hâlâ geçmeyen morluklara baktım. Göğüslerimin görünen kısmında ve omzumda Barlas'ın yaptığı izlere bakarken o geceyi anımsadım.

Onunlayken her şey güzeldi.

Duş almam normalden kısa sürmüştü. Banyo yaparken çok fazla oyalanan biriydim ama bugün geç kaldığım için maalesef duş almak için çok vaktim kalmamıştı. Havluya sarılı bedenimle odama geçip kıyafet almak için dolabımın önünde durdum. Aniden aklıma gelen fikirle komodinin üzerine şarja taktığım telefonumu alıp WhatsApp'tan Barlas'a anlık fotoğrafımı çekip gönderdim.

İç çamaşırı takımımı giyip siyah pantalonumu bacaklarımdan geçirdim. Üzerine beyaz crop kazağımı giydikten sonra fişe taktığım fönle hızlıca saçlarımı kuruladım. Normalde sevmezdim saçıma ısı kullanmayı ama sürekli olarak dışarıya çıktığımdan kullanıyordum. Keratin yaptırmayı düşünmüştüm ama zaten düz olduğundan vazgeçmiştim.

Saçımı açık bırakmak yerine balık sırtı ördüm. Yüzüme biraz makyaj yapmak istediğimden rimel ve ruj sürüp bıraktım. Eyeliner çekmekle uğraşamazdım. Sürekli olarak gözlerine dokunan biriydim ben. Tüm gözlerimi mahvedirdim sonra. 

Odamdan çıktığımda mutfağa girdim. Yengem ısınan böreğin altını kapatırken onu yormak istemediğim için, "Yengem otur sen," dedim kolundan zorla sandalyeye oturtup. Muhteşem bir görümce olduğumu her seferinde belli etmekten asla vazgeçmiyordum.

Tüm yaptığım yemeklere son kez bakıp unutmadan buzluğa koyduğum pastayı çıkarıp dolaba koydum. Sonuçta tatlı yiyip tatlı konuşmamız lazım.

"Liya." Annem mutfağa girip telaşla adımı söyleyince ellerimi yıkayıp, "Noldu?" diye sordum.

"Kızım mantıyı yoğurtlayacağız ama dolapta ki yoğurt yetmez. Koş bakkala gidip al." Anneme atabileceğim en kınayıcı bakışı attım. Bu şimdi mi denirdi be anne?

"Tamam," dedim ama her an zırlayabilirdim. Serhat abime desem ki böyle bir çılgınlık yapmayı götüm yemezdi, gidip hayatta almazdı. Bu akşam Barlas'ın geleceğini bildiğinden ve hâlâ Barlas'ı kabullenmediğinden kendince bana küsmüştü.

Terliklerimi giyip yanıma cüzdanımı alarak aşağı indim. Hava soğuktu baya. Yağmur yağmasını bekliyordu çok sevgili meteoroloji uzmanları. Bizim evin ilerisinde ki yerden itibaren sokak lambalarının bazıları çalışmıyordu ve bu da ortamın karanlık olmasına sebep oluyordu. Karanlıktan çok fazla korkmasam da yinede sevmezdim.

"Pişt." Arkamdan duyduğum sesle tedirginlikle o yöne baktım. Karanlık yüzünden kimse yoktu. Kedi olabileceğini düşünüp yoluma devam ettim. Markete kısa yoldan gitmek için Mümin amcaların eski evinin arkasından dolandım.

Bir el ağzımı kapatıp aynı hızla burnuma peçete bastırdığında debelenip elinden kurtulmak için çabaladım ama kayan bilincim yüzünden hiçbir şeyi algılayamadım.

**
Yazar anlatımı.

Barlas üzerinde ki heyecanın geçmesini dilerken her geçen saniye artması yüzünden kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Bugün Liya'nın ailesiyle ilişkilerini konuşacaklardı ve gergindi.

Evden çıkmadan önce son kez oturma odasında ki Liya'yla çerçeve yaptırdığı resimlere baktı. Onlara ait her karenin içinde gizlenmiş güzel anılar Barlas'ı her baktığında gülümsetiyordu.

Evden çıktığında Liya'yı aradı ama açmadı. İnternetini açtığında en son saat altı buçukta attığı fotoğrafı açıp baktı. Barlas'ın fotoğrafı gördüğü anda yüz ifadesi öyle bir değişti ki tam olarak ne tepki vermesi gerektiğini bilmiyordu. Liya'nın üzerinde sadece bir havlu vardı. Göğüslerinin üzerinde ki, omuzlarında ki morluklara bakarken çapkınca sırıttı.

Bu morlukları tenine bahşerken aldığı zevk aklına geldikçe olur olmadık düşüncelerin koynuna iteliyordu onu.

Liya'dan başka bir mesaj olmaması tuhafına gitmişti. Şimdiye kadar birçok mesaj atıp onu darlaması gerekiyordu ama Liya mesaj atmak bir yana aramamıştı da.

Barlas Liya'yı arayıp telefonu hoparlöre aldı. Açmıyordu. Sessize aldığını düşünüp boşvermek istedi ama Liya'nın kolayca sessize alacağını bilmiyordu.

O aramadan çıkıp Tuğrul'u aradı. Anında açmıştı. Her ne kadar bunu yapmak istemese de telefonundan sinyalini bulmasını isteyecekti. O bir polisti. Elbette emniyetten yetkili kişileri arayabilirdi ama Tuğrul'un ona yardım edeceğini bildiğinden onu aramıştı.

"Ne var lan?" Her zamanki gibi taşkınlık yapmak yerine, "Kardeşim yardımın lazım," dedi Barlas. Giydiği siyah gömleğin üstten ikinci düğmesini açtı. Hava soğuktu ama Barlas daralıyordu.

Bazı şeylerin yolunda gitmediğinin farkındaydı.

Tuğrul'a kısaca özetledi her şeyi. Ercan ve ailesi çocukken onlarla aynı mahallede yaşarlardı. Barlas hiçbir zaman sevmezdi zaten onu. Herkese karşı vicdan yapıp kendini acındırırdı çocuk yaşında ama Barlas onun ne denli pislik olduğunu bildiğinden ona inanmazdı.

Herkes Ercan'ı dışlarken her zaman, ondan kaçarken sırf görünüşü yüzünden bir tek Liya yaklaşırdı. Liya küçüklüğünden beri herkese karşı merhametli olmuştu.

Barlas'ta onu diğerleri gibi hasta sanardı önceden ama çok sonradan öğrenmişti ki henüz çocuk yaşında babası ona uyuşturucu veriyordu. Göz altları da kolunda ki deliklerde bundan kaynaklanıyordu.

Ercan tedavi olabilecekken uyuşturucu krizleriyle başa çıkamamış ve bu yanlış yolu tercih etmişti. Barlas'ın derdi onu hapise atmak değildi. Barlas onun iyileşmesini istiyordu ama anlamıyordu Ercan bunu.

Arabayı sürmeye başladığında mahalleye henüz giriş yapmamışken telefonu çaldı. Arayan Liya'ydı. Hızla açıp telefonu kulağına koydu ve, "Güzelim," dedi Liya'nın sesini duyma umuduyla.

Ama konuşan kişi Liya değildi ve ses Liya'ya ait değildi. Ercan'ın sesiydi.

"Güzelin mi olduk komiser?"

***
Bölüm kısa diyeceksiniz farkındayım çünkü en kısa bölüm bu oldu. Ama daha fazlasını bu bölümde yazamazdım. Öpücüks 😽

LİYA'YI KAÇIRDILAR 😭😭😭

çok duygusalım Özge naz ciğerimi deşti arkadaşlar 🤧 Beton'um ömrüm kurban olurum adam sana. Depresyona sokacaklar beni🤧

Hemen bölümle ilgili teoriniz yada başka fikiriniz varsa yazın bakalım buraya 👉

Bu arada ayrılık vs böyle şeyler olmayacak eğer merak ederseniz. Ufacık biraz olaylar olacak ama çok da kötü değil (ins)

Sosyal medyalarım;
Twitter; hisresitali
Instagram; themeeryy_ ve meryoista

SİZİ ÇOK SEVİOM🥺♥️

KOMİSER BEY | texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin