Otuz

3K 311 294
                                    

~Maniac (ama tr olanından)

Tamamını söyleyebildiğim tek korece(😶) şarkı...

🐦🍃
Asya

Bilincim yavaş yavaş açılırken kulağıma nabız ölçen aletin düzenli sesleri geliyordu.

Bir birine yapışan kirpiklerimi zar zor ayırarak gözlerimi kırpıştırdım. Görüş alanım netleşirken beyaz tavanla bakıştım. Kısık gözlerimi odanın içinde gezdirdiğimde hastanede olduğumu anlamak çok zor olmadı.

Bakışlarım kapının çaprazında duran koltuğa kaydı. Buğra, Turgay ve Çağın sırayla dizilmişti. Buğra ve Çağın'ın kafaları Turgay'ın omuzlarına yaslıydı.

Çağın'ın gözleri kapalıydı ama diğer ikisinin bakışları yerdeydi. Garip ama nedense içimi ısıtan sevimli bir görüntüydü.

Kafamın arkasında kendini belli eden ağrıyla yüzüm buruştu. Kafamı diğer tarafa çevirdim. "Asya?" dedi Buğra. Sesi kısık ve çatallıydı.

Kafamın neden ağrıdığını sorgularken tekrar onlara döndüm. Ama biraz önceki görüntünün aksine hepsi ayaklanmıştı. Korktum be.

"Ben doktoru çağırıyorum." dedi hızlıca Turgay ve odadan koşar adım çıktı.

"Şükürler olsun." dedi Çağın belli belirsiz gülümsemesiyle. Yatağın yanına geldi. Bana dokunmaktan çekiniyormuş gibi eli havalanıp indi. "Nasılsın? Bir yerin ağrıyor mu?"

Gülümsemeye çalıştım. "Ne oldu?" dedim fazlasıyla kısık sesimle. Gözlerim tekrar kapanmak için zorlanıyordu.

"Bir şey olmadı kuşum. Doktor gelsin. Sana baksın, biraz dinlen."

Elini uzatıp yanağımı okşadı dolu gözleriyle. "Bir haftadır uyuyorsun."

Bir anlığına uykum kaçtı ve gözlerim büyüdü. "Ben mi?" dedim ağrıyan boğazımla. Yüzüm buruştu.

Yataktan doğrulmaya çalıştım ama beni engelledi. Zaten başımın arkası çok fena ağrıyordu. Bakışlarım uzakta duran Buğra'ya kaydı. Ne oldu? Neden uzakta duruyor?

"Su verebilir misin?" dedim zar zor. Sanki yazın 2 gün boyunca oruç tutmuşum da yeni uyanmışım gibiydi. Boğazım acıyordu. Bu acının su ile geçmeyeceğini bile bile su içmek istiyordum.

Buğra'ya bakarak söylememe rağmen suyu dudaklarıma götüren Çağın'dı. Birkaç yudum almak bile iyi gelmişti. Kapı açılınca şişeyi geri çekti.

İçeriye doktorla beraber Yankı ve Gökçen hanım da girmişti. Doktor gülümsedi. "Günaydın. Nasıl hissediyorsun?"

"Bilmiyorum." diye mırıldandım. Kafamın içinin ne kadar dolu olduğunu hissetmeme rağmen acısı yüzünden doğru düzgün düşünemiyorum.

"Ağrı kesicin bitmiş olmalı. Birazdan hemşire gelip sana ağrı kesici verir."

Yatağın alt tarafından ayağıma dokundu. "Hissediyorsun değil mi?"

"Hmm-hı. Neden hissetmeyeyim?"

"Kafana darbe aldın. Bu çoğu zaman sinirlerinin zarar görmesine neden olur. Sende pek zarar görmemiş ama yine de kontrol ettim."

Hiçbir şey anlamasam da kafamı sallamak için kendini zorladım.

"Kafama mı darbe aldım?" dedim baygın bakışlarla. Yanıma gelen Gökçen hanım gülümseyerek elimi tuttu.

KITASAL SORUNLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin