İki

175 24 0
                                    

Açıklama kısımlarını bölüm sonu yerine başına yapmaya karar verdim. Hem böylelikle benim açıklamalarımdan dolayı hikayeden kopmazsınız.
Daha iyi oldu yani.

Şimdi zaman atlaması yapmadan devam edeceğim. Bu geceyi atlatalım. Sonraki sürece bakarız.

Buyurun bakalım bölüme; ama önce oy verin😭

|2.Bölüm| ●Belediye Parkı Ve Evlilik Haberi●

Eve geldiğimde nakliye şirketine parasını veren annem ile karşılaşmış ve ona görünmeden odam yapacağım eşya yığıntısının yanına gelmiştim. Hayli küçük oda çift kişilik bazamı zorlukla almışken diğer eşyalarımın yarısı bile yoktu burada.

Muhtemelen annem satmıştı ve umrumda bile değildi bu.

Ben bu sefil hayata onlar yüzünden katlanmak istemiyordum. İki kişinin ayrılığı benim hayatımı mahvetmemeliydi. Ne olursa olsun babamla kalmalıydım kesinlikle.

Akmaya yakın yaşlarımı sildim. "Hayatımı mahvettiniz."

Üzeri streç filmler ile kaplı yatağıma uzandım ve cenin pozisyonu alarak ellerimi başımın altında üst üste birleştirdim.
Bomboş bakışlarım sıvası çatlamış duvarda geziniyordu.

Halbuki eski odamda altın varaklı kolon geçişlerini izlerdim.
Demek ki hayat her daim toz pembe devam etmiyordu. Bazen değişiklik yaşamam gerekti.

"Jungkook."

Odanın kapısı kulak götüren bir gıcırtı ile açıldı. Başımı anneme çevirdim ve öylece bekledim ne söyleyecekse söylesin diye.

"Ben hastaneye geçeceğim. Sabah nöbetim var. Öğlen gibi gelirim, sen dinlen tamam mı?"

Başımı salladığımda odadan ayrıldı. Yeniden eski pozisyonuma dönmeden önce yanımda duran kartonun üstündeki telefonumu aldım.

Henüz bir aylıktı telefonum. Babam bunu bir çılgınlık yapıp taksit ile almış olsaydı muhtemelen ödeyemezdim geriye kalan ücretini.

Nasıl ödeyecektim ki, karttan da bir şeyler almak istemiyordum. Ama bana tembihlemişti almam için. Yine de almalı mıydım?

Başımı iki yana salladım. "Olmaz olmaz. Harcayamam öyle, hem o, onun parası."

Ofladım. Saçma sapan düşüncelere kapılıyordum yine, bundan kurtulmak için ekran kilidini açtığım telefonumu yine kapattım ve ardından ise gözlerimi.

Dinlenmek en büyük ilacımdı benim.

Yine uyuyamamıştım. Yeni bir kabus ile gözlerimi açtığımda kan ter içinde kaldığımı ve nefes seslerimin hızlandığını fark ettim.

Gözlerim aydınlanmış havaya takıldı. Henüz yeni yeni yerini alıyordu güneş.
Başımı sola döndürüp telefonumu gördüm ve tesadüfen açılmış ekranından saati okudum.

06.17

Alayla güldüm kendi kendime. "Yine zehir gibi bir güne merhaba."

Yataktan kalktığımda ilk bir nerede olduğumu sorguladım. Doğru ya büyük(!) ve ultra lüks evimizdeydim. Gözlerimi devirip odadan çıktım, bir süre banyoyu aramamın ardından bulup yüzümü yıkadım.

Biraz dolanmak istiyordum. Hem gündüz vakti başıma dünkü gibi bir olay gelmezdi.
Hem de dolanmak iyi gelecekti.
Henüz birkaç ay öncesinde de kabuslar gördüğümde bahçede dolanır, salıncakta sallanırdım.

Protector▪︎taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin