Dokuz

70 17 0
                                    

Selam cinimlarrr hoş geldiniz sefa getirdinizz ♡
Bu bölüm 2-3 gün ileri saracagim bakalım neler olacak neler bitecek

Hadi bakalım iyi okumalarr♡

|9.Bölüm| •Ne Borcu Bu?•
3 Gün Sonra

"Ne olursa olsun atma içine dostum, atma. Bitirme kendini. Gerekirse bağır çağır haykır ama kendine zarar verme, bir obje olsun zarar vereceğin. Ama bu bedenin değil, ruhun hiç değil."

"Faydasız nasihatler."

Telefonumu kapattım ve oturduğum koltuktan ayaklandım. Üç gün, koskoca üç gün annemi yalnızca akşamları görebilmiştim. Hastane nöbetleri yoğun olduğu için hâlâ açıklığa kavuşmayan bir borç meselesi vardı ve şu an konuşmanın tam vakti olduğunu düşünüyordum.

Ne de olsa işine öğlen gidecekti.

Mutfağa geldiğimde salata yapıyor olduğunu gördüm. İş yerinde yalnızca böyle şeyler yiyordu. Evde yapıp götürürdü. Bir fark yoktu, eski evinde ise hizmetliler yapıyordu.
Yavaşça sandalyeye oturduğumda bana döndü ve gülümsedi.

"Günaydın tavşanım."

Yüzümü buruşturdum.

"Uyanıktım anne. İçeride olduğumu görmedin mi?"

Başını iki yana salladı serice. Bir yandan ise limon suyu sıkıyordu.

"Hayır görmedim. Dalgınım biraz kusura bakma."

Alayla güldüm. Gülüşüme baktı ve yutkunup işine geri döndü. Hâlâ işin ciddiyetinde olmaması sinirlerimi alt üst ediyordu. Gözlerimi kapatıp sakinleşmeyi denedim.

"Ne oluyor Jungkook?"

"Asıl sana ne oluyor anne? Bizim evimiz üç gün önce silahlı bir takım adamlar tarafından tarandı farkında mısın? Ben ölüyordum. Umrunda mı?"

Gözlerim genişçe açık, bir cevap beklercesine meraklı idi. Yaptığı işi bıraktı bir süre. Gözlerime baktı.

"Biliyorum oğlum. Camları dert ediyorsan usta çağırdım-"

"Anne kes artık! Beni dellendirmeyin! Cam umrumda mı sanıyorsun? Bu borç nereden geldi onu söyle!"

Dudaklarını birbirine bastırdı sinirli olduğunu belli edercesine. Ellerini yıkayıp kurularken sesini hafifçe yükseltti.

"Ne borcu Jungkook, ne diyorsun sen?"

"Bilmezden gelme! Silahlı adamların tefeci olduğunu biliyorum. Beş yüz bin dolar ile ne halt yediğini anlatacaksın!"

"Sen bana hesap mı soruyorsun?!"

Bıçağı sertçe kesme tahtasına saplayıp güya sinirini tekrar gözüme gözüme sokarken ondan daha da üste çıktım. Bıkmıştım. Tükenmiştim artık, bitmiştim.

"Hesap soruyorum anne! İnsan gibi cevap ver bana, o para nerede?!"

"Ev aldım! Anladın mı Jungkook?!"

"İyi de niye? Niye böyle bir şey yapıyorsun anne? Canımızdan olduktan sonra önemi var mı o beton parçasının?!"

Bir eli yumruk olmuştu.

"Var. Benim için var! Bu sefil hayata katlanamıyorum anladın mı oğlum?!"

Sinirle kavruldu içim. Gözüm seğirdiğinde hafif şaşırarak baktı.

"Boşanmasaydın o zaman? Ne zorun vardı da boşandın?! Özel hayatına saygı duymayan bir babam mı vardı? Günahım yokken beni de sürükledin ardından. Benim suçum neydi de burada büyüyorum? Kendin çekseydin cefanı o zaman!"

Protector▪︎taekookWhere stories live. Discover now