20

86 13 0
                                    

"Uzak durun benden ikiz manyaklar!" diye bağırdı Çakır.

Seda dudağını büzerek "Olmaz ki sen bizim gibisin.!" dedi.

Çakır bir iki saniye duraksadı. Ardından tekrardan sandalyesine oturdu. "Aslında doğru. Bu ikisi bana çok benziyor. Acaba kuzen miyiz ya da kardeş? Ay yok yok korkulu rüyam olur." Bize fısıldayarak "Bu ikisini yollayalım hemen. Ya da biz kaçalım! Bu ikisi burada bizim ruhumuzu emer."

"Çakır hani planımız bu değildi, yavrum?" Caner, Çakır'a baktı.

Çakır "Hepiniz duydunuz demi? Yavrum dedi kesin şifre var bunda!" dedi. Hepimiz bir anda kahkaha tamaya başladık. Caner'in gülerken dengesi bozuldu yere düştü ama asla kahkahası durmadı.

&

Herkesin karnı aç olduğu için atıştırmalık bir şeyler koymaya başladık. Her şeyi tam olarak hazırladıktan sonra aklıma gelmesiyle fotoğraf çekildik. Bunu çıkarttırıp odamdaki tahtaya asıcam, kesinlikle. Bir gün bu hatıraları özleyeceğime o kadar eminim ki...

Annem bana liseyi çok özleyeceğimi her zaman söylesede hiç ona inanmadım. Ama şimdi masa etrafında oturanların sohbet ederken izlediğim kahkahalarından anladım ki hiç bir şey lisedeki arkadaşlıklar gibi olamaz.

En çok güvendiğim en çok sevdiğim insanları bir daha bu şekilde otururken görür müyüm bilmiyorum ama bu anları özleyeceğime kesinlikle eminim. Hepsinin yeri bende çok ayrı...

Caner ile onca yılım geçti, Arel ile kötü zamanlarda geçirmiş olsak hepsini birer birer atlatıp birbirimize tutunduk, Ada'nın okula ilk başladığımdan beri benim yanımda olup destek vermesi, Aras'ın başından beri Arel konusunda dahi hep benim tarafımda olup desteklemesi ve Çakır...

Çakır ile yeni tanışmamıza rağmen bir kardeş bir abi gibi her durum da beni koruyup kollaması her konuda destekçim olması kardeşim olmamasına rağmen kardeş eksikliğini bana asla yaşatmaması...

Hepsi benim için o kadar önemli ki, onların kılına bir zarar gelse asla dayanamam...

Caner "Oğlum az zamanımız kaldı lan burada..." dedi.

Çakır pis pis gülerek "O yüzden hemen çadıra girmemiz gerek Caner." dedi.

Caner elindeki çekirdek çöpünü Çakır'a fırtlattı. "Sen ne sapık düşünceli bir insansın! Ben burada üzülüyorum senin aklın nerede!"

Çakır elindeki çatalı tabağa bırakıp "Oğlum ben üzüntülü şeylere gelemiyorum yapmayın şunu! Zaten birbirimizden tekrardan ayrılacaz diye ağlayacam... Bırakında vedalaşırken ağlayayım, şuan zamanımız varken gülüp eğlenelim." dedi.

Ardından aklına bir şey gelmiş olmalı ki hepimize teker teker baktı. "Yemeğimizde bittiğine göre hadi bugünlük size küçük bir jest yapayım. Ada ve Caner siz gidin biraz dolaşın."

Sonra ben ve Arel'e baktı. "Bir kurta kuzuyu teslim edecem diye korkuyorum ama Arel maymunu ve Derin sizde gidin biraz dolaşın. Ama yakınlarda olmayın artık sizi bölmek istemiyorum. Biliyorsunuz en olmadık anlarda pat diye ortaya çıkıyorum."

Arel gözlerini devirerek "Ona ne şüphe!" dedi.

Çakır, Arel'e bakıp "Şu kaşın gözün ayrı oynamasın, en son biri Anyaya biri Konyaya bakıcak göreceksin" dedi. Ardından ellerini masaya vurdu. "Hadi gidin, bizde Aras'la akıllı akıllı oturalım." Ama bunu derken gözü yan taraftaydı.

"Akıllı oturacağınıza emin misin Çakır?" diye sordum.

"Evet Derinkuş, hadi gidin artık! Fikrimi değiştiricem yoksa!" dedi.

Hepimiz hızlı adımlarla gözden kaybolduk. O ikisini orada bırakmaktan korksam da yine de Arel ile tek kalmak önemli olduğu için hemen bıraktım.

Bir ağacın yanına gelip dibine oturduk. Arel başını dizlerime koyup uzandı. Ellerim saçlarına gitti.

Kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım. "Gökyüzü ne kadar güzel görünüyor. Yıldızlar çok parlak."

Arel cevap vermeyince dönüp ona baktım. Gülümseyerek beni izliyordu. "Benim tek bir yıldızım var o da her zaman parlıyor." dedi.

Eğilip dudağına küçük bir buse kondurdum. "Seni şuan öpücüklere boğmak istiyorum." diyip iki yanağını sıktım.

Elimi tutmaya çalıştı. "Kızım dur yanağımı kopartıcaksın." En son da elimi yanaklarından çekti. "Hem yanağı tombul olan sensin. Benim bunu yapmam gerek."

Kızgın gözlerle ona baktım. "Ben kilolu muyum yani?!"

"Ne alâkası var aşkım. Sadece yanakların tombul." dedi gülerek. Canını acıtmayacak şekilde hafif hafif vurmaya başladım. Ellerimi tutup bacaklarımdan kafasını kaldırdı. Dudağıyla dudağımı kapattı. Bende ona karşılık verdim.

9 ay ondan uzak kaldım. Dile kolay 9 ay.  Her gün durmadan görüntülü konuşsak bile bana yetmedi. Yanımda olduğunu hep hissettirsede asla şuan ki gibi olmadı. Hep yanımda kalsın istiyorum, evet bencillik ama istiyordum işte. Yine de eğitimine odaklanmasını daha çok istedim.

Dudaklarını dudaklarımdan ayırdı. Sanki düşüncelerimi okuyabiliyormuş gibi "Az kaldı sevgilim, okul bitsin direkt evlenicez." dedi.

"Yuhh! Dur bi aşkım 3 yıl var daha!"

"Olsun ben planını yaptım bile. Bak şimdi evlenicez sonra balayına gidicez. Küçük Arel'lerimiz olucak ortalıkta koşuşturucak. Sen de peşlerinden 'yapmayın çocuğum ev içinde top oynamayın' diyerek koşucaksın." dedi gülerek.

"Hayır bana bir Arel yetiyor. Arel'leri kaldıramam Derin'ler olsun. Hem neden peşlerinden neden koşuyorum 'yapmayın çocuğum diyerek' " diye sordum.

"Anneler genelde öyle yapar ya!" dedi gülümseyerek. Ama o gülümseme de hem özlem hem üzüntü vardı... Sonra kendini toparlayıp "Sen çok güzel bir anne ve çok iyi bir iş kadını olucaksın aşkım. "

Gülümseyerek dudağına yaklaştım. O da benimle aynı şeyi yapıp karşılık verdi hemen.

Kesinlikle ben bu adamı çok seviyorum.

KOLEJ GÜNLÜĞÜ 4 -KAMP MACERASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin