iki

1K 85 16
                                    

Gözlerini korku ile açan küçük, burnuna dolmayan hastane kokusu ile büyük bir afallama yaşadı. Yaşıyorsa şayet bu kurtarıldığı anlamına gelirdi ama hastanede değil idi. O, evde de değildi.

Ve asıl önemli olan Taehyung, olması gereken zamanda da değildi...

Başına üşüşen bir çok kişinin ağzından şaşkınlık nidaları yükselirken bazıları bu küçük bedenin kim olduğunu tartışıyordu.

Küçük, yattığı yerden büyük bir hızla kalktığında gözünün önüne bir kaç damla yaş damladı. Ve o an fark etti ki aslında baştan aşağı ıslaktı.

Taehyung, kafasını aşağıya eğip kendine baktığında üzerine bol gelen lakin şık, 1930lardan kalma gibi duran bir kıyafet vardı. Hemen kıyafeti inceledi Taehyung ve daha fazla korktu.

"Sen de kimsin evladım" Diye sordu saçlarını, kar tanelerinin süslediği bir kadın. Cevap veremedi küçük çünkü şuan kafasını kurcalayan ve asla yanıtı olmayan sorular ile boğuşuyordu. "Ben... Ben atladım!" Dedi ardından. "Köprüden atladım, ölmeliydim"

Bazıları bu cümlelere sinirlenirken bazıları acıyan gözlerle baktı. Onaylamaz sesler çıkarttılar hep beraber ve küçük olan, yeterince küçük değilmiş gibi daha da küçüldü.

"Seni sudan çıkarttık ama buralarda köprü yok" Dedi arkadaki adam. Ardından "Bence krala götürmeliyiz bu çocuğu" Diye uyardı diğerlerini. Bir çok kişi onaylarken, Taehyung'un gözleri dolmaya başladı. Hiç bir şey anlamıyor hatta anlam veremiyordu.

Çünkü kendi zamanında böyle kıyafetler yoktu ya da halkı kralın yönetmesi çoktan hiçliğe karışmıştı, halkı, halkın ta kendisi yönetirdi her zaman. Ya da, ya da en basitinden kaldığı yere yakın bir yerlerde şimdi hemen yanlarında ki gibi bir nehir yoktu.

Gece intihar etmişti şimdi ise sabahtı, sonbahar ayında idi şimdi ise ilkbahara yeni girmiş gibi ağaçlar pembe çiçeklerle süslenmişti. Hafif hafif esen rüzgar, tüylerini diken diken ediyordu aynı zamanda ve bu hıçkıra hıçkıra ağlamak için güzel bir nedendi.

Koluna dolanan eller ile bir anda ayağa kaldırıldı. "Krala gidelim" Denildi sonra. Sanki bir suçlu edası ile başına önüne eğdi Tae, omuzunu sıkan büyük ellerde kendinden şüphe etmesine neden oluyordu zaten.

Bir kaç dakika yürüdükten sonra tam çaprazında duran iki genç kızın konuşmalarını işitti. "Kral kesin öldürecek bunu." Biri, diğerinin kulağına eğilip konuştu lakin bu duyulmasına engel değildi. "Bencede" Dedi diğeri ve kıkırdadılar. "Kralımız fazla katı, umarım mantıklı bir açıklaması vardır topraklarımıza girmesinin yoksa ölüm yatağında olur."

"Belki de kralın yatağında" Dedi kısa olan kız duraksayarak. "Baksana daha önce hiç görmediğim güzellikte bir erkek omega. Kralın böyle bir fırsatı kaçırmak isteyeceğini sanmam" Diye tamamladı sözlerini.

Omega? Diye düşündü Taehyung. Neyden bahsettikleri hakkında hiçbir bir fikri yoktu ama umarım öldürürler diye tanrıya yakardı. Bir yandan da kızları dinlemeye devam etti. "Kralın ilgisini sadece kızlar çekiyor diye biliyordum." Dedi uzun olan.

"Hayır" Diye söze atladı ardından önlerinde duran bir başka kız. "Erkekleri daha çok seviyormuş, hatta kız diye bir çok kişiyi kandırdığı yatak arkadaşları aslında erkekmiş" İki kızdanda şaşkınlık belirtileri yükselirken Taehyung, midesinin bulandığını hissediyordu.

Taehyung, yüzünü buruşturup titredi yine. Yaklaşık on beş dakika sonra büyük bir sarayın önüne geldiler. Büyülü gözler ile baktı küçük, karşısında ki manzaraya...

Omega | TaekookWhere stories live. Discover now