Dokuz

409 33 6
                                    


Taehyung'dan:

Hiç bir şey normal değildi! Hiç bir şey normal değildi!! Benim ne işim vardı savaş olan bir yerde? Ne yapacaktım burada? Sidelya nerede bilmiyordum ve öyle bir ağlamak geliyordu ki içimden engellemem çok zordu.

Sidelya bedenimi ele aldığında kralla karşılaşmış ve bariz bir şekilde belli oluyordu ki kral dumura uğramıştı. Sürekli omega omega diyerek konuşmalarından hiç bir şey anlamıyor olsam da en  sonunda anlamıştım ne olduğu ama bu sefer onlar çok şaşırmışlardı. Aynı şimdi yanımda bulunan Kai'nin her on dakikada bir "Vay be omega olduğunu biliyordum ama gözlerinin böyle görüneceğini hiç bilmiyordum" Demesi gibi.

Kral sabaha kadar benimle beraber hiç uyumamıştı. Onun neden uyumadığını bilmiyordum ama ben artık kralın yanında yanlız dahi kalamazdım. Kim kendisini öldürmek üzere olan birisiyle aynı ortamda kalmayı bile isterdi ki?

Sabah olduğunda ise kral beni karşısına almış bana verdiği görevi bizzat tane tane ama beni korkudan öldürecek şekilde anlatmaya başlamıştı. Ben ise bu görevi yapamayacağımı dile getirdiğimde sinirlenmiş, "Yapabileceğine inandığım için Irene'ı öldürdüm ben!" Demesiyle her şey daha da sarpa sanmıştı.

Irene benden önce Jeon topraklarına gizlice giren Kimleri yakalatmakla yükümlüymüş. O kadar saçma geliyodu ki herşey mesela neden ben Kim'leri yakalattırıyordum ki? En başta Kim soyadına sahip olduğum için beni zindana kapattıran kral Jeondu zaten...

Sidelya'nında dediği gibi ben bu işin altından kalkamazdım.

Sidelyaya ayrı bir şey hissediyordum. Sanki hep benimleymiş gibiydi. Benden bir parçaymış gibi. Onunla doğup onunla büyümüşüm gibi. Tuhaftı zira daha dünden beri benimleydi.

Yüksek sesli bir kılıç sesi kulaklarımı çınlatırken korkudan titremeye başlamıştım. Savaştan kastım... Evet, dehşet ve kan içeren, kılıç ve zırh içeren savaşlar...

Ne yapacağımı tam olarak bilmiyordum ama Kai her şeyi kısaca, 'Orası hep savaş olan bir bölge ve bu savaştan faydalanmak isteyen çok fazla Kim olduğu için topraklarımıza girmeye çalıştıkları an bana söyleyeceksin.' diyerek beni uyarmıştı.

Her şeyi anladım her şeyde bir yere kadar tamamdım ama çok büyük bir sorunumuz vardı. Ben topraklara girmek isteyen kişilerin Kim'lerden olduğunu nasıl bilecektim?

Ve galiba burada aklımı kullanmam gerekiyordu. Kai'ye sorabilirdim ama saklandığımız yerden -aslında gizli değildi burası. Küçük bir klübeydi ama herkesi tam bir şekilde görebileceğin şekilde yapılmıştı.-  sürekli girip çıkıyordu ve eğer soru sorarsam bu onun dikkatini dağıtır ve saçma şeyler söylemesine neden olurdu. Yani boşu boşuna sormuş olurdum ve bir şey anlamazdım.

Ama son dakikada fark ettiğim bir ayrıntı beni kuryarmıştı. Kai ve Jeon sürüsüne ait zırhların üzerinde ejderhaya benzer bir sembol varken diğer zırhlılarda yılan sembolü vardı. Bu da demek oluyordu ki yılanlı zırha sahip olanlar Kim'lerdi.

Tek yapmam gereken beklemek ve nasıl olacağını bilmediğim bir şekilde -çünkü Jeon toraklarına girdiklerinde bir işaret almıyordum ya da tam olarak sıbur neresiydi göremiyordumda.- Sakin kalmaya çalışaral etrafımı izliyordum.

Ve sadece gelebilecek herhangi bir darbe bekliyordum...

###

"Kral fazla cesur" Diye hayıflanmıştı yaşlı kadın. Her zaman ki odasında oturuyordu  ve Jisoo yine ve yine nefret ile yaşlı kadına bakıyordu.
"Taehyung'u sorgusuz süalsiz sınıra gönderecek kadar hemde."
Genç kız derin bir nefes aldığında kadının bakışlarını anlık kendine çevirmişti.

Omega | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin