Yedi

565 42 26
                                    

Gece kasvetini git gide arttırıyordu. Saatten ve zamandan münezzehlerdi.
Küçük olan korkardı zira hemen yanında uyuyan bir kral vardı çünkü. Taehyung ne diyeceğini ya da ne yapacağını bilemiyordu. Kral ona bir görev vereceğini ama bunun için sabahı beklemesi gerektiğini söylemiş sonrasında ise kendisini derin bir uykunun kollarına bırakmıştı.

Kara düşünceler küçük bedeni ele geçirmişti. Yine de düşünmekten yorulmuştu ki krala çevirmişti gözlerini. Kral, bildiği şeyleri ya da onca şeyi nasıl bildiğini küçük olana anlatmamış, zamanı var demişti ağır ağır.

Her şeyin bir zamanı vardı ki bunu Taehyung da biliyordu. Ama usanmaya başlıyordu küçük. Günlerdir buradaydı ve cidden usanmıştı. Ayrıca kızgınlığı her geçen gün daha da artıyordu. İlk olduğundan olsa gerek, katlanılamaz derecede değildi ama zihni pis düşüncelerle katlanıyor, bedeni karıncalanıyor ve hiç iyi hissetmiyordu.

Bazı şeyleri birinden öğrenmesi gerekiyordu ve bunu düşündüğü an krala kayan gözleri bir çok isteğini açıklar nitelikteydi.

Bedenine elleyen kadına ne olduğunu bilmiyordu ama duyduğu kadarı ile olaya Kral Jeon el atmıştı. Düşünmeden edemedi Taehyung, küçük bir bebeğin canına kıyan bir kral, o kadına neler yapmazdı? Merak ağır basıyordu bazen.

Kral uykusu arasında hafif kaşlarını çatmış ve yan dönmüştü. Saçının bir kısmı yüzünü kapatmıştı. Maskesi hala olduğu yeri koruyordu ve kim ne derse desin kral insanın izledikçe izlemek isteyeceği türden birisiydi.

Saatin kaç olduğunu tam bilmesede üç civarı olduğunu tahmin edebiliyordu Taehyung. Cama vuran rüzgar, perdeyi uçuruyordu pencerenin açık olmasını fırsat bilerek.

Gece siyahtan da ziyade en kötü tonlara hakimdi artık zira bu karanlıkta yıldızlar bile kaybolmuştu.
Bir tek yıldız bile yoktu gökte, onun yerine bulutlar işi devralmış gibiydi.
Taehyung, uçuşan rüzgara meydan okumak ister gibi cama doğru ilerlemiş, soğuk bir nefes misali suratına çarpılmasına izin vermişti.

Gözleri kendiliğinden kapandığında eski hayatını be kadar özlediği geldi aklına. Fazla bir zaman olmamıştı kendini bir kraliyet zamanında bulalı ama yıllara bedel gibiydi bu günler. Titrek bir soluk küçük olanın ağzından çıktığı an bir çift kol ince belini kavramış, diz çökmesini sağlamış ve boğazına keskin bir kılıç dayamıştı.

Hızlı hareketlerden ötürü etrafa yayılan koku Taehyung'un nefes almasını güçleştirmeye başladığında bunun kral Jeon olduğunu anladı küçük olan. "K-kralım" Diye bildi sadece elini hafifçe kılıca doğru kaldırırken.

"Sen neden girmedin hâlâ odana?" Tae, bu soru karşısında ne diyeceğini bilemedi. Sahi neden hala gitmemişti ki odasına? "Ben, ben"

"Bana tehlikesin sen omega. Beni yeniden yaratacak olanda sonunu getirecek olanda sensin. "

***

"Öldü mü?" İğrenç bir kıkırtı büyük odaya salınmış, fazla eşya olmamasından dolayı dört duvara çarpıp yankılanmıştı. "Öldü..." Dedi ağlayan kız güç bela.

Ölmüştü. Taeyong çoktan ölmüştü.

"Kes ağlamayı" Diye bağırdı birden yaşlı kadın. Ürkünçtü açıkçası birden bire değişen ruh halleri. "Kral, Taehyung'u istemeyecek!" Genç kız bir anda söylenen söz ile şaşkınlığa uğramıştı.

Çünkü karşısında ki kadın o iki genç birbirlerine bağlansın ve kehaneti tam olarak ortaya çıkartsınlar diye büyü yapmıştı. Tek bir kural vardı;
Bu kural hem iyiyi getirecekti beraberinde hem kötüyü. Kural ise şuydu;

Üzerine büyü yapılan gençler kavuşursa lanet tamamen biterdi. Ama kehanet tam anlamıyla o zaman başlardı. Çünkü laneti sürdüren bişiler birbirlerine aşık olamaz, birbirlerini sevemezlerdi.

Kehanetin de tamamen bitmesi için aşıklardan birisinin ya vazgeçmesi ya da ölmesi gerekirdi. Bu da aşkından ötürü diğerinin de ölümüne sebebiyet verirdi ki yaşlı kadının asıl amacı da buydu zaten. Lakin tanrının bir lütfu olsa gerek kral rüyalarında bir çok şeyin farkına varıyordu.

Bu yüzden ne şimdi ne de ileride Taehyung'u istemeyecekti. Omega her ne kadar güzel olsa da ölüme mahkum gibiydi. Zira yaşlı kadının küresinde yansıyan görüntüler hiçte içler açıcı değil idi.

Kral Jeon, omeganım boğazına kılıcını dayamış durarken yüzünü buruşturdu. Belli ki etrafı kana bulayacaktı... Ve... Bulamıştı da! Kürenin içinden gelen bir kılıç sesi ve çığlık hem yaşlı kadının hemde genç kızın gözlerini kapatmasına hatta kadının sinirden yanında ki kıza büyük bir tokat atmasına neden olmuştu.

Kralın odası kana bulanmıştı. Birinin kanınan...

Sevgilerle
-Lizzy Phantomhive

Omega | TaekookWhere stories live. Discover now