Bölüm 4: Kan Yemini

2K 235 42
                                    

"Karadeniz" Dedi kadın "Karadeniz hırçındır. Yok eder." Dedi.

"Karadeniz," Dedi adam "Sevdaya hırçındır." Dedi

"Sevdanı yok eder, seni derbeder." Diye bitirdi sözlerini.

Kadın yandı, adam yaktı.

Kadın yaktı, adam yandı.


Deva'dan...


Adım yok benim.

Nasıl diyor insan bu düşünceyi zihni duyduğu anda. İnkar ediyor bilinen, diretilen, anlatılan gerçekliğin ağırlığıyla. Ben, kalbim, ruhum adım yok benim diye bağırıyor zihnim 'bu mümkün olamaz!' diye bağırıyor. Dile getimek şöyle dursun, düşünmem bile yeterli ne demek bu diye feryat figan bağırması için yeterli mantığımın.

Bazen... Bazen mantığımıza yatmayan o kadar çok şey bizim içimize geçiyor ki; onlara bile bir mantık bulmaya çalışıyoruz. İşte benim bu düşünceme bulduğum mantık gibi. Adım var ama yok. Bunun neresi mantıklı diyor insan. Ama öyle... Adım var ama bir o kadar da yok. Kimliğe bakarsak; bir tane bile değil iki tane adım var. Deva ve Hasret...

Ama... Aması var işte. Amalı bir iki isim...

O amanın aması; Kalbime sorduğum da yaşadığım hayata baktığımda tek bir adımın bile olmaması. Çünkü ne Deva derler bana ne de Hasret. Herkesle birim ben. Dedem mecbur kalmadıkça demez adımı. Oysa dedem koydu benim adımı. Annem demez, babam demez, abim demez... Dedem hariç diğerlerinin beni sevdiğini biliyorum. Ama onlarda demez. Kuzenlerim demez, halalarım demez, amcalarım demez, dayılarım demez... Kimse bana ne Deva ne Hasret demez!

Şimdi de kocam olacak adam demiyor, demez, demeyecek!

Basit, anlamsız bir detay bu değil mi? Adımla seslenmeseler ne olacak ki? Beni sevdiklerini biliyorum sonuçta değil mi? Değil!

Bana göre değil!

Bu yaşıma kadar hep 'Hopalı' oldum. Kendim değil, kendi doğrularım değil, kendi yanlışlarım değil! Hopalı soyadının doğruları, yanlışları ve Hopalı... Ben şu kısa sayılabilecek on yedi yılıma hep Hopalı olmayı sığdırabildim.

Girdiğim her yerde duruşum olurdu. Yaşımın küçük olmasına karşın hep dik durur, sert bakar, kesin konuşurdum. Hopalı ya ondan dediler. Deva esaslı kız olduğu için değil, dedesi, ailesi, soyadı var diye dediler. Oysa oralara gittiğimde adımla gittim, adımla konuştum ben hep.

Hiç boyun eğmezdim kim gelse karşıma. Köyün muhtarını karşıma alıp, 'Adam ol, işini yap da; yediğin tek şey görevin olsun. Halkın hakkı hukuku değil.' Dediğimde on iki yaşındaydım. Muhtar bir daha benim olduğum yerde yüzüme bakamamıştı. O zaman da Hopalı'yım diye ses etmemiş muhtar bana öyle dediler. Oysa Deva olarak dedim ben sözleri yine. Deva Hasret olarak dedim.

On iki yaşımda koca adam aklında bir kız çocuğuyken ele avuca da sığmaz söz dinlemezdim. Çünkü ne yaparsam yapayım hep bir parça kuru ekmek ve suya muhtaç şekilde o karanlık güvercin yuvasına atılırdım o yüzden canım ne isterse hep onu yapardım. Bunu da Deva Hasret olarak düşünüp yapardım. Tutamazlardı beni. Hopalı olduğumdanmış bu da. Dedemin varlığının beni şımartmasındanmış.

Hep Hopalı olduğumdan yapmışım yani ben bunları. Hiç kendi adımla, aklımla hareket edebilecek kapasitede değilmişim.

Ağırıma gidende bu! Ben hiç soyadımın gücünü kullanmadım. Hep kendime, yüreğime inandım ama her yüreğimi ortaya koyduğum anda soyadımın gölgesinde kaldım. İnsanların ne yaşadığımı bilmeden yargılamaları yüzünden asla ben, ben olamadım.

SürmeneliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin