•11•

1.4K 128 202
                                    

oy&yorum

Danilo'dan

Alican'ın dedikleri aklımı karıştırmakla kalmayıp, sarhoş olduğum gece ne yaptığımı idrak etmeme yardımcı olmuştu.

Alican'ı öpmüştüm.

Hayal gibi gelse de iğneleğici sözlerinin ardındaki gerçeği anlamıştım. Aptal değildim elbette. O kadar sorunsuz geçmesini yargılamam gerekirdi.

Böyle bir ânı sarhoşken yaşamam canımı sıkmıştı. Aylardır hayalini kurduğum şeyi yapmıştım ve hatırlamıyordum bile.

Sıkıntılı bir nefes alırken ne yapacağımı düşünüyordum. Çocuğu öpmüştüm, ciddi ciddi öpmüştüm.

Suratına nasıl bakacaktım şimdi?

İyice aklını bulandırmıştım. Sorgulamaya başladığını anlamıştım tabiki. Biraz fazla düşünse bütün yakayı ele verirdim.

Bugün izinliydi. Onu burada görmeye alışmıştım o yüzden görmemek biraz koymuştu.

O fark etmese bile, gözüm hep üzerindeydi.

Mutfağa gitmediğim zamanlar kameradan onu izliyordum. Aniden sürekli gitmeye başlamam dikkat çekebilirdi ben de kendimce böyle bir yöntem bulmuştum.

Bilgisayar karşısına geçip, saatlerce onu izlediğim olmuştu. Takıntılı değildim, sadece onu haddinden fazla seviyordum.

Bu bunca yıllık hayatımda hiç tadmadığım bir duyguydu. Bütün bu yeni duyguları onunla keşfetmiştim. Birine kendinden daha çok değer vermek can sıkıcı olsa da güzeldi.

Ya da ben öyle düşünüyordum.

Her ne olursa olsun, Alican'a karşı dikkatli davranmam gerekirdi. Hala aklım almıyordu, elime geçen ilk fırsatta çocuğun dudaklarına yapışmıştım.

İkimizi öyle hayal etmemle istemeden de olsa sırıttım. O pembe, şekilli dudakları benimlilerle temas etmişti.

Şaka gibi geliyordu.

Odamdaki koltukta iyice yayıyılırken kafamı arkaya attım. Alican'a kesinlikle bir açıklama borçluydum. Daha fazla kafasını karıştıramazdım. Ama ne yazık ki kendimi de ateşe atamazdım. Dün ona dediğim gibi benden nefret etmesine hazır değildim.

Yaptığım şeylerin farkındaydım. Onu büyük bir zorluğa sokmuştum ve yine kendimi tutamayıp yetenekleriyle aldığı teklifi de yok etmiştim.

Pişman değildim, o Orkun denen adamın gözü göz değildi. Benim olana dokunmaya kalkışıldığında yapabileceklerimin sınırı yoktu. Bunu da ona göstermekten çekinmezdim.

Önüme iki seçenek vardı. Ya Alican'a her şeyi açıklacaktım ve benden nefret etmesine göz yumacaktım. Ya da her zaman yaptığım gibi sessiz kalıp hiç bir sorusunu yanıtlamayacaktım.

İkinci seçenek benim için daha iyi gibi görünsede Alican'ı bu duruma daha fazla sokamazdım. Onu seviyordum canının sıkılmasını, özellikle benim yüzümden sıkılmasını istemiyordum.

Bir karar vermem gerekiyordu. Ne yazık ki bunu yapmak bu kalp ağrısıyla yaşamaktan bile daha zorlayıcıydı.

Yerimden doğrularak çoğu zaman yaptığım gibi, elimdeki kahvemle odamdan çıkıp, çocukları kontrol etmeye gittim.

Bir sorun var gibi görünmüyordu. Cemre, yemeğini diğer herkesten önce bitirmiş, elindeki telefona gömmüştü kafasını. kimseyle ekstra bir samimiyete girmiyordu. Bu onun sevdiğim özelliklerinden biriydi. Tabii, Alicanın gelmesi biraz da olsa buzlarının yukılmasına sebep olmuştu. Diğerlerinin aksine onunla sohbet edip şakalaşıyordu.

Chance | Danilo & Alican Where stories live. Discover now