•13•

1.1K 102 139
                                    

"Şefim, yanlış yapıyorsunuz."

Danilo şey dediğim şeyle elindeki yemeği bırakmıştı. "Çok biliyorsan sen yap."

"Sizden iyi bildiğim kesin şef, şu hale bakın." diyerek onunla uğraşmaya devam ettim.

Akşam yemeğini kendimiz hazırlamak istemiştik, sürekli İtalyan yemekleri gördüğümden artık sıkılmış, gerçek bir Türk yemeği yemek istemiştim. Ancak Danilo şef çok bildiğini söylese de kesinlikle alakası yoktu.

Bilinen bir Türk yemeği değildi. Püf noktası çoktu bu yüzden. O püf noktaları bilmemesine tabiki kızmıyordum ama inatla ben biliyorum diyordu.

"Ben senin şef, Alican!"

"Şefinim olacak o şefim."

Danilo şef'in attığı ters bakışlarla gülerek önüme döndüm. Yorgunluk ve açlık gerçekten başıma vurmuştu.

"Sen çok biliyor her şeyi."

Kendimi tutamadan kahkaha attım. Bozuk türkçesi beni gerçekten güldürüyordu.

Benim gülmemle kaşlarını çatmış önümüzdeki un'u alıp burnuma sürmüştü.

Bu sefer kaşlarını çatan taraf ben olmuş, gülen taraf da o olmuştu. Böyle gidersek bu yemek iki saat daha uzardı. Geldiğimizden beri, arkada çalan Türkçe pop eşliğinde yemek
dışında her şeyi yapıyorduk.

Keşke iş yerinde de birlikte yemek yapsak diye düşünmeden edemedim. Onunla olmak insanı gerçekten eğlendiriyordu. Ya da onun yanında kendimi mutlu hissediyordum, emin değildim.

Sonunda yemeği bitirdiğimizde, havanın güzel olmasından yararlanarak bahçedeki çardağa sofrayı kurmaya başladım.

Havalar gittikçe soğusa da bugün gerçekten güzeldi. Hem bu sayede Aris' de bahçede enerjisini atmış olurdu.

"Hazır şef burası!" diye bağırdım içeriye doğru. Benim seslenmemle elindeki yemeklerle çıkması bir olmuştu.

"Bir de yapamazsın diyordun, ne oldu?"

Dedikleriyle güldüm. "Yapamazsın demedim ben daha iyi yaparım dedim."

"Tat ondan sonra konuş." dedi kızar bir tonda. Ardından getirdiği yemekleri masaya bırakmış, yerleşmişti.

Onunla birlikte yerime geçerek kollarımı sıvadım. Gerçekten feci aç hissediyordum. "Çok açım."

Danilo şef onaylarcasına kafa salladı. Getirilen yemekleri denemek dışında midesine gerçek bir şey girmediğini biliyordum. Hem bizim için ne kadar yoğun geçmişse onun için aynıydı. Her şeyin mükemmel olmasını sağlamak zorundaydı.

O kişiliğiyle orantılı bir şekilde nazikçe yerken ben yemeklere saldırmıştım. İnkar etmeyecektim, onun yaptıkları daha güzeldi. Ünlü bir şefle yarışmam zaten akıl alınacak bir şey değildi. Ben sadece işin dalgasındaydım.

Aris yemek yediğimizi görmüş, çardağa doğru koşturmuştu. Onun geldiğini fark etmemle gözlerim açılmış, "Şefim sakın bir şey vermeyin." demiştim.

Aris'i biliyordum. Ona yemek verecek insandan anlardı. Mamasını vermiş olmama rağmen içeri de Danilo şefin yanından ayrılmamış verdiği yemeklerden yemişti. Danilo şef ona kesinlikle kıyamamıştı. Bu sayede Aris'in ondan faydalanması bir olmuştu.

"Ama yazık." dedi Danilo şef ağzı açık bize bakan Aris'e doğru. "Sen bu köpeği aç mı bırakıyorsun Alican?"

Olayın aniden bana dönmesiyle kafamı iki yana salladım. Evime gelen herkes aynı şeyi söylüyordu. Halbuki Aris sadece haddinden daha açtı.

Chance | Danilo & Alican Where stories live. Discover now