•17•

1.4K 108 137
                                    

Alican tam bir haftadır işe gitmiyordu. Danilo'yla konuştuğu günün akşamında gücünü toplayıp biraz hava almak için dışarı çıkmaya çalışşa da kendi bahçesinden ileri gidememişti.

Sonunda bütün kafa karışıklığı gitmiş, istediği sorulara cevap almıştı. Peki neden hâla mutlu değildi? Neden Danilo'yu her düşündüğünde kalbi sıkışıyordu?

Kendini ona kaptırmak istemiyordu. Ondan hoşlanmak onu sevmek istemiyordu. Kendine bu zamana kadar yeterince saygısızlık yapmıştı artık buna izin veremezdi.

Üşüdüğünü hissederken odasındaki camı kapattı ve bütün perdeyi sonuna kadar açtı. İstanbul son zamanlarda yağmurluydu. Yağmurlu havaları seven biri olarak hiç üzülmemiş, aksine bahçesindeki çardağı kışa uygun hale getirmeye başlamıştı.

Bu onun düşüncelerinden kaçma yoluydu. Evden çıkmadığı bu süre zarfında kendini sürekli bahçeye atmış ve çardak kısmını kapatmıştı.

Artık yapacak bir şeyi olmadığından kendini dışarı atmak istese de biraz düşününce vazgeçiyordu. Bir şey yapmaya hali yoktu. Aklındaki şefi de bir türlü atmayı başaramıyordu.

Çalan telefonunun sesiyle izlediği camdan gözlerini çekti ve yatağın üzerindeki telefonuna ulaştı.

Orkun, uzun zaman sonra ilk defa arıyordu. Onun vazgeçtiğini düşünmüştü ancak şimdi yanıldığını hissediyordu. Onunla konuşmaya kesinlikle takati yoktu.

Ancak açılmayan telefonun üzerine tekrar araması kaşlarını çatmasına sebep olmuştu. Bu seferkini yanıtsız bırakmayarak telefonu açtı ve kulağına doğru götürdü. "Efendim?"

"Selam Alican rahatsız ediyorum kusura bakma." Dedi orkunun telefondaki sesi. "Nasılsın?"

Alican kendini yatağına bırakarak telefonu hoparlöre aldı ve karnının üzerine koydu. "İyiyim, sen nasılsın?"
Bu 'iyiyim' yalanını son zamanlarda çok fazla kullanmaya başlamıştı. Yine de vazgeçmiyordu çünkü neden kötü olduğunu kendine bile doğru düzgün itiraf edemiyordu.

"Sesin kötü geliyor." Dedi orkun merakla.

Alican içinden bir küfür savurdu. Sesini düz tutmaya çalışşa da başaramamıştı. Kimseye açıklamaya yapmak istemiyordu. Yine de, "Yok ya iyiyim, Aris hasta olmuş da biraz ona moralim bozuldu." Dedi.

Kesinlikle yalandı. Aris ağzındaki oyuncağı ile evin içinde oradan oraya koşup, kendi kendine oynuyordu.

"Geçmiş olsun." Dedi Orkun sahte bir üzüntüyle. "Şey diyecektim ya.. Boşsan görüşelim mi?"

Alican hemen reddetmeden biraz düşündü. Günlerdir evden dışarı adımını atmıyordu. Arada sırada Emre yanına geliyor, onunla laflıyordu. Bir iki saatliğine çıkmasında bir sorun göremiyordu.

"Olur, bizim burada buluşsak?"

Orkun heyecanla, "Olur olur on dakikaya oradayım." Dedi. Alican bunu zaten bekliyordu. Orkun önüne gelen hiç bir şansı kaçırmıyordu.

Vedalaşıp telefonu kapattığında büyükçe ofladı. Aklında olan düşüncelerden bir türlü kurtulamıyordu. Danilo şef gitmişti. İşi de bıraktığı için onunla tekrardan karşılaşmak gibi bir lüksü yoktu. O Orkunla vakit geçirmek falan istemiyordu, istediği tek kişi ellerinden kayıp gitmişti. Onu suçlamaya çalışsa da içten içe bunu yapmakta zorlanıyordu.

Telefonu üstünden atıp ayaklandı ve dolabının önüne doğru geçti. Zaten evden çok uzaklaşmayacağı için eşofman giymekte bir sorun göremiyordu. Orkuna da kendini beğendirmek gibi bir isteği yoktu. Gri eşofmanının üzerine onun gibi gri bol bir sweat geçirip, istanbulun çoktan soğumaya başlamış havası için de siyah bir bere geçirdi.

Chance | Danilo & Alican Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin