•20•

1.2K 86 127
                                    

"Her şeyini aldın mı?"

Danilo'ya kafa sallarken aynı zamanda yerinde durmayan köpeğim Aris'i çekiştirmeye çalışıyordum. Danilo'nun büyük bahçesi onu oldukça mutlu etmiş, etrafta dönüp dolaşmasını sağlamıştı.

Ferah eve bakarken burada olduğuma kendim bile şaşırıyordum. Bundan sadece bir hafta önce biri Danilo'nun yanına taşınacağımı söylese kıçımla gülerdim. Ancak karşımdaki adam her şeyi mümkün kılabiliyordu.

Bu kararı vermek benim için oldukça zordu. Danilo'yu içten içe hâlâ affetmiş sayılmazdım buraya gelmek ona karşı kurduğum bütün duvarların yıkıldığını gösteriyordu. İçimdeki o gururlu çocuğun da bunu kabul etmesi oldukça zordu.

Eşyalarımın bulunduğu valizi üst kata doğru taşıyan adama baktım. Geldiğimizden beri yerinde durmamış, rahat etmem için türlü
türlü şeye girmişti ancak şikayetçi gibi görünmüyordu. Tam tersine yüzünde güller açıyor, her zamankinden daha da pozitif davranıyordu.

Ona baktığımdan habersiz bir şekilde, "Sence Emre'nin bana olan siniri ne kadar sürer?" diye soru yöneltmişti.

Göremese de omuz silktim. Emre pek kinci biri sayılmazdı ancak Danilo'ya kesinlikle güvenmiyordu. Ailesi olarak gördüğü bir tek ben vardım, üzerime bu kadar düşmesi normaldi. O yüzden ona sadece zaman vermiştim. İlk söylediğimizde kesinlikle karşı çıksa da bu kararın benim için en iyisi olacağından bahsetmiş biraz yumuşamasını sağlamıştım. "Kendini affettirmen lazım."

Danilo valizi odaya doğru sürüklerken merdivenlerin üzerinden bana bir bakış attı. "Hallederiz, insanlar bana karşı gelemezler."

Göz kırpmasıyla alayla gülmüştüm. Bir cazibesi olduğu açıktı ancak buna cazibeden çok şeytan tüyü denmesi taraftarıydım.

Beni bırakarak odaya girdiğini görmemle seslenmem bir olmuştu. Saatlerdir uğraşıp duruyordu. Yorulduğunu biliyordum ancak şuan yaptığı bütün işlerden zevk aldığını surat ifadesinden dahi anlayabiliyordum. "Aris daha fazla kendini yormanı istemiyormuş." dedim aklıma gelen ilk yalanı atarak. "Buraya gelmeni istiyormuş."

Odadan çıktığında alaylı bir şekilde gülmüştü. "Aris istiyorsa gelirim."
Merdivenlere yönelip keyifle inmesini izlerken gülüşümü saklamak adına kafamı eğmiştim.

O içeri de aslında benim yapmam gereken işlerle uğraşırken ikimize kahve yapmış, uğraşacak başka bir şeyim olmadığından da yanına kurabiye yapmıştım. Ben mutfağa doğru adımladığımda o merdivenleri bitirmiş arkamdan ilerlemişti.

"Çok güzel kokuyor." dedi Danilo mutfağa girdiği gibi. Ardından masanın üstündeki kurabiye tabağını görmüş gülümsemesini genişletmişti. "Alican."

"Hm." dedim kahveleri bardaklara doldururken.

"Şu görüntüyü görebilmek için kaç ay sabrettim biliyor musun?"

Elimdeki bardakla kalakalırken tek bir sözünün bile kalbimi hızlandırmasına küfrettim. Çaktırmamaya çalışarak sırıttım ve kahveyi ona doğru uzatarak arkamdaki tezgaha yaslandım. "Biliyorum." Sesimi her ne kadar umursamaz gibi çıkartmaya çalışsam da pek başarılı olamamıştım. Etkilendiğim an ve an belliydi.

"Güzel olduğun kadar küstahsında bakıyorum." dedi Danilo keyifli bir sesle. O da benim gibi arkasına yaslanmış, verdiğim kahveyi dudaklarına götürürken sırıtmıştı.

"Sana bu sözleri kim öğretti ya?"

"Türkçe dersleri alıyorum." dedi dediklerimi ciddiye aldığını belli eden bir sesle.

Chance | Danilo & Alican Donde viven las historias. Descúbrelo ahora