YANIMDAN AYRILMA 2. Bölüm

2.3K 80 69
                                    

Kulaklarımda çınlayan sesler, içimde haykıran söylenmemiş sözler, burnumda tüten almadığım kokular

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kulaklarımda çınlayan sesler, içimde haykıran söylenmemiş sözler, burnumda tüten almadığım kokular... Kirpiklerimden geçip akan yaşların nemi hala kurumadı. Hatta daha kurumadan yeniden ıslanacak...

Elimde tepsiyle olduğum yere çivilenmiş, kahru perişan olmuştum. Aile fertlerimin hiç biri rızan var mı diye tek bir sual etmeden, beni Hazar beyin biricik oğlu Turgut'a vermişlerdi. Oysa ki rızamın olmadığını karşı tarafın anlaması için kahveye bolca tuz bile koymuştum. Ama gündüz ormanda tanıştığım adam, onurlu biriyse anlar demişti. Tüm çabama rağmen yaptıklarım işe yaramadı. Demek ki Turgut onurlu biri değildi. İşte şimdi herşey daha da zorlaşacaktı...

Gecenin ilerleyen saatlerinde misafirler gittiğinde ve evdeki herkes uyuduğunda odamdaydım. Her zorlukta yanımda olan can kardeşim Efil'in dizlerinde ağlıyordum. Ağlamaktan başka hiçbir çaremizin olmadığını bilen kardeşim, bana ağlama bile demiyordu. Gözyaşımdaki keder aktıkça ardı arkası kesilmedi. İçimdeki hüzün bile yoruldu. Kardeşim beni telkin etmekten bitkin düşüp uyuduğunda yapayalnızdım. Tüm duygularım yakama yapışmıştı, daraldım ve adeta duvarlar üzerime geldi.

Yerimde zorlukla doğrulup yavaşça adımlamaya başladım. Kendimi bahçede buldum, gidebileceğim tek farklı yer ahırdı. Benimle konuşamayan ama anladığına gönülden inandığım dostumun, Pamuk'un yanına gittim. Samanların üzerine çöktüm, gecenin karanlığı ve soğuk esintisi umrumda değildi, istesem de üşüyemezdim. İçim yanıyordu...

Sessizce ağladım.

"Bittim ben, bu defa yemin ederim ki bittim. Kimse beni kurtaramaz. Artık sanki boynumda kelepçe varmış gibi hissediyorum. Beni karanlık kuyuya arkamdan iterek hapsettiler. Bu çaresizlik kuyusunda boğulmak istemiyorum. Allah'ım yalvarırım bu dipsiz kuyudan beni kurtar.."

Ben daha ne kadar ağlayacaktım? Sabaha kadar samanların üzerinde kalamazdım. Kendime eziyet etmekten başka bir işe yaramazdı.

Uzun bir vakit sonra başımda keskin bir sızı hissettim. Gözlerim yanıyordu, etrafımı bulanık görüyordum. Artık eve gitmeliydim. Güçlükle ayaklanıp eve doğru yürüdüm. Trabzanları sımsıkı tutup üst kata çıktım, yatağıma kendimi bırakır bırakmaz uyudum.

Çok ağladığımız zamanlarda uykumuz gelmeseydi, o vakit halimiz nasıl olurdu?

...Aynı yerdeydim, ormanda dere kenarında ağlıyordum. Yanımda yine pamuk vardı. Bu defa sessiz değildim, aksine haykırıyordum.

KAHIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin