Bir devir yıkarım şehrimde,
Ne toz duman görürsün,
Ne de işitilen bir haykırış.Ben değişir yıllar kaybederim,
Ne bir serzeniş duyarsın benden,
Ne de aşikar bir ağlayış..İnsan eğer seviyorsa, dağları bile deler. Tüm zorlu yollar, kolay gelir. Bazen yağmurda ıslanmayı bile özler insan. Ama yalnızca sevmekle olur. Çünkü sen sevmesen de, sevdiğin çok seviyordur. Yaptığın her işte onu bulursun. Aldığın her nefes onu sayıklar ve eğer o kötüyse, sen de kötüsündür. Hatta ondan daha kötü bile hissedersin. Senin evin, onun kalbidir. Bu yüzdendir ki, ona ne olsa sen hep hissedersin...
Çünkü sen ondasın.
O sende olsa da, olmasa da sen onunsun...
Beni hiçbir koşul gecenin bir vakti, karanlık tüm şehri esir almışken at üzerinde, ıssız ormanlarda koşturamazdı. Lakin tek bir sebep vardı ki, kendimi dibini görmediğim bir kuyuya atabilecek kadar cesaretli hissettiriyordu. Akman hayatıma girdiğinden beri herkese verecek bir cevabım vardı. Hiçbir sözün altında kalacak kadar ezik hissetmiyordum. Bana hiç kimse ıssız ormanda hiçbir şey yapamazdı, çünkü beni Akman seviyordu. Onun tarafından sevilmek, bana kendi gücümü ve ışığımı fark ettirdi.
Benim parıltım, meğerse yalnızca bir ışık bekliyormuş...
İçimde hala endişe vardı. Akman kötü bir halde gibi hissediyordum. Kahvehanenin bulunduğu sokağa geldiğimde atımdan hızlıca inip, bir ağaca bağladım. Koşturarak kahvehanenin kapısına vardım. Henüz bu kapıyı açabilecek kadar hazır hissetmiyordum. Neyle karşılaşacağımı bilmediğim için derin bir nefes aldım korkuyla. Titreyen ellerimle kapıyı ittirdim. Gözlerimi içeride gezdirdim.
Hiç kimsecikler yoktu. Ama kapı açık olduğuna göre içerde biri olmalıydı. Korkak adımlarımla ilerledim. Ortam o kadar sessizdi ki, en ufak sesi bile işitebilirdim. Kulağımda yorgun ve hırıltılı bir ses yankılandı. Bu Akman'ın sesiydi. Gözlerimden yaşlar süzüldü. Henüz ona ne olduğunu görememiştim ama birşey olduğunu anlamam için bu bitkin ses bile yetmişti. Sessizce ağlıyordum ve korkarak arka odaya doğru yürüyordum. Dizlerim titriyordu ve ayakta durmakta zorluk çekiyordum.
Arka odaya adım attığım anda gözlerim Akman'ı buldu. Yatağın üzerinde sırt üstü yatıyordu. Onu görür görmez ağlayarak ismini sayıkladım.
"Akman!.."
Yüzü kan içindeydi. Hatta başını koyduğu yastık bile kan izlerine boğulmuştu. Yatağın üzerine hızlıca oturup Akman'ın göğsüne dokundum. Yüzüne yakından baktım.
YOU ARE READING
KAHIR
RomanceBana doğru adımladığında ağaca bağlı olan atımı hızlıca söktüm. Tam atıma korkuyla biniyordum ki, genç adam bana seslendi. "Tamam gelmiyorum korkma" Gerçekten de gelmiyordu. Ellerini teslim olur gibi havaya kaldırmıştı. "Korkmadım. Gidecektim zat...