BÖLÜM 1

932 53 36
                                    

Bedeli vardır her şeyin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bedeli vardır her şeyin.Hele ki
Vatana aşık olmanın.

       💜

Hayat;bu harabe yere geldiğim gün değil, babamın öldüğü gün kaybetmişti anlamını.
O gün onu son kez göremeden,son defa sarılamadan kaybettiğimi öğrenmiştim.

Teyzem bana bunu söylerken,gözlerinde hüzün görmek,sesinde ki titremeyi duymak istemiştim.Ama o,normal bir şey söylüyor gibi,acımasızca konuşmuştu. O gün hayatımın son noktası koyulmuştu sanki.
Babam ölmüştü,ve bu benim burada olmamdan daha acıydı.

Önceden öksüzdüm,şimdi ise yetim kalmıştım..

Babamın camiden gelmesini beklediğim günlerden birinde,babam yerine teyzemin eşi Seyfi gelmiş ve hır gür çıkarark peşinde sürüklemişti beni. Apar topar onların köyüne gittiğimiz günün ertesi öğrenmiştim bu haberi.Kara haber tez duyulurdu zaten.

Hiçbir açıklama yapmayıp,artık burada kalmam gerektiğini söylemiş,gitmişlerdi.O evde ruh gibi geçirdiğim günler,bir ip gibi dolanmıştı boynuma.İntiharın eşiğindeydim.

Asılmamı sağlayan şey ise daha o eve  alışamadan,bu teröristlerin eline bırakılmamdı. Burada geçirdiğim günleri sayamamıştım çünkü aklımı kaybetmek üzereydim.Gördüğüm şeyler kolay atlatılacak türden şeyler değildi.

Bu odada tek değildim,iki cesetle bereberdim.Aslında dört kişiydik bu odada ama Ayça üzerine bomba dolu bir yelek giyip gittiğinde,üç kişi kalmıştık.

Çok yalvarmıştı o yeleği ona giydirmeleri için.Beni ve ruhunu kurtarmak içindi bu çabası,sonucunu da almıştı.

İşkencelerin ardı arkası kesilmiyor,isteyen gelip eziyet edip gidiyordu.Onlardan biri olmamız içindi bu kadar işkence.Bu isteklerini kabul etmememiz,onları çok sinirlendirmişti.

Vücudumda bir sürü kesik ve morluk vardı.
Bazıları asla geçmeyecek türdendi,bazıları ise üzerine sürekli yenileri eklendiği için geçmiyordu.Bedenimde olan yaralardan çok zihnimde olanlar acıtıyordu.

Artık nefes almak bile istemiyordum.Her seferinde burnuma dolan kan ve kusuk kokularının yanında ceset kokuları da ciğerime yerleştikçe ölüyor gibi hissediyordum.

Güneş'i uzaktan bile göremiyordum.Küçük bir pencere vardı odada kapıyla karşı karşı duran.Pencereye bir kaç tahta çivileyip güneş'in odaya dolmasını engellemişlerdi.
Güneş bu engellere rağmen odaya usulca sızıp kuruyup kalan kan lekelerini belli ediyordu.

Kuruyan dudaklarımı aralayıp,başımı duvara yasladım.Bayık bakan gözlerimi tahtalarla dolu olan pencereye çevirdim.

Dışarıda bir hayat vardı.Burada bir yaşam belirtisi olmasa bile dışarıda cıvıl cıvıl öten kuşların olması iyi bir şeydi.Hafifçe gülmek istesem de dudaklarımın sızısı gülümsememe izin vermemişti.

VİSÂL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin