BÖLÜM 2

473 42 6
                                    

1,5 Ay önce:

Evin bütün işini halletmiş,yemekleri hazırlamaya koyulmuştum. Pilav ocakta demlenirken,kesip kızarttığım patlıcanların harcını hazırlıyordum.
Onları da halledip fırına attığımda,çorbayı yapmaya girişmiştim.

Babam genlede namazdan sonra caminin avlusunda,bankta Abdullah ve Halil amcayla sohbet eder bu yüzden de biraz gecikirdi.

O gelene kadar işleri halledip yemekleri yetiştirebiliyordum. Hatta çay için yeni tarifler bile deneyebiliyordum.
Ama bugün babamın en sevdiğini yapmak istemiştim. Havuçlu tarçınlı kek.

Kek hamurunu hazırlayıp,rendelediğim havuçları ve göz kararı tarçını ekleyip tekrar karıştırdım.
Yağladığım kek kabına harcı döktükleri sonra,pişen karnıyarıkları çıkarıp,yerine de keki koydum.

Evde kendi başıma bir şeyler öğrenip yapmaya çalışarak geliştirmiştim kendimi. İnternet her gün olmasa da ara sıra kesildiği için telefondan her an istediğime ulaşamıyordum bu yüzden babam bana tarif defteri almıştı.

Onun yanında da bir sürü kitap. Köyde hiç arkadaşım yoktu,her günümü tek başıma geçirmek bazen çok bunaltıyortu beni ama babam vardı. Kimse yanımda olmaz,beni suçlarken o arkamda dağ gibi durmuştu. O yanımda olduğu sürece kimseye ihtiyacım kalmazdı.

Düşüncelerim fırında ki kekin kokusunu almam ile son bulmuştu. Bu kokuyu çok seviyordum,ama biraz daha beklersem yanık kokusu alacağım için hemen fırını kapattım ve kapağını açtım.

Tam o esnada kapı tıklanmıştı.Babamı her gelişinde coşku ile karşılamayı çok seviyordum. Ondan başka kimsem yoktu ki. O bütün sevinçlerimin,mutluluğumun sebebiydi.

O bütün acılarımın mükâfatıydı.

Kapıyı açmak için çocuk gibi koşturmuştum.
Kapının camında bulunan perdeyi bir an önce yıkamam gerektiğini hatırlattım kendime o an.

Kapı kolunu tutup açtığım an konuşmaya da başladım.

"Baba en sevdiğin kekten yaptım." Açtığım kapının ardında babamın tek olmadığını tahmin edemediğim içim rezil olmuştum.

Babam yanında askerlerle duruyordu.
Üniformalarından anlaşılıyordu bu. Babam ayakkabılarını çıkarıp içeriye adımlarken elini cebine atıp en sevdiğim şeyi çıkarmıştı. Pamuk şeker. Onu bana verdikten sonra gözlerini üzerimden çekip kapının önünde bekleyen askerlere içeri girmelerini söyledi.

"Buyrun oğlum,geçin içeri." Onları davet ettikten sonra sırayla geçmelerini bekledik.

"Hoş geldiniz." Diyerek karşıladım onları. Diğerleri içeri geçerken en sona kalan kişisinin girmesini bekliyordum.

"Hoş geldiniz."

"Bayağı hoş buldum." Dedi sakin bir ses tonuyla. Göğsünün üzerinde taşıdığı isimlikte "Bozkurt" yazdığını görmüştüm.
Kumral teni kamuflaj içinde çok güzel görünüyor,gözlerinde ki parıltı ise en güzel manzarayı anımsatıyordu.

VİSÂL Where stories live. Discover now