BÖLÜM 6

323 32 8
                                    

🎵 Erdal Günay-Saklımdasın

"Dayandığımız şeylerin hangisi buna
değerdi?"

Cahit Zarifoğlu

🖤

Zaman geçip giderken,hiç kimse aynı kalmıyor,değişiyordu.
Asla tahmin etmediğim şeyleri yaşayarak anlamıştım bunu.Mesela babası'nın yanında cıvıl cıvıl olan kız çocuğu,artık etrafa hissiz bakışlar atıyordu.

O,bütün hevesim,sevincim,heyecanım tek bir günde yok olmuştu.Benim tek dileğim,
babamla birlikte mutlu bir yaşam sürmekti oysa.

Bir yangının ortasında kalmıştım sanki,o alevlerin içinde tek başıma kalmışım gibiydi.
Yaşıyordum,aynı zamanda yanıyordum.

İçime dolan ağlama isteğini bastırmak çok zor geliyordu.
Beni kucağında taşıyan bu adama çok şey borçluydum ama kollarımı boynuna dolmışken,kokusu içime işlerken,ağlama isteğimi bastıramıyordum.

Gözlerimden yavaş yavaş süzülen yaşlarım,
koyu renk formasında izler bırakıyordu.
Derin bir nefes alıp başını,omzuna yaslı olan bana çevirdi.
Gözlerim anında gözlerini buldu.
Yakınlığımızdan dolayı burunlarımız birbirine değmek üzereydi.

Kızarmış ve yaşlarla kaplı olan gözlerim onu kızdırmışa benziyordu.
Tekrar önüne dönerken tıslamaya benzer bir
sesle konuştu sessizce.Duymayacağımı düşünüyordu ama duymuştum.

"Kimse alamayacak o şerefsizi elimden."

Yürüyerek çıktığım odaya,bu sefer kucakta girmem tuhaftı.Bedenim sedyeye bırakıldığında,kollarımı boynundan çekip ona yardımcı olmuştum.
Ne kadar rahat ettiysem artık,adamın rahatsız olabileceğini hiç düşünmemiştim.

Başımı yumuşak yastığa yasladığım an,üzerime çöken ağırlıkla birlikte gözlerim kapanmıştı.

Üzerimde yaşamış olduğum,yaşamak isteyipte yaşayamadığım günlerin yükünü taşıyordum.

Göğsüme kadar çekilen ince örtüyle,yattığım yere iyice yaslanıp uykunun tatlı kollarına bıraktım kendimi.

♡♡

Güneş ışıkları yüzümde dağılırken,hafifçe araladığım gözlerimi pencereden içeri dolan güneşe diktim.
Güneşi göremediğim günlerin acısını çıkarmak ister gibi doya doya bakıyordum.

Ellerimde olan sargılar,avuçlarımı gerçekten kanattığımı kanıtlamıştı.

Odanın içindeki sesler dikkatimi çekene kadar ayırmadım gözlerimi pencereden.
Başımı diğer tarafa çevirince,küçücük koltukta rahat edebilmek adına hareket eden adamı gördüm.Göktuğ..Gözleri kapalı bir şekilde,kocaman bedenini küçücük koltuğa sığdırmaya çabalıyordu.

Sabaha kadar burada,bu şekilde mi uyumuştu yoksa yeni mi gelmişti?

Üzerine bir şey örtmek için yattığım yerden yavaşça kalkacağım sırada,aniden açtığı gözleri ile kalakalmıştım.
Gözlerini ovuşturarak bana baktı.

"Kâbus mu gördün?"Diye sordu yerinden kalkarken.Sesi yeni uyanmış olmasının etkisiyle bayağı bir kalın çıkmıştı.
Başımı "hayır"anlamında sallayıp,bu sefer de ben sordum.

"Ben nasıl bu kadar uyudum?"Normalde de deliksiz uyuyabilen biri olmadığım için,bu son yaşadığım şeylerden dolayı bir saat bile uyuyamazdım.

"Aslında uyuyamadın.Sürekli bir şeyler sayıklayıp uyandın.Damla da sakinleştirici bir şeyler verdi rahat uyuyabilmen için."

"Anladım..Siz gece boyunca burada mıydınız?"

VİSÂL Where stories live. Discover now