9

1.7K 85 16
                                    

Türkler öyle bir millettir ki, eğer saldırırsanız hepsini yok etmemiz gerekir. Biri hayatta kalsa, yeni devlet kurar ve intikamını alırlar.

****

Yazardan

Ateş timi şehitlerini ambulansa teslim ettikten sonra üstlerini değiştirmeye gitti. Albay en zor görevi ise Bilge Kağan ve Aybükeye verdi. Görkem'in ailesine şehit haberini onlar verecekti. Onlarda bir an önce hazırlanıp şehit evine doğru yola çıktılar. Yol boyunca Aybüke ne düzgün konuştu ne de düzgün bir şey yedi. Yol boyunca sadece dolu gözlerle yolu izledi. Zordu onlar için şehit vermek daha önce de kaybettikleri arkadaşları olmuştu ama bu farklıydı yıllarını beraber geçirmişlerdi.

Görkem'in evine geldiklerinde sokaktaki insanlar anlamıştı iki asker aracı ve ambulansla anlamaları da kolay olmuştu gerçi. Araba durduğunda üstlerini düzeltip çıktılar. Kapıya geldiklerinde zordu ama bastılar zile. Kapıyı Görkem'in annesi Fatma hanım açmıştı. Karşısında Aybükeyi görünce sevindi tanırdı kendi kızı gibide severdi onu. "Aybüke'm hoş geldin kızım," arkasına baktı oğlunu görme umuduyla " Görkem nerede kızım o gelmedi mi?" ne diyecekti Aybüke şimdi bu kadına, nasıl derdi onun cansız bedenini getireceğiz size diye. Aybüke'nin bir şey diyemeyeceğini anlayan Bilge Kağan girdi söze "Başınız sağolsun" bütün gözler ona döndü. Fatma hanım inanmazcasına baktı, inanmak istemiyordu. "Aybüke kızım şaka de ne olur" başını hayır anlamında sallıyordu. "Vatan Sağolsun" dedi Görkem'in babası Hasan Bey. Acıları vardı ama oğulları vatanı için şehadet şerbetini içmişti, onunla gurur duyuyorlardı.

Aileye şehit haberi verildikten sonra geri alaya döndüler burada şehit töreni yapıldıktan sonra şehidin naaşı aile evine gidecek oradan da mezarlığa gömülecekti.

Tören zamanı gelip çatmıştı. Herkes sıraya girdi en önde ise al yıldıza sarılı tabutla Görkem vardı.

"Asker, Şehit Al" tören sonrası aile evine gitmek üzere yola çıktılar. Yol yine sessiz geçmişti. Tim'in neşeli hali yerini karanlığa bırakmıştı. Hiç birinin içinden gülmeyi bırak gülümsemek bile gelmiyordu. Görkem'i unutmayacaklardı sadece onun yokluğuna alışacaklardı. Zordu hepsi bilirdi ama mecburlardı. Bir anda sessizlik bozuldu "komutanım hatırlıyor musunuz Görkem bir keresinde sizin arabanızı kaçırmıştı sonrada arabayı duvara biraz sürttüğü için eve ve alaya gelmeyip sizden kaçmıştı korkup salak" Aybüke'nin arabasında oldukları için gelmişti aklına Mert'in. Hepsinin yüzünde acının tatlı tebessümü oluştu. "Sonra geldiğinde siz arabayı sorduğunuzda ağzında bir şeyler geveleyip kısık sesle sürttüm komutanım demişti arabaya baktığınızda ufak bir şey olduğu için kızmamıştınız buna çocuk gibi sevinmişti malum tersiniz biraz pis" diye devam etti Emre.

Yol akıp giderken hepsi yine sessizleşmişti. Hepsinin aklına Görkem ile olan güzel anıları geliyodu. Burakla bellerinde silahları olduğu için ve kimliklerini unuttukları için nezarete düşmeleri, Mert, Umay'a açılma provası yaparken Görkem'in onu duymadı ve aynanın yerine geçmesi, Aybüke'nin silahının bakımını yapmadığı için tutukluk yapan silah yüzünden kovalaması, Emre'nin time ısmarlayacağı yemeği Görkem'e kitlemesi ve bunu duyan Mert'nin Emre'yi kovalaması ve Aybüke'nin Emre'ye time güzel bir yerde yemek kitlemesi, Umayla bir operasyonda yaptıkları işkence geldi hepsinin aklına, onlara tebessüm edip yolu izlemeye devam ettiler.

Önce camide cenaze namazı kılındı sonra yine yola yola çıktılar. Mezarlığa geldiklerinde çok kalabalık olduğunu gördüler. Tanıyan tanımayan bir çok insan oradaydı. Askerler naaşı alacakları sırada onları durdurdu Bilge Kağan ve time dönüp hepsinin bir ucundan tutması için işaret verdi. Kendi arkadaşlarına son görevlerini yapmak istiyorlardı. Askeri adımlarla ilerlediler gömüleceği yere. Tabutu indirip içinden Görkem'i çıkardılar ve mezara koydular. Tek tek bütün tim mezarın üzerine toprak atmaya başladı. Onlardan sonra dualar okundu. Arkadaşlarına son görevlerini yapmışlardı.

ASENA VE BOZKURTWhere stories live. Discover now