22

1K 61 66
                                    

"Kim derdi ki Kürşad, kemikle etti.
O bir kişi değil, o bir devletti.
Bayraktı, Vatandı.
Bir candı tepeden tırnağa, kıpkızıl kandı.."

****

Aybüke'den

Bilge masadan bir hışımla kalkmıştı. Gözlerimiz ona döndüğünde ise özel bir işi olduğunu söyledi. O çıkışa doğru ilerlerken arkasından bakmıştım. O gözden kaybolduğun da ise gözlerim bana bakan adamların olduğu masaya takıldı. Adamlar yoktu umarım Bilge onların arkasından gitmemiştir diye geçirdim içimden.

Yemekten sonra ben odaya çıktım. Umay, Mertle vakit geçirecekti. Emre ve Burak'ta dışarıda dolaşacaklardı.

Bilge yanımızdan ayrılalı iki saat olmuştu ve hala ondan bir haber yoktu. Telefonu elime aldım ve arama tuşuna bastım. Ne yapayım merak etmiştim. Telefon çaldı çaldı ve çaldı ama açan kimse olmadı. Neredeydi bu adam ya. İnsan bir haber verir hele de bu sabah yaşananlardan sonra. Trip at gelince bizi merak ettirdi çeksin biraz. Ne tribi ya. Kadınların hep yaptığı şey ama sen ne bilicen dimi. Lan ne diyon lan sen. Tamam apla kızma şaka yaptım şaka gül diye. Ha ha ha çok komikti.

Bir saat daha geçmişti ama Bilge'den hala ses yoktu. Telefonlarım hala açılmamıştı. Merakım yerini sinire bırakıyordu artık. Bu kadar zaman arayıp bir iyiyim diyemez miydi yani. Banane artık ne yaparsa yapsın. Sikseler aramam daha.

Uykum var uyuyacağım o da ne bok yerse yesin olduğu yerde.

Tam yatağa girdiğim sırada telefonum çaldı. Bakmadım bile kim olduğuna şuan umrumda değil çünkü.

Beş dakika sonra telefonum bir daha çaldı. Sikicem ama ne arayıp duruyorsun ya. Telefonu kim olduğuna bakmadan açtım. "Ne var."

"Aybüke hanımla mı görüşüyorum?" Bir erkek sesiydi ama tanımıyordum. "Evet benim siz kimsiniz telefon numaramı nereden buldunuz?" Telefonu kulağımdan çekip ekrana baktığımda numaranın kayıtlı olmadığını gördüm. "Aybüke hanım ben Ankara Emniyet Müdürlüğü'nden arıyorum." Al Emre ve Burak kesin nezarete düştü. "Ne yaptılar."

"Bilge Kağan bey," Bilge mi? "Bir kavgaya karışmış, asker olduğunu söylüyor ama kimliği yanında değildi o yüzden bizden sizi aramamızı rica etti eğer müsaitseniz gelebilir misiniz?"

"Tamam geliyorum." Deyip telefonu kapattım. Sakın aklımdan geçeni değil başka bir şey yapmış ol Bilge.

Hemen üstümü değiştirip odadan çıktım. Otelden de çıktığımda gözlerim taksi aradı. Hah işte arada. Bulduğum taksiye ilerleyip bindim. "Nereye gidiyoruz abla?"

"Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne gidiyoruz." Cevabımla şoför arabayı çalıştırıp, sürmeye başladı.

Yol sanki biz gittikçe uzuyordu. Bir de iş çıkışı saatiydi yollar baya kalabalıktı. Trafik resmen akmıyordu. Gözünü seveyim ya küçük şehrin ben. Birde buna sinirlendik iyi mi.

Ben dalgınca akmayan yolu izlerken telefonum çalmaya başladı. Arayanın kim olduğuna baktığımda Umay'ın aradığını gördüm. "Efendim Umay."

"Aybüke sen neredesin en son uyuyacağım demiştin odada yoksun."

"Dışarı çıktım Umay ne oldu bir sorun mu var?"

"Yok." Derken sesi biraz garip geliyordu. "Umay, Mert mi üzdü seni bak eğer öyleyse söyle sikeyim belasını." Küfrümü duyan taksici aynadan bana baktı ve sonra kafasını tövbe tövbe der gibi çevirdi. "Yok Mert bir şey yapmadı."

ASENA VE BOZKURTWhere stories live. Discover now