9- Güzel ile Çirkin

784 105 13
                                    


Evinde yemek yememin uygun olmayacağını söylediği, dışarıdan söylemek içinde şehrin içine uzak olmamız sebebiyle aç bir şekilde oturuyordum koltukta. Film izleriz demiştik, onda da karşı koltuğa geçmişti. Sözde birlikte izliyorduk ama birbirimizden iki yabancı gibi uzaktık.

Her açtığımız diziyi ya öpüşme sahnesi geldiği için kapatıyorduk, ya o erkek karakteri beğenmedi diye. Sonunda kafasına kumanda fırlatmayla tehdit ettiğim için benim bin kere izlediğim Güzel ile Çirkin'i açmıştık.

Abartısız, gerçekten bin kere izlemişimdir ve her 'Beni sevemez misin?' sorusuna Çirkin için ağlamışımdır. Yine ağladım. Ali acıma ve tiksinti karışımı bir şekilde bakıyordu yüzüme. "Hayatımda daha saçma bir ağlama nedeni görmedim."

"Ama... Ama bu adam bu hâle düşmemeliydi ya. Hem seksi hem gariban."

"Her yeri kıl. Neyi seksi lan bunun?" dedi sinirle televizyonu gösterirken. "Seksi işte." dedim burnumu çekerken. Gerçekten dehşete düşmüştü.

2014 yapımı, Fransız bir filmdi. Disney yapımı olanı sevmediğim için inatla bunu açardım evde de. Gayet güzeldi. Adamı da burada daha yakışıklı yapmışlardı zaten.

"Adam çirkin. Adı da Çirkin. Tek mevzusu da çirkin olması zaten."

Omuz silktim inatla. Enerjim de düşmüştü. Filmin sonuna kadar böyle devam ettim ben. O uyku ve uyanıklık arasında gitti, geldi.

İyice gerindim bulunduğum yerde. Günün yarısı yollarda geçtiğinden yetişememiştik zamana. Üstelik uykum da vardı.

"Ali." dediğimde boğazını temizleyerek bana çevirdi televizyon yüzünden bayıklaşmış gözlerini. Dizi, film izlerken uyumamak için can çekişiyordu.

"Hı?" dedi yerinden doğrulurken. "Uyumayalım mı?" diye sorduğumda ayağa kalktı, koltuğun üstündeki hırkasını aldı. "Nereye?" diye sorduğumda cevabı netti. "Evine."

"Niye burada uyumuyorum?"

"Nerede?"

"Burda." dedim yatak odasını gösterirken. Bir odada, bir bende gitti geldi gözleri. "Yatakta olmaz. Koltuğa sereriz ama." diyip ayağa kalktı.

"Gelsene." diyene kadar oturuyordum yerimde. Sonunda kalkıp gittiği yatak odasına girdim. Eski ahşap dolabı açmış, beni bekliyordu. "Buradaki yorgan ve yastık temiz." dedi ben yanına giderken. Garip bir şekilde almamı bekledi. Mecbur göğsüme doğru yaslayıp aldım yorganı. Tabii ki kendim taşıyabilirim ama yine de garipti işte.

Koltuğa yorganı serip içine girdiğimde etraf nasıl ısıtılıyor hiç bilmesemde gerçekten sıcaktı.

Hâlâ beni izlediği dikkatimi çektiğinde sordum hemen "Ne oldu?" diye. "Ben odamdayım. Bir şey olursa seslen." dedi.

Güvensiz alarmı...

Güvensiz alarmı...

Güvensiz alarmı...

"Odana dalmam sen uyurken merak etme."

Kısa bir an emin olmayarak baktı, sonra gözleri kısıldı. El mecbur gülümsedi. "Çekmecede eldiven var, temiz. Bir şeye dokunacaksan, gece uyanırsan kullanmaktan çekinme." dedi. Son kez onayladığımda gitmişti.

Kendimi kanepeye bırakıp gözlerimi kapattım. Oldukça yorgundum.

∆∆∆

Sabah erken saatlerde uyanıp mutfağa girmiştim. Açıkçası hamarat bir insandım ve sofra gayet güzel gözüküyordu. Belki kahvaltı için öyle büyük bir yetenek gerekmiyordu ama küçük krepler yapmış, geniş tabağı masanın ortasına koymuştum.

Kod Adı: LEHEPOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz