20-

325 32 9
                                    


Bölümü yazmışım iki saattir başlık düşünüyorum bulamadım şu an. Siz okuduktan sonra önerirsiniz

Hadi bb

Birbirimizin yüzüne bile bakmıyorduk. Neden biliyor musunuz? Tribimden falan değil. Adam yine ortadan kayboldu.

Batı'nın yatağında, üstüm değiştirilmiş bir hâlde buldum kendimi. Aralıksız tam bir gün uyumuşum. Batı öyle dedi. Uyandığımda ne ne Batı vardı, ne de Akif. Yalnızca Sahra her zamanki gibi tepefonuna gömülmüş, Batı da hastahane ev arası gidip gelmekten sersemleşmişti.

Yatağımın üstünde gümüş bir kolye vardı. Yanına da not düşmüştü.

Affetmeyecek bile olsan hediyemi kabul et.

Altında kimden olduğuna dair bir yazı veya isim yoktu ancak böyle kötü bir yazı ancak Ali'den olabilirdi. Bana nar verdiğinde üstünde olan yazıyla birebir aynıydı.

İçeri girdiğimde koltuğa yayılmış, eşek gibi sakız çiğniyordu kızıl kız. İngilizce bilmediğini unutup "Lehep nerede?" diye sordum.

Boyalı saçlarını geriye atıp Türkçe "Gitti." dedi. "O..." İternetten çeviri açıp sesi açtı. "Lehep gelecek. İşi çıktığı için gitti."

İş. Tek umrunda olan şey, iş. "Gelmesin." dedim kendimi koltuğa atarken. Dediğimi yazıp kaşlarını çattı.

"Neden?"

Bayağı bozuktu Türkçesi ama öğrenme çabası vardı demek ki. "İstemiyorum. Söyle ona da, gelme de. Sende o istedi diye nöbetimi tutma burada. Kalmak istiyorsan kal."

Başını iki yana salladı, ardından tekrar çeviri açtı. "Akif'in numarasını aldım. Onu mutlaka aramanı söyledi. Sana mesaj attım."

Ciddi miydi Akif iş konusunda? Ben dalga geçiyor diye düşünmüştüm. Üstelik telefonum neredeydi?

Odaya girdim, aramama gerek kalmadan gördüm kolyenin yanında, komodinin üstünde. Elime alıp Sahra'nın mesaj attığı numaraya tıkladım. Otomatik olarak çaldığında kulağıma götürüp yatağa oturdum.

"Alo?"

Neşeli çıkan sesini duyduğumda gülmeden edemedim. "Benim, Mahfer. Numaranı Sahra'dan aldım."

Birkaç kağıt sesinin ardından tekrar duydum sesini. "Uyuyan güzel sonunda uyanmış. Sahra Hanım'ı darlıyordum bende neden hâlâ yazmadı, ısrar et diye."

"Numaramı alabilirdin."

"Teklif ettim ama sevgilinin hoşuna gitmedi bu fikir." dedi. Ali'yle mi konuşmuştu ben uyurken? "Ona da hak verdim açıkçası. Israr etmedim."

"Sağ ol." diyip kolyeye uzandım. Gümüş zincirin içine yüzük geçirilmişti. Kalın, kaba bir yüzüktü ama üstündeki yeşil taş o kadar güzeldi ki takılmaya değerdi. Erkek yüzüğü olduğundan belki de böyle vermek istemişti Ali. "Sen ciddi miydin çizimler konusunda?"

"Sen iş aradığın konusunda ciddi değil miydin?" diyerek soruma soruyla karşılık verdiğinde tekrar güldüm. Onun da sırıttığını biliyordum.

"Bilmiyorum. Sanırım hâlâ arıyorum."

"Sanırım buldun. Dediğim gibi, çizimlerini at. Çocuk kitabına çizeceksin. Keskin hatlar ve detaylara gerek yok. Yayınevinde olmazsa çizimlerini bir arkadaşıma atarım, oyun karakterleri için. Her türlü seni bizden yapmayı kafaya taktım."

"Atarım." dedim ne diyeceğimi bilemeyerek. "Teşekkür ederim."

"Bu bir iş görüşmesiydi, iyilik değil. Saf bir şeye benzediğini not aldım, maaşını düşük vereceğim."

Kod Adı: LEHEPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin