19- Akif

311 36 17
                                    

Yrm yp. Tşk.

∆∆∆

Tek bir kulun olmadığı dağ evine vardığında, ne olur ne olmaz diye elinde silahı hazırdı. Bir çırpıda arabadan inmekti niyeti ama tuttu bileğinden Sahra. "Sakinleş, plan yapalım. Hemen atlama içeri."

Dik dik baktı Sahra'ya. Ali söz dinledi, Lehep değil.

Kolunu kendine çekip indi arabadan. Kadının da indiğini gördüğünde "Hazır bekle." diye emir verdi.

İçeride kim var, kim yok bilmiyorlardı bile. Yine de şoför koltuğuna geçti Sahra Lehep'in gidişini izlerken.

Sinirini atması gerekiyordu. Patlamaya hazır, fokurdayan bir volkandı ancak tüm bahçeyi geçip eve girene kadar canını alacak hiç insan görmemişti. Villanın içi de boştu. Odaları dolaştı tek tek. Belki de tuzaktı?

Umrunda değildi. Birinin tam şu an kendisinin kafasına sıkması çok iyi olurdu çünkü migreni had safhadaydı.

Bir odanın kapısını da tekmeyle açtı. Arkasındaki duvara vurduğu için kapıdan gelen ses tüm evde yankılandı ama duymadı bile. Yerde kırık bir sandalye, kesilmiş ipler ve iplerin üstünde not vardı.

Derin nefes aldı. Sakinleş, sakinleş, sakinleş...

Mahfer'inden sürekli duyduğu telkinlerle gidip aldı küçük not kağıdını.

"Mahfer Hanım kaçtı, kendisini rahatsız etmemek için takip etmedik lakin bir dahaki en ufak zararımda tekrar konuğumuz olacak. Hanımefendiyi sağ salim bulmanız dileğiyle.

-sevgilerimle, Tarık Asilzade

Bir küfür savurdu boşluğa. Elleri hafif uzayan saçlarına gitti, köklerinden koparmak ister gibi çekiştirdi. Sertçe vurdu ayağını yere. Öldürecekti. O Tarık denilen saraylı evladının başını ezecek, boynundan koparacaktı. Ölüsünü bile yakıp yok edecekti.

Şimdilik daha önemli işler vardı. Neredeydi lan bu kadın?

Silahını beline sıkıştırıp çıktı dışarı koşarak. Sahra'nın yanına oturdu hemen. "Tüm ormanı arat. Bakılmayan taşın altı bile olmasın."

Kafasını sallayıp telefonunu çıkardı cebinden Sahra. Ali tek tabancaydı, Sahra ise genellikle Ali'yle muhattap olmasını gerektirecekler dışında olan her işte on beş ila yirmi yaş arasındaki küçük arkadaşlarını katardı. Her ülkede, ıssız sokaklarda kimsesiz çocuklar çoktu. Hepsinin de canlarını vermeye hazır oldukları Sahra ablası vardı.

En yakın olan grubu arayıp durumu anlattı, Mahfer'in fotoğrafını ve konumu mesaj olarak attı.

"Biz nereye gidiyoruz?"

"Turla." Sırtını koltuğa yasladı, kapattı gözlerini. Büyük ormanda koşan bri adet Mahfer düşündü. Onun Mahfer'ini, gün ışığını.

Ay ışığı demekti Mahfer ancak Ali'nin karanlığına öyle bir ışık olmuştu ki, gecesini ay değil ancak bir güneş bu denli aydınlatırdı.

Bir sigara yaktı gözlerini açmadan. Mahfer'in parfüm ve şampuandan uzak kokusunu getirdi burnuna.

"Ormanda değil, yolda."

"Duyamadım?" diyerek teyit etmek istedi Sahra. Ali'nin ise sesi kararlıydı. "Mahfer ormanda değildir. Yoldadır. Uzaklaşmadı, kaçmak yerine yola yakın bir yere saklanıyordur."

Kod Adı: LEHEPWhere stories live. Discover now