12- Şakayık

537 55 9
                                    

#Suç , #Suçlu ve #Serikatil 'de birinciyiz. Teşekkürler, teşekkürler.

∆∆∆

Siyah eteğim ve üstündeki bol, beyaz swetim ile iyi gözüküyordum. Ali'yle birlikte seçmiştik ama olaydan çok bağımsız duruyordum. Kendisi siyahlar içinde, gece karanlığında kaybolacak cinstendi. Maskesi başının üstünde bere gibi durduğundan yüzü görünüyordu ama siyah camlı arabamız sayesinde güvendeydi. "Benim neden maskem yok?" diye sızlandım sonunda. Haksızlıktı.

"Çünkü senin yüzünü zaten gördüler." dediğinde hak verdim. Daha fazla bir şey diyemezdim bu konuda.

"O timi mi göreceğiz?" dedim gözlerimi kısıp ileriyi izlerken. "Evet, ben gelene kadar arabada bekle. Birini alıp geleceğim." dedi. Kaşlarım yine çatılmıştı.

"Ben niye bekliyorum burada?"

"Çünkü neden olmasın?"

Önümüzde siyah jip durduğunda elim hemen kapı koluna gitti. "Kızım şimdi dedim bekle diye ya." diyerek tuttu kolumu. Omuz silktim hemen. "Gelmek istiyorum. Ortaktık hani." Kısa bir an yokladı yüzümü. Gelip gelmemem konusunda kararsızdı ama saçma hevesimi doğal karşılayıp bıraktı elimi. Önce o indi, ardından ben. Önümde duruyordu her şeye rağmen.

Kar maskesini elinde tutan adam kollarını göğsünde birbirine dolamış, bizi izliyordu. Ali'nin yanında beni görmeyi beklemediği açıktı.

Yanındaki sarışın adam elleri arkasından bağlı, yüzünde çuval olan adamı önümüze attığında tek hamlede ensesinden tutmuştu Ali.

"Kayıt?" diye sordu bizimki. Birbirlerinden nefret ettiklerini söylemeye gerek yoktu. Göz ucuyla jipin içine bakmaya çalıştım. Geçenki Zehra denilen kadın varsa şanslıydık. Sorunsuz biter gibiydi bu gün.

"Senin işin kayıt değil."

"Önüme geleni öldürecek kadar cani mi sanıyorsun beni binbaşı?"

Açıkça bir kinaye vardı ama üstüne düşmedim. Gri dedikleri Binbaşının eli beline gittiğinde Ali hiç oralı olmadı. Silahını görüyordum. Sabır çekiyordu adam. Sinir problemleri olabilirdi ama benim Ali'm dünyanın en soğuk kanlı insanıydı. Sesi sakindi. "Kaydı alayım." dedi tekrar.

Boğazını temizledi binbaşı. "Yarrağımın başını alırsın demek vardı da, neyse... Eline ulaşır gün içinde."

Daha fazlasına gerek olmayacak ki Ali ensesinden tuttuğu, perti çıkmış adamla birlikte ilerledi arabamıza. Bende ön koltuğa geri gidiyordum ki "Bekle." dediğinde döndüm tekrar ona. Bir gözü bulanık olduğundan yüzüne çok bakmak istemiyordum. Zaten yara doluydu kaşından göz altına kadar olan yerde. Korkutucuydu.

Benim Ali'min tüm yüzü yaraydı ama farklıydı işte. Muradıma yakışıyordu.

Arabanın arka kapısını açıp içinden bir demet çiçek çıkardı gri gözlü adam. Kaşlarım anlamadığımdan kalkmıştı. Yanıma gelip çiçeği uzattığında hâlâ şaşkındım. "Bebek için... Üzgünüm."

Uzandım çiçeğe hemen. Suçlayamıyordum onu da. Ali gözünde bir teröristti. Adam görevini yapıyordu. İçimde burukluk vardı yalnızca. "Zaten yollamıştın çiçek."

"O bebeğe baş sağlığı çiçeğiydi. Bu sana geçmiş olsun çiçeği."

Az önce sakin dediğim adam Ali değilmiş gibi birden yanımızda bitti. Elimdeki çiçeği kaptığı gibi gri gözlü adamın göğsüne itmişti. "Gerek yok, kalmadık senin çiçeğine."

Az buçuk insana benzeyen adam da Ali gibi sinirlenmişti. Tekrar uzattı çiçeği bana. "Al." diye bir emir verdi.

"Sevgilime çiçek vermek sana mı kaldı lan? Gerek yok dedik."

Kod Adı: LEHEPWhere stories live. Discover now