16- Kıskançlık

517 44 38
                                    

Boş ver ayrı yaziliyormuş dehşete düştüm. Eğer sizde bilmiyorduysaniz özürlü mk demeyin diye başa yazayım dedim.

Bilmiyorduysaniz... Aslında çok doğru bir kelime gibi ama kulağıma da garip geldi sesli söyleyince

Emaaan boş verin yıldıza basın ve yorum yapın

∆∆∆

Koltukta pineklemek artık midemi bulandırdığından kalktım bıkkınlıkla. Mutfağa gidip su doldurdum kazan gibi büyük cam bardağa. Yavaş yavaş içtim vakit geçsin diye ama salona girdiğimde sonuç yine değişmemişti. Ali Bey yan bile dönmeden hareketsiz yatıyordu.

Hareketsiz mi?

Parmakları gayet hızlıydı. İndirdiği araba oyununda ustalıkla ilerliyordu. Ofladım seslice sonuç değişsin diye ama hâlâ aynıydı.

"Ali." diye seslendim en sonunda dayanamayarak. Sadece gözlerini kaldırıp bana bakmış, ardından tekrar dönmüştü ekrana "Hm?" diyerek.

"Sıkılmadın mı sürekli evde?" Soruma cevap alamadığımda kaşlarım çatıldı. İyice içine girmişti o telefonun.

Yanına gidip bacaklarının üstüne oturduğumda yüzünde bir gülümseme vardı artık. "Sıkıldım." dedim olabildiği kadar cilveyle. Az önce duymayan adam birden kulak kesildi, online olduğu için durduramayacağını söyleyen o değilmiş gibi kenarındaki tuşla kapattı telefonu. Koltuğun bir ucuna attı gelişi güzel. Doğrulup iki elini belime sardı.

"Ne yapsak ki?"

Omuz silktim bol, koyu gri tişörtünün karpuz yakasını düzeltirken. "Hiçbir şey yapamayız. Oyununu bölemeyiz."

"Boş ver oyunu. Can sıkıntını geçirelim." dedi benimki gibi cilveli bir sesle. Kanı kaynıyordu pezevengin. Anında yüzümdeki salak sırıtmayı topladım.

"Alışverişe çıkalım." dedim yoğun bir ciddiyetle. Benimkinin aksine onun yüzündeki imalı gülümseme yavaşça soldu. Sonra sırtını attı koltuğa, uzandı telefonuna.

"Hastayım ben."

"Hep o telefondan." dediğimde kısa bir an şoka girdi. Bir telefonuna baktı, bir bana. "Dört kurşun yedim farkında mısın?"

"O da hep telefondan." dedim üstüne uzanırken. Kollarımı göğsü hizasında çekmiştim kendime. Burun burunaydık. "Üstelik az önce sen dedin can sıkıntını geçirelim diye."

"Alışverişi kast etmemiştim Mahfer."

Bir yandan "Yeni eve geçmeyecek miyiz? Yeni şeyler alırız. Hem yine hatırlatırım, bir ara da evimizin dekorasyonunu sen yaparsın demiştin." derken bir yandan çenesinin hemen altına parmaklarımı sürtüyordum. Yüzünün çoğu yanık gibi kabuk kabuk olsa da bazı yerler normaldi. Faslı genleri de sağ olsun, sakalları sadece o bölgeye de olsa çıkıyordu. Daha önce belli ki sürekli aldığından fark etmemiştim. İki günlük hasta yatağında olmak sert çıkan, siyah küçük sakal birikintileri demekti.

"Alırız da inter-" dediğinde daha fazlasına izin vermedim. "İnternet falan yok. Bunaldım diyorum bahçeye çıkıyoruz ya, yeter. Yemek yeriz ya da kahve içeriz güzel bir yerde de. Olmaz mı? Geçen AVM'de çok eğlenmiştik."

Aklıma gelen o günle önce gülümsedim, ardından hatırladıklarımla gülüşüm yüzümde dondu. Aynı duygu değişimi onda da oldu. Bel boşluğumda gezdi parmakları içerideki boşluğu hissetmek ister gibi.

Bu konuyu açıp onu üzmenin doğru olmadığını düşündüm o an. Her türlü acım, onda kat kat fazlasıyla hissediliyordu. Bu yüzden hızlıca doğruldum. "Hadi, hadi. Kalk bakalım asosyal, oyun bağımlısı, koca bebek."

Kod Adı: LEHEPWhere stories live. Discover now