10- "Seni Seviyorum"

797 106 13
                                    

Bölümde ilk üçgene kadar olan yer şiddet, korku ve kan içermektedir. Hassas kişilerin okumaması çokça rica edilir.

Yorum sıklığı bölümler arasındaki süreyi azaltır efenim. Öpüldünüz.

☀️

Kameranın ardına geçtiğimde, soluk lenslerine rağmen heyecanı gözlerinden okunuyordu. Son bir kez kontrol etti telefonunun ekranından üst üste giydiği maskelerini. Emin olduktan sonra bana döndü. "Hazırım." dedi sevimlice. Çoğu zaman olgun bir adam gibiydi. Asla inanamazdınız benden küçük olduğuna ama şu an beş yaşında gibi çıkıyordu sesi.

Kamerayı dediği gibi ayarladığımda, baş parmağımı kaldırarak işaret verdim hazır olduğuma dair. Daha da kısıldı gözleri. Diğer girişlerinden farklı olarak "Günaydın ve iyi geceler izleyiciler." diye şakıdı. Anlayabileyim diye Farsça değil, İngilizce konuşuyordu. "Karşısınızda; Caibong Zhao!"

Elleri ile gösterdiği yerde korkmuş, iri bir adam vardı. Yalvararak bakıyordu ekrana ve bize. Ağzı açık olsa çığlık çığlığa bağırır, bacakları açık olsa kalçasına vurarak koşardı. Elinden hiçbir şey gelmiyordu.

"Aslında bu kaydı sizin çektiğim günden bir gün önce izlemeniz gerekiyordu ama ay ışığımın yanında olmak gibi önemli meselelerim vardı. Bu yüzden erteledik diyelim."

Benim o ay ışığı. Mahfer. Ali'nin ay ışığı, Mahfer'i.

Dudaklarımı birbirine bastırarak devam ettim dinlemeye. Kameradan izliyordum hemen karşımda olduğu hâlde.

"Bugün Caibong'u kendi dinine göre yargılacağız." dedi başını kameradan adama çevirirken. "Bana günahlarını anlat çekik, bu ölümünü hızlandıracak."

Adamın ağzını açtığında aynı saniyelerde bir su sesi duyduk. Bağlı olduğu sandalyeden aktı bu su. Bacaklarının arasından paçalarına, oradan da yere aktığında yüzünü buruşturdu Ali. "Siz Çinliler gerçekten iğrençsiniz... Cesedinle temizleyeceğim burayı. Her neyse. Anlat."

Belli ki biliyordu Lehep'i. Bir umut bana döndü. Anlamadığım bir dilde, Çince konuştu ama ben sadece bakıyordum. Lehep tekrar döndü kameraya.

"Bay Çin Çan Çon'umuz aslında çekingendir. Yine de bugün oldukça cesur. Sistematik tecavüz emri verdiği, bu gruplara katıldığı ve kameramanımızın hemcinslerine dokunduğu hâlde ona yalvarabiliyor."

Benim kanım sadece bunu duyduğum hâlde çekilirken bunu yaşayan milyonlarca kadın olması büyük bir dramdı. Eline aldığı bıçağı Çinli adamın ağzına soktu Ali. Hiç düşünmeden eğdi ucunu. Ağzının içi oldukça parçalanmış olacak ki oluk oluk kan akıyordu.

Çıkardı bıçağı kameralara tekrar dönerek. Adam çığlık atarken ağlıyordu. "Şimdi ay ışığımızdan gözlerini kapatmasını istiyoruz." dediğinde emin olamayarak baktım yüzüne. Adamın bu hâlinden asla rahatsız olmuyordum ama baktım beni bekliyor, kapattım gözlerimi. "Hatta dışarı da alabiliriz. Buraya getirmenin pişmanlığını yaşıyorum."

Başımı iki yana salladım. Gerçekten kalmak istiyordum ama ısrar ettiğinde yukarıya, odunluğa çıktım. Yine de dayadım kulağımı yere. Çok kısıktı ses.

"Erkek erkeğe kaldığımıza göre, 'Karanlık Oda' hakkında herhangi bir şey anlatmak ister misiniz Bay Çekik?"

Sadece yalvarma olduğunu tahmin ettiğim cümleler duyduğumda, Ali onun yerine konuştu. "Kamplarda dört farklı elektrikli saldırı oluyormuş diye duydum. Buradan ilerleyelim. Bugün dersimiz sopayla anal tecavüz."

Elim ağzımda hızlıca başımı yerden çektiğimde, adamın çığlığından yer sallanacak sanmıştım. Tüm odunluğu doldurdu kalın ses. Hızlıca çıktım tahta yapıdan, küçük bahçeyi geçip salona girdim. Yirmi dakikanın sonunda Ali gelmişti.

Kod Adı: LEHEPWhere stories live. Discover now