1.Bölüm

125 87 56
                                    

"Bahar gelmişti çiçekler açmıştı ama mutsuzdum. Çünkü ben bir kelebektim."

Her şeyin karışık olduğu bu dünyada var olmak zaman isterdi. Çünkü varlık göstergesi zamanla kavranabilen bir durumdu. İşte tam da biz kelebeklerin ihtiyacı olan şeydi zaman.Çok büyük bir yarış düzenlense ve ödül olarak zaman verilse biz kelebekler seve seve mücadele verirdik. Dedim ya zaman yoktu. Ve böyle bir yarışma da yoktu. Bizde  insanlar gibi aile kavramı yoktur. Annem ve babam ben var olduğuma göre onlar çoktan ölmüşlerdir. Bizim için bu kadar basit bir durum bu. Aslında benim de saatlerim kaldı. Ölüceğim. Ama ben hiçbir şey yapamıyorum. Yani neyi yapmaya heveslensem değmezmiş gibi geliyor. Bununla mı harcıyacağım zamanımı diyorum. Öysa bir an önce bir şeyler yapmalıyım. Muhteşem görünen kanatlarıma baktım. Aslında uçmak iyi gelebilirdi. Düşüncemi gerçekleştirmek için kanatlarımı oynattım. Bu gerçekten güzeldi. Uçmak ama bu kadardı işte. Sonsuz olmaması yetmiyormuş gibi sadece 1 gündü bize yaşamak için verilen zaman. Ama anlayamıyordum.Ya da kabul etmek istemiyordum. Önümden hızla uçan bir kelebek gurubu gördüm. Bir şeyler yiyip, uçuşuyorlardı. Hallerinden gayet memnunlardı. Bende bir sorun vardı galiba. Ben neden onlar gibi değildim. Beyaz kanatlı bir kelebek bana doğru bakıp konuştu,
"Hey hadi bize katıl bu yiyecekler çok güzel."
İnanamıyordum gerçekten. Zamanımız yokken bir de beni bir şeyler yemem için ikna etmeye çalışıyordu. Artık dayanamayıp hızla oradan uzaklaştım. Bu kelebekler çıldırmış olmalılar. Sadece bir günüm vardı ve benim yapacak hiçbir şeyim yoktu. Birden rüzgarın etkisiyle açık olan bir evin camından içeriye düştüm. Tam uçup camdan tekrar dışarı çıkmak için hareket ettiğimde yaşlı bir kadın camı kapattı. Ben ise yaşlı kadına görünmeden hızla yatağın üstünde duran oyuncak ayının arkasına geçtim. Kadın kapıyı açıp odadan çıktı. Birde camı kapattığı yetmiyormuş gibi üzerime kapıyıda kapatmıştı. İşte şimdi her şey bitmişti benim için. Burda bir günlük ömrümü  geçirip ölücektim.Keşke dışarıda olsaydım en azından gezer bir şeyler yerdim. Benim suçumdu bu durum.Kabul etmeliydim sadece bir günüm vardı. Eğlenip gezmek yerine ben daha fazlasını istemiştim ve en sonuç olarak da elimdekini de kaybetmiştim. Duvardaki saate baktım. Saat sabahın onuydu. Ben tam üç dört saattir boş boş dolanıyordum. Zamanımı kendi kendime tüketmiştim. Ama pes edemezdim. Bu odadan çıkmalıydım. Enazından dışarıda güzel zaman geçirebilirdim. Bir ses duyduğumda hızla etrafıma baktım. Odada benden başka biri vardı. Ama bu kocaman ayıcık kim olduğunu görmemi engelliyordu.Oyuncak ayı sallanınca korkmaya başlamıştım. Her kimse oyuncak ayıyı kaldırıyordu. Oyuncak ayı hızla kalkınca karşımdaki bitkin kızla göz göze geldik. Uzun sarı saçlı bu kız çok solgun ve zayıftı. Tam uçmaya hazırlandığım esnada kızın gözlerinden bir damla yaş döküldü. Ağlıyordu. Bu durum beni çok üzmüştü.Neyi vardı acaba. Belki de o da benim gibi yarın ölücekti. Kız parmağını kanatlarıma doğru getirdi. Ben ise hareket etmedim. Kanatlarıma dokunan kız şaşırmış gibiydi.Aslında şaşırmakta haklıydı. Biz kelebekler insanlardan korkarız. Ben ilk kez korkmamıştım. Kız bana doğru bağırdı,
"Sen ölü bir kelebeksin."
Kaçmadığım için beni ölü sanmıştı. Gerçi ben onun yerinde olsam ben de kendimi ölmüş zannederdim. Hiç kıpırdamamıştım. Ve hala da kıpırdamıyordum. Kız arkasına dönüp benden uzaklaştı. Belkide şuan bir yere saklanmalıydım. Ama ben kızın yürüdüğü yöne doğru hızla uçtum. Kızın önüne gelip burnuna kondum. Kız affalladığında tüm gücümle hiç yapmamam gereken bir şey yaptım. Sitemkar bir ses tonuyla bağırarak konuştum,
"Daha ölmek için zamanım var."

Kelebek Sırrı Where stories live. Discover now