2.Bölüm

99 69 33
                                    

"Daha ölmek için zamanım var."

Sonu görünmeyen bir kavşaktaydım, afallamış ve fazlaca yorgun düşmüş gibiydim. Kendi kendime sonumu uzatıyor ama sonumu getiremiyordum.Sanırım defalarca bilinmezlik içinde kalmaktansa ölmek ya da hiç var olmamak en iyisiydi.
...
Kız neye uğradığını şaşırmıştı. Haklıydı daha önce hangi kelebeğin konuştuğunu duymuş olabilirdi ki?
"Tamam sen bir hayalsin. Ve ben de hastayım. Bu yüzden korkmama gerek yok."
Kız bu cümleleri kurduktan sonra benden uzaklaştı. Beni bir hayal olarak görmüştü. Bu durum sanırım benim işime gelirdi.Görünmezdim. Yani tam olarak öyle olmasada buna yakın bir şey işte. Tekrar kıza baktım. Kağıda bir şeyler çiziyordu. Çizerkende arada bana bakıyor gibiydi. Ne çizdiğini merak ettiğim için kızın masasına doğru uçtum. Konduğumda kız konuştu,
"Bak seni çizdim.Benim en büyük hobim bu odada yıllardır gördüğüm hayali varlıkları çizmek. Bu bazen korkuç olabiliyor. Ama yinede güzel."
Bir şey söylememi bekliyor gibiydi. Aslında benimde konuşasım vardı. Sakin bir ses tonuyla ona cevap verdim.
"Peki bu hayali varlıklardan hiç dostun olan biri var mı?"
Sorduğum soruya ben bile anlam verememiştim. Kız ise duygulanmış gibiydi. Bu soru onun canını sıkmış, eskilere götürmüştü. Kim bilir nasıl canı yanmıştı da böyle olmuştu.
"Aslında hiç dostum olmadı."
Gözyaşlarını silip resmine devam etti.Kanatlarımı büyük bir özenle çiziyor her ayrıntısına dikkat ediyordu. Diğer hayali varlıkları çok merak etmiştim. Ama resimler ortada yoktu. Saklamış olmalıydı. Kapı sesini duyunca hemen dolapta duran kutunun arkasına saklandım.
...
"Bugün nasılsın Hinzla?"
Ses bir kadına aitti.Kızın ismi Hinzlaydı. Bu isim nedense tanıdık gelmişti. Gerçi nasıl tanıdık gelebilirdi ki?Ben bir kelebektim. Dünyaya sadece bir kere gelen bir kelebek.
Konuşmaları dinlemeye devam ettim.
"İyiyim ben doktor.Yeni hayali dostumla tanıştım.Adı Aggef."

"Demek adı Aggef. Buna hiç şaşırmadım."

Kapı açılıp tekrar kapandı. Ve doktor gitmişti. Ama ben kendime gelemiyordum. Bu kız bana Aggef demişti. Benim adımı nasıl bilmişti. Duyduğum sesle irkildim.
"Adını sen söyledin bana hatırlamıyor musun Aggef?"
Ne saçmalıyordu bu kız ben ona adımı falan söylememiştim. Zaten başından beri her şey saçma. Bu kızla nasıl konuşmuştum ben. Ya da o beni nasıl anlamıştı. İnsanlar kelebeklerle konuşamaz onları duyamazlardı. Ama Hinzla diğer insanlar gibi değildi. Ya da ben diğer kelebekler gibi değildim.Bu durum beni çok korkutmuştu bu oyuna  bir son vermeliydim.
"Kes artık şu saçmalığı ben hayali falan değilim. Ben gerçek bir kelebeğim. Basit bir kelebek. Zaten yarın ölüp gidicem." içim rahatlamıştı. Ama Hinzla pek iyi görünmüyordu.
Söylediklerimden sonra Hinzla çizim yapmayı bırakıp cama doğru yürüdü. Camı açtı ve bana çıkmam için kaş göz yaptı. Gitmeliydim. Zaten burdan çıkmak istiyordum bundan daha büyük bir fırsat olamazdı. Hızla cama doğru uçtum. Tam dışarı çıkacakken bir ses duydum.
"Yapma Aggef zamanın tükeniyor."
Duyduğum sese aldırmadan tüm gücümle uçtum.Sanki bu sesi dinler ve o odadan çıkmazsam kötü şeyler olacak gibiydi. Gökyüzüne ulaştığımda tam her şey bitti derken tanıdık bir  karanlık beni içine hapsetti.Adeta nefesimi yitirmiş gibi soluk soluğa kalmıştım. Ve gözlerim yavaş yavaş kapanırken az önce duyduğum sesi yine duydum. Bu kez daha sitemkardı. Ve aşağılayıcıydı.
"Yine başaramadın. Sen tam bir korkaksın Aggef.Asla başaranmıycaksın. Şansın azalıyor ve sonun diğerleri gibi olucak. Korkarım ki ölüceksin. Saat tam 12.00 güneş tam tepede ve ne yazık ki yavaş yavaş batacak. Senin sonun işte bu kadar yakın.Uç hadi kelebek zaman yok. "

Kelebek Sırrı Where stories live. Discover now