12.Bölüm

46 20 16
                                    

"Merhamet Cesur olmanın anahtarıdır."

Boş bulundum yine iç sesim konuşurken 'yapma bu sen değilsin' derken iç sesim, ben ise yaptım olmaz şeyleri. Oysa o ses benim dönüm noktamdı.

Hırslarımı egelarımı kavga ve dövüşlerimi bir kenara bırakmam gerekti.

Rüzgar tüm kuvvetiyle yaprakları sallıyor ve kulağa bir melodi veriyordu. Yapraklar aslında bu ses için acı çekiyorlardı ama sonunda çıkan ses onlara acıyı unutturuyordu.

Bütün karıncalar sabırsızlıkla ben ve yaşlı dede karıncayı izliyordu. Oyun başlama emri verildiğinde, kafama aldığım sert darbeyle karanlığa hapsoldum.
Artık bir bilinmezliğe doğru ilk adımımı atmıştım ve sonucu ne olursa olsun doğru olanı yapmam gerekti.

...
Merhamet işte anahtar kelime, ya varsındır ya da yoksundur. Ya merhametlisindir ya da korkak. Ya cesursundur ya da merhametsiz.

Gözümü açtığımda bir ormandaydım. Etraf çok sessizdi sadece bazı hışırtı sesleri vardı. Güneş tepede yakıyor ve bana zamansızlık kavramını ezberlemek için savaşıyordu.
Biraz uçtuktan sonra bir şey farkettim yerde yatan biri vardı bu kişi yaşlı dede karıncaydı. Ne yapıyordu orda, hemen yanına vardığımda hareket ettiğini gördüm bu beni biraz olsun rahatlatmişti.
" İyi misin?"
Karınca beni gördüğüne epey sevinmişti.
"iyi değilim bu ormanda benden ve senden başka yiyecek yok. Ve bu orman kuşların ormanı."

İşte bu hiç iyi bir haber değildi. Burda yem olucaktık kuşlara. Ben en son karınacalardan kurtulmaya çalışırken şimdi bir karınca ile kuşlardan kurtulmayı umuyordum.

Evren acımasızdı. Sana kötülük yaptırmak için her yolu denerdi. Seni yarım bırakır ve tamamlaman için seni durmadan zorlardı. Ama tamamlanmak başkasını yarım bırakmakla mümkün olamazdı.

Kuşların ormanında tek yiyecek ben ve yaşlı dede karıncaydı. Kuşların bizi farketmesiyle karınca ile ordan kaçmamız aynı anda gerçekleşmişti. Fakat karınca dede çok yavaş olduğu için kuşlar onu bir ağacın dibinde kıstırdılar.

Kulağıma gelen sesle olduğum yerde dikildim. Bu sesi daha önce de duymuş gibiydim.
"Hadi Aggef kaç burdan bırak yesinler karıncayı."
Ses sanki içimden geliyordu. Kaç diyordu.
Kara bir bulutun içine hapsolduğumda Hinzla'ya kuvuşmayı diledim.

~~~

Bazı anlar vardır bizi biz yapan anlar. Seçimler ve kararlar. Peki sen seçim ve karar verirken kimi dinlersin?

Gözümü açtığımda Hinzla'nın odasındaydım. Sanırım sarılmak için kollarım olsa Hinzla'ya sımsıkı sarılırdım.
Hinzla bana bakıp sonra gülümsedi. Çiçeğine su verdiğinde baya şaşırmıştım. Bu çiçek ölüyordu suya ihtiyacı yoktu bence.
"Hinzla çiçeğe neden su veriyorsun O ölüyor."
Hinzla çiçeğe su verme işini bitirince bana uzun uzun baktı. Bir şeylerden emin olmaya çalışıyor gibiydi.
"Aggef bu çiçek henüz ölmedi. Ona su vermeyi bırakamam."

Hinzla haklıydı ona su vermeyi bırkamazdı. Hem bu çiçek çok cesur bir çiçekti. Yaprağında bir karıncayı saklıyordu. Örümceğe kafa tutuyordu.
Yaprak merhametliydi. Bu yüzden cesurdu.

Hinzla ayağa kalkıp cam kenarında duran koltuğa oturdu. Bu koltuğa tedirgin olduğunda otururdu.
"Hinzla karıncayı neden sen kurtarmıyorsun? Hem böylelikle çiçeğin ölmez."

Hinzla bana dönüp baktıktan sonra bir kez de çiçeğine baktı. Çiçekler insanı mutlu ediyordu bu kesin. Ama Hinzla mutsuzdu. Çünkü onun çiçeği hastaydı.

"Olmaz Aggef karıncayı ben kurtarırsam çiçeğim çok üzülür kendini işe yaramaz hisseder. Bu onun hikayesi."

Hinzla doğru söylüyordu. Bu onun hikayesiydi. O bir seçim yapmıştı ona saygı duymak zorundaydık. Bu çiçek, merhameti seçmiş ve Cesur olmuştu.

Kara bir bulutun içine hapsolduğumda artık seçim sırasının bende olduğunu biliyordum.

Bazı anlar vardır bir karar vermen gerekir. İşte o anlar sizin gerçeğinizdir. Ben bunu yapacağım dediğinizde bütün evren size zorluk çıkarır çünkü farkındadır size gücünün yetmiyeceğini. İşte o an geldi hadi bir seçim yap ama unutma seçiminde evren sana asla acımıyacak.

Seçimler karşısında tek bir kolaylık var, içindeki merhametin senin sonsuz gücün olduğunu bilmen.

Çiçek merhametliydi çünkü örümceğe karşı karıncayı korumuştu. Bu yüzden o cesurdu.

Peki ya sen Cesur olmak için ne yaptın?
Kavga, dövüş, hırs, ego...
Üzgünüm cesurluk bu değil.

Bakalım Sevgili Kelebeğimiz Aggef hırs, ego, kavga ve dövüş olmadan cesur olabilecek mi?

Kelebek Sırrı Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ