10.Bölüm

48 32 17
                                    

"Nasıl başardın çıkmazdan kurtulmayı?"

Nefes nefese kalmıştım. Uzun bir ağacın üstüne çıkıp çocukların kaybedişini izlemeye başladım. Ama mutsuz değillerdi. Çünkü beni yakalayamayacaklarını biliyorlardı. Zaten amaçları beni yakalamak da değildi. Amaçları eğlenmekti.

İnsanları yavaş yavaş anlıyordum. Ben de çocuklar gibi yorulmuştum.Ve yine çocuklar gibi eğlenmiştim.
Kara bir bulutun içine hapsolduğumda Hinzla'ya kavuşacağım umuduyla sakinliğimi korudum.

Hinzla'nın odasında gözümü açtığımda, Hinzla koltukta oturmuş bir şeyler düşünüyordu.Solgun gibiydi, sanki sakladığı bir şeyler vardı. Hemen yanına uçtum bana bakınca korkusuzca konuştum.Artık alışmıştım bir insanla konuşmaya.
"Hinzla neyin var? Üzgün gibisin."
Bu soruyu beklemiyor gibiydi. Sanki daha önce hiçkimse onu merak etmemiş gibi anlamsızca yüzüme baktı.Bu benim de canımı yakmıştı.
"Üzgün değilim Aggef, sadece endişeliyim." 
Diyememişti üzgünüm diye. Beni üzmek istemiyordu. Ama ben de onu böyle görmek istemiyordum.
"Neden Endişelisin Hinzla?"
Korkmuştum, Hinzla'nın endişeli olması bana çok garip hissettirmişti. Hinzla ayağa kalkıp bir kağıt çıkardı. Ve bir şeyler çizmeye başladı.
"Ne çiziyorsun Hinzla?"
Duyucağım şeyden çok emindim. Yine beni çizip yarım bırakacaktı.
"Seni çiziyorum Aggef. Bence güzel bir karar ne dersin?"

Hinzla beni daha önce defalarca kez çizmişti. Evet yarım kalmıştı ama çizmişti. O ise ilk kez çiziyormuş gibi davranıyordu.
Hemen saate baktım inanamıyorum saat 2

Bir saat geçmişti. Ve ben hala bu yaşadıklarıma bir anlam veremiyordum. Tam Hinzlaya bu konuyu açacakken kara bulutun beni hapsetmesi çokta şaşırtıcı değildi.

🦋🦋🦋
Küçük anlar biriktirmek gerek bir fotoğraf ya da bir çiçek yetiştirmek gerek bir iz bırakmak gerek ardımızdakilere umut olmak için.

Gözümü açtığımda bir karınca yuvasının içindeydim. İşte sonum gelmişti. Şimdi bu karınca topluluğu benim herbir parçamı kendilerine ziyafet yapacaklardı.

Bu an karıncalar için güzel bir andı. Benim için ise bugünün yani yaşamımın bitmesi demekti.
Bacakları ve vücudu büyük olan karınca bana yaklaştı, önce bu beni bir güzel parçalayacaktı galiba. Tam karınca bana yaklaştığında kara bulutun içine hapsoldum. İşte bu çok iyi olmuştu.

Gözümü açtığımda Hinzla çizim yapmaya devam ediyordu. Ondan yardım istemem gerekti. Ben durumu anlatacakkken o konuşunca sustum.
"Aggef daha önce hiç çıkmazda hissettiğin oldu mu?"
"Evet oldu Hinzla. Ya senin?"
Hinzla'nın vereceği cevap benim için çok önemliydi.
"Evet Aggef biz insanlar da çıkmazda kalırız. Ben de çok fazla çıkmazda kaldım."
Bu çok garipti birçok kez çıkmazda kalmıştı ama ona bir şey olmamıştı.

"peki Hinzla nasıl başardın, hiç zarar görmeden çıkmazlardan kurtulmayı?"
Cevap vermede tereddütte kalsada bana bakıp konuşmasını sürdürdü.
"Düşmanlarımı dost yaptım. Böylece her çıkmaza düştüğümde onlar beni o çıkmazdan zarar görmeden çıkardı."

Hinzla ayağa kalkıp yarım kalan resmi dolabındaki kutuya koydu. Hep yarım kalıyordu.
"Hinzla senin bütün düşmanların dostun mu oldu?"

"Evet Aggef bu imkansız değil."

Kara bulutun içine hapsolduğumda karıncalarla yine aynı yerde olmak beni baya korkutmuştu. Ama bu hayal ortaksa Hinzla hep yanımdaydı biliyorum.
🦋🦋🦋

Değişiyordum ya da öyle olduğunu zannediyordum. Artık anlam veremediğim hayatımın kurallarını öğrenmiştim belkide. Ya da hala çok yabancıydım bu hayata. Ne de olsa varlığım bile tam net değildi. İşte tam da sorun buydu. Varlığım belli değilken yokluğum nasıl olacaktı. Varlığı belli olmayan yokluğuna üzülür müydü?

Ben de üzülmeyi bırakmıştım. Artık tek derdim zamansızlık değildi. Var olup olmamamdı.
Belkide bu da zamanın bana oynadığı bir oyundu. Beni kandırıyordu, oyalıyordu ve zamansızlığa isyan etmemi engelliyor yok olmayı dilememi istiyordu.

Kelebek Sırrı Där berättelser lever. Upptäck nu