1.9

23.9K 1.3K 75
                                    

İlk düz yazı bölümümüz keyifli okumalar, yorumlarda buluşalım :)

~~~

Ekrandaki görüntüyle telefonun elimden yatağa fırlaması bir oldu. Ne demeye arıyordu bu şimdi? Kızmış mıydı? O kimdi de kızıyordu. Kıskanmış mıydı? Ay ne diyorsun Hale. At bunları kafandan kızım.

Yüzümdeki nem maskemi düşürmemeye gayret ederek, minik adımlarla yatağımın yanına ilerledim. Pijamalarımı giymiş, bakımlarımı yapmış, sosyal medyada fıldır fıldır gezeceğim vakit, Allah'ın dağ ayısı bütün huzurumu kaçırmıştı. Hoş ben de onunla konuşmayı istiyordum. Sesi gereksiz bir şekilde çok güzeldi. Sert vurguları, derin tonu söylediği tüm kelimeleri anlamlı kılıyor gibiydi. Yine de insan birden aranmazdı ki.

Yatağa uzanıp mesaj atacağım sırada telefonumun melodisi tekrardan odamın içini doldurdu. Hay senin inadına be adam. Mesaj da sayıp sövmek kolaydı, konuşarak nasıl yapacaktım bunu. Kaçış yoktu belli. O halde karşılaşmaya hazır gidilmeliydi.

Bir iki defa öksürerek boğazımı temizledim. Manasız 'A' sesleri çıkararak sesimi kontrol ettim. Telefon görüşmesi yapacak birinden çok sahneye şarkı söylemeye çıkacak bir tavırdaydım. Melodi neredeyse bitmek üzereydi. Diğer tarafta beni ne bekliyordu bilmiyordum ama korkup kaçmanın faydası yoktu. "Ya Hak!" diyerek aramayı kabul edip telefonu kulağıma götürdüm.

"A-alo," ilk dakikadan titreyen sesimle rezil de olmuştum ne güzel.

"Açmasaydın Hale, valla hiç açmasaydın," sitem izleri taşıyan sesi bile rahatlatıcıydı.

"Açmayacaktım zaten."

Burnundan nefes alışını duydum. "Şu mesajda yazdığını bir de buradan söyle diye aradım."

Tahmin ettiğim gibi ona kurulmuştu. Hem yardım etmiyor hem yapacaklarıma müdahale etmeye çalışıyordu. Tamam ben de gidip karşıma ilk çıkanla sevgili olmayacaktım ama olsam da bana karışmaya hakkı yoktu. Yatakta daha rahat bir pozisyon alıp saçlarımı parmağımın ucunda kıvırırken onu cevapladım.

"Dedim ki okulda önüme ilk çıkanın dudaklarına yapı-"

"Hale!" Uyarıcı bir tonda sesi yükseldiğinde kaşlarım çatıldı. Ne oluyoruz be.

"Ne var! Sen yardım etmezsen edecek biri bulunur elbet." Bok bulunurdu. En fazla tacizden ceza yerdim.

"Yap. Git öp. Sonra bir tur da ben öpeyim onu."

"Ay öper misin cidden? Ne kadar açık fikirlisin." Tatlı tatlı cıvıldadım sözlerine hitaben.

"Hale, çıldırtma beni."

"Sevgilim ol o zaman sen de."

Cevap vermedi. Tekrar eden iç çekişine uzun bir sessizlik eşlik etti sadece. Karar vermeden önce düşündüğünü varsaydım. Bu biraz da olsa beni umutlandırdı. Zira yeni bir reddediliş bu defa ağlamama sebep olabilirdi. Onun buna şahit olmasına da ölsem izin vermezdim.

"Beni görmedin bile bunu nasıl isteyebiliyorsun?" Sonunda konuştuğunda gerginlikten nefes nefeseydim.

"Ne önemi var, gerçek olmayacak sonuçta aramızdakiler. Hem bu önceki anlaşmamız için de yararlı. Birbirimizi tanıma konusundan bahsediyorum."

"Seninle yaptığımız bu anlaşmalar bir bitmedi zaten."

"Şikayetçiysen defol."

"Başladı yine defollar."

"Sana meraklıymışım gibi davranma o halde."

"Değil misin bana meraklı?" Çok mu kaldırmıştım ben bunun bir taraflarını.

"Değilim."

"İnsan sevgilisine meraklı olmaz mı hiç."

"Ha?" Anlık bir afallama zihnimi sarstı. Sırtımı yaslandığım başlıktan ayırıp oturuşumu dikleştirdim.

"Sevgilin diyorum."

"Sevgilim?" Aptal bir sırıtış yüzümü kapladı.

"Sevgilim." Onun da sesinden güldüğü hissediliyordu.

"Kabul ettin artık bak, bunun dönüşü yok."

"Bir şartım var ama."

Olmasa şaşardım be adam. "Neymiş şartın?"

"Önce buluşacağız. Sonrasında vereceksin kararını."

"Ben zaten verdim kararımı. Seni ikna etmeye çalışıyoruz burada."

"Biz bir buluşalım da kim ikna olacak o zaman görürüz."

"Tamam yer ve zaman söyle Çirkin. En acilinden sevgilimle tanışmam gerek."

~~~

Uzak'a Yakın | TextingWhere stories live. Discover now