2.0

25.6K 1.5K 185
                                    

Öğleden sonra dediği yere varıp taksiden indiğimde, bu caddenin sarhoş olduğum gece gittiğim parka epey yakın olduğunu fark ettim. Demek ki kardeşini göndermesindeki sebep yalan değildi. Cadde üzerinde çeşitli butikler, restoranlar, kafeler bulunuyordu. Her bir noktası canlı ve göz alıcı görünüyordu. Lakin bunlardan hiçbiri beni davet ettiği mekân değildi. Bana verdiği adrese göre şu an karşısında durduğum bina o kadar alakasız bir yerdi ki geri dönmeyi bile düşünmüştüm. Emin olmak istercesine kafamı önce telefondaki adrese, sonra tekrar binanın üzerindeki tabelaya çevirdim. "Team Kılıç & Karma Dövüş Sanatları Kulübü". Acaba yumruk olayını çok mu ciddiye almıştı bu adam.

İçeri girip bekleme alanını es geçtim. Karşılıklı koltukların konulduğu küçük bir alandı zaten. Asıl hedefim girişin hemen sonuna konumlandırılmış resepsiyondaki kızdı. Beni gördüğünde neşeli bir tavırla karşılaması içimi rahatlatmıştı. Aksi gibi burada ne işim olduğunu da sorabilirdi. Çünkü şu an üzerimde -sırf müstakbel sahte sevgilimle tanışacağım için- siyah, omuzları açık mini bir elbise bulunuyordu.

 Çünkü şu an üzerimde -sırf müstakbel sahte sevgilimle tanışacağım için- siyah, omuzları açık mini bir elbise bulunuyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Merhaba, hoş geldiniz," koca gülümsemesiyle birlikte oturduğu sandalyeden ayaklanıp ince sesiyle şakıdı. Benden birkaç yaş küçük duruyordu ki bu da onu olduğundan daha sevimli yapıyordu gözümde.

"Hoş buldum," dedim ilgisine karşılık tebessümümle. Fakat tedirginliğimden ötürü yerimde kıpırdanıp durmayı da kesemiyordum. "Şey, hoş buldum ama, acaba yanlış mı buldum diye soracaktım." Gülümseyen aydınlık yüzü yerini kafa karışıklığı ve şaşkın bir ifadeye bıraktı.

"Anlayamadım efendim," gözlerini kırpıştırarak soruşu komikti.

"Ben birini arıyorum..." O sıra yaka kartı gözüme çarptı, "...Eylül."

"Eğer adını söylerseniz yardımcı olabilirim."

Al işte ne yapacaktım şimdi? "Bendeki adı Uzak, sizdeki adı ne?" diye mi soracaktım. Sırf cezalandırır gibi buluşacağımız ana kadar ismini söylememeye diretmişti. Eline düştük ya uğraştıracaktı illa ki.

"Ben en iyisi mesaj atayım, buradaysa iner aşağı zaten," Eylül beni başını sallayarak onayladığında çantamdan telefonumu çıkarıp Whatsapp'a girdim. Artık Instagram olayını aşmış durumdaydık.

Whatsapp

Hale: Geldim ben

Hale: Geldim de nereye getirdin beni

Hale: Karma dövüş falan sen hayırdır

Hale: Resepsiyondayım al beni çabuk

Uzak: Hemen

Mesajının ardından çok geçmeden masadaki telefon çalmaya başlayınca Eylül arayanı görüp bir telaşla açtı.

Uzak'a Yakın | TextingWhere stories live. Discover now