Nil & Aras | Ö.B

19.8K 1K 117
                                    

"Tepeye çıkmak zorunda mısın? Aşağıdan çeksen olmuyor mu?"

"Açıyı yakalamam için şart, uzun sürmez birkaç poz alacağım sadece."

"Karışmasana çok biliyormuşsun gibi."

Cenk'le atışmalarına Nil de dahil olduğunda ters bakışlarını yeni hedefine çevirdi Aras. Kendi cüssesinin yanında ufacık kalan bir bedenden bu derece gür sesler yükselmesini anlayamıyordu. İstese bağırdığı ya da karşı geldiği her an için onu pişman edebilirdi. Bu kadının farkında olmadığı şey, kaderinin tamamen Aras'ın vicdanına bağlı olmasıydı. Herkese sunduğu uysallığını ondan itinayla sakınıyordu. Gerçi bunu artık istemiyordu da. Gözlerinde ona karşı harlanan ateşi görmek hoşuna gidiyordu. Başka kimse için böyle güçlü duyguları yoktu. Adı ne olursa olsun; nefret, korku, iğrenme, o ateşi görmenin verdiği hazzı hiçbir yerde bulamıyordu. Zamanında fark edilmemenin intikamını, onun çiçeklerle bezeli zihninden çıkmayarak ve orayı talan ederek alacaktı. Bunu yaparken izleyeceği yolda bu kadını peşi sıra süründürecekti. Üzerine yürüyüp, gölgesi altında kalacağı kadar yakınlaştığında üsten bir bakış attı ona. Sınırları ihlal edilmiş hissettiğinde az da olsa korktuğunun farkındaydı.

"Bildiklerimi öğretmemi istersen, yalvarman yeterli olur."

Nil'in tüm dikenleri Aras'ın yakınlığıyla uyarılıp, göğsünde bastırdığı endişeleri tetikledi. Defalarca ikaz etmişti onu. Hiçbirine aldırış etmediğinden şu anki cüretkarlığına da şaşırmıyordu. Güvenmediği insanların yakınlığından nefret ederdi. Aras'a karşı duyduğu güvensizlik ise had safhadaydı. Onun için özel olarak damarlarında barınan öfkeyi bu adam her geçen gün daha da besliyordu. Vücudunun tek bir noktasında dahi ona ait duygu kırıntıları olsun istemezdi elbette. Ama bu engel olabileceği bir şey değildi. Sebebi çok öncelere dayanıyordu.

Hale'nin onu gruptakilerle tanıştırdığı gün sıra Aras'a geldiğinde, bu adam onu anında reddetmişti. İlk defa karşılaşmış olmalarına rağmen bunu hak edecek ne yaptığını hiçbir zaman çözememişti. Kafaya takmamaya çabalayarak bu durumu kabullenmiş, onu görmezden gelmeye başlamıştı. Birebir iletişime girmiyordu. Rahatsız olur diye bulunduğu yerin yakınından geçmiyordu. Ona bakmıyordu bile. Ancak hiçbiri işe yaramamıştı. Beklenmedik şekilde Nil'in bu davranışları aralarındaki savaşı körükleyen ilk kıvılcım olmuştu. O günden sonra Aras yakasından düşmemişti. Uzak durmuyordu, laf atmaları kesilmiyordu, zorbalıkları bitmiyordu. Nil'in tek istediği öğrencilik hayatını arkadaşlarıyla birlikte güzel anılarla bitirmekti. Mezun olur olmaz buradan defolup gidecekti zaten. Sadece son yıllarında biraz sakinlik ve huzur arıyordu. Ama başına bela olmuş bu adamdan nasıl kurtulacağına dair hiçbir fikri yoktu.

"Siktir git." Nil elini Aras'ın göğsüne koyup ittirmek iste de buna gücü yetmedi. Karşısındaki adam kıpırdamak şöyle dursun, üstüne bir de onun elini yakalayarak yan tarafa savurmuştu. Sarsıldığında ayakları birbirine dolansa da dik durmaya gayret etti Nil. Onun yanında en ufak zayıflık göstermeyecekti.

"Bana dokunma." Dişlerinin arasından konuştu Aras. Bu, yüz kemiklerinin kasılmasına ve daha da belirginleşmesine sebep olmuştu.

"Sen de bana yaklaşma." Nil de çatık kaşlarının altındaki mavi gözlerini ona dikti. Fakat yeterli gelmemiş olacak ki Aras küstah bakışlarını takınarak daha da üzerine yürüdü.

"Engelle beni o halde." Aras sözlerinin arkasında durur gibi iyice yaklaştığında, Nil'i tepeden tırnağa panik sarmıştı. Önce geriye doğru adımlasa da Aras'ın durmaya niyeti yoktu. Koluna uzanıp tutmaya yeltendiğinde, Nil elinin tersiyle onu uzaklaştırdı. Endişeyle titreyen ellerini saklamak ister gibi yeniden iki yanına aldı. Aras'la tanışmadan önce hayatında hiçbir zaman tehdit eden kişi kendisi olmamıştı. O, hep diğer taraftaydı. Nasıl karşı koyacağını bilmiyordu. Sert sözleri çoğu zaman işe yarıyordu. Aras'ın öyle anlarda geri çekilmesi, Nil'e biraz da olsa özgüven kazandırmıştı. Zorbalıklarını bir süre sineye çekip dayansa da patladığı ve karşılık verdiği o ilk günü asla unutmuyordu. Haklılığına rağmen Nil'in bütün bedenini korku ve suçluluk duygusu sarmış, ancak Aras'ın o gün verdiği tek tepki gülümseyerek geri çekilmek olmuştu. Nil'i sürekli savunma yapmaktan vazgeçirip, saldırıya teşvik etmişti. Aras onun şeytanıydı ve yanlışa sürüklenmesinden zevk alıyordu.

"Kaçacak mısın?" Aras başını omzuna eğerek sorduğunda, karşısındaki kadının nabzını kulaklarında duyma ihtiyacıyla yanıp tutuşuyordu. Nil'in mavi gözleri korkuyla beraber hafiften yaşla dolmuştu. Artık içlerinde gerçek anlamda dalgalar vardı. Bu, Aras'ın hoşuna gitti. Şu an Nil tüm cesaretini onun için harcıyordu. Zaten çekinmesi gereken tek kişi de oydu. Başka kimsenin yanında korkmasına izin vermezdi. Nil geriye doğru bir adım daha attığında, cidden kaçmayı düşündüğünü anladı. Yüzünü uyarıcı bir sırıtış kapladı.

"Seni yakalarım, Nil. Deneme bile." Ürpertici bir tonda fısıldayışı kadının duraksamasına sebep oldu. Fakat tamamen vazgeçirememişti. Nil, Aras'ın aklını karıştırmak maksadıyla bir ayağını sol tarafa atıp şaşırtarak, sağa, ağaçların daha sık olduğu yöne doğru koşmaya başladı. Nil'in bütün silahları kelimelerden ibaretti. Konu eylemselliğe geldiğinde endişeleri ona galip geliyordu. Aras ya da bir başkası, güvende hissetmediği her yerden kaçardı. Onun koşan kısa bacaklarına eşlik eden ağır adımlar ormandaki tek gürültüydü. Az önceye kadar sıcaklıkla ilgili bir sıkıntısı yoktu. Gelinen bu noktada ise terlemesinin yanında suratına çarpan sert rüzgarla üşüyordu.

"Hadi ama bu kadar korkak olma!" Ardı sıra bağıran keyifli sese karşı yüzünü buruşturdu Nil. Aras her zaman onunla uğraşırdı. Ama ne zaman yalnız kalsalar bunun ölçüsünü kaçırıyordu. Arkadaşları her tartışmalarında, kavgalarında araya girip bir şekilde ikisini susturuyordu. Ancak baş başa bırakıldıklarında önüne geçilmez bir savaşın içine düşüyorlardı. Nil bir yere kadar ona karşı koyabilirdi. Yeterince kendi karakteri dışında tepkiler veriyordu zaten. Daha fazlası onun da boyunu aşardı. Durup geri dönse, Aras'ın ona yapacağı tek şey belki birkaç söz ve itip kakma olacaktı. Nil de aynı şekilde karşı koyduğunda, Aras memnun olup genelde duruluyordu. Ama o kısacık an bile Nil'i tüketmeye yetiyordu. Mücadele etmesi gerekenlere birini daha eklemek istemiyordu. Eve her dönüş yolunda bunun yükü onu zaten zorluyordu. Yine de bu adama pes etmeyecekti. Aras'ın istediği, bu savaşta birinin kaybetmesiydi. Nil ise kesinlikle kazanan olacaktı.

~~~

Eveettt selamlarr

Bunu beklemiyorduk tabii ki kdmdjfldlff

Ama aklımızda birazcık fikir oluşsun diye ufak bir kesit paylaşayım dedim,

Ve asıl hikayemizle ilgili yeni bölüm soranlara şu an bir tarih veremiyorum,
Bölüm paylaşma aralığıyla ilgili bir kesinliğim yok maalesef...

Şimdilik idare edelim :)

Düşüncelerinizi ve yıldızlarınızı benimle paylaşın lütfennn

Öpüldünüzzz<3

Uzak'a Yakın | TextingWhere stories live. Discover now