8.1

733 35 0
                                    

Yar nerede hani yar nerede diye düşer oldum pencerelerden

KALKINN KAVUŞUYORUZZ
"20 sene 5 ay 4 gün 7 saat"
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Yerdeki kanı görmesiyle kadının dizlerinin bağı çözülmüş, kendini Güven'in kollarına bırakmıştı. Ağlamasını ne kadarda durdurmaya çalışsa da yapamamıştı. Hoş adamda ondan farksız değildi. Yıllar onlardan sadece bir birilerini değil oğullarını da almıştı. Şimdi en azından Yaman Ali'ye kavuşmuş yüreklerine yara olan yarlarının yarasına merhem bellemiştiler evlatlarını, ama şimdi Yaman Ali'yi kayp etmiştiler, ölmüştü. Her ikisinin hıçkırıkları bir birine karışmıştı. Bir süre sonra gözlerini kapatan kadını fark etmesiyle yanaklarına hafif vurmuştu adam. Nabzını da yoklaktıkdan sonra kadının sırtındakı elini sıkılaştırmış diğer elini ise bacaklarından geçirip kucağına almıştı. Kadını yatırdıktan sonra kendi de şöför koltuğuna geçmişti. Bir süre gözlerinden yanaklarına akan sessiz göz yaşları ile izlemişti kadını. Sonra yavaş-yavaş dudaklarından hıçkırıklar kopmaya başlamıştı. Bir, iki, üç....hıçkırıklarını kadının duymaması için içine ağlamıştı adam sıkmış olduğu yumruğu dişlerine götürmüştü. Kendine gelen kadın sağına soluna bakıp nerde olduğunu anlamaya çalışıyordu ki solunda oturan ve ağlayan adamı görmesiyle hatırlamıştı ne olduğunu. İçi içine sığmamıştı tıpkı Yaman Ali'yi kayp ettiği gündeki gibi ne yapacağını bilmemiş kendini arabadan dışarı atmıştı. Kadının arabadan indiğini fark eden adam da kadınla birlikte inmişti. Kadın nereye gideceğini bilmiyordu gitmek istiyordu fakat. Adam kadının elinden tutmuştu. Dudaklarından karşısında başını hayır anlamında sallayan kadının ismini zikr etmişti. Gözleriyle anlaşıyordu her ikisi. Göğüsünü daraltan, boğazını sıkan bu duygu Neslihan için ilk değildi fakat çok acıydı. Dudaklarından;
"Hayır!"
Kelimesi dökülmüştü.
"Hayır! Hayır!"
Elleri kadının yanağına gitmisti adamın ağlayarak hayır diye bağıran kadını durdurmaya çalışıyordu.
"Neslihan, güzelim"
"Hayır, Güven! Hayır! Benim oğlum ölemez! Benim Alim, bizim Alimiz ölemez hayır!"
"Neslihan.....gördük"
Adamın kollarından kurtulan kadın başını sallayarak gitmek için bir iki adım uzaklaşmıştı adamdan. Kadına arkadan sarılıp durduran adamla birlikte kadın yere çökmüştü. Sevdiği kadının saçlarını koklayıp öpen adam sakinlestirmeye çalışıyordu onu. Uzun süre kollarında kısık sesle hayır diye acı dolu inleyen kadın uykunun kollarına teslim etmişti kendisini kadını tekrar arabaya götüren adam kadının saçlarını okşamış çekinerek alnından öpmüştü. Sonra Ali'nin cesedine ulaşmak için arkadaşını aramıştı.

Sabah uyanan umut dolu, oğullarının ölmediğine inan kadın adamı da inandırmaya çalışıyordu. Ali'nin yerini tesbit eden Güven Neslihan'la birlikte ormanlık alana doğru yürürken bir anda arabalarının önünü kesen ve içeriden iki tane adamın Ali'yi arabalarının önüne atıp plakasız olan arabaya binip hızla ordan uzaklaştıklarını görmüştüler. Bir kaç saniye içinde olan bu olayla her ikisi şaşkınlıklarını bir kenara bırakıp arabadan inmiştiler.
"Ali! Ali, oğlum"
"Yaman! Yaman!"
Hemen oğlunun yanına çöken kadın eliyle nabzını yoklamıştı.
"Güven! Nabzı...nabzı atıyor! Yaşıyor, Ali! Ambulansı ara"
Neslihan'ın demesiyle hemen ambulansı aramıştı adam. O sırada çoçuğun durumunu daha iyi öğrenmek için yapa bildikleri kadar kontrol etmiştiler. Gömleğini hafif kenara çeken kadın gördüğü yarayla dudaklarından hıçkırık kopmuştu.
"Gü-Güven..."
"Tamam, tamam, Neslihan. Yara daha yeni, kurtaracağız oğlumuzu az kaldı. Söz veriyorum, iyileşecek"
Siren sesiyle oğullarından uzaklaşan ikili Yaman Ali'yi ambulansa yerleştirdikten sonra Neslihan'ın ısrarıyla Güven arabada Neslihan ise ambulansta gidiyordu. Hastahane önüne gelince amaliyathaneye götürülen Yaman Ali'ye birlikte ikisi de içeri girecekken bu sefer Sedat'ın uyarısı ile durmuştular.
"Girmezsiniz, yasal değil"
"Sedat...lütfen"
"Neslihan, olmaz bu, lütfen"
"Bana oğlumu sağ salim getir, Sedat. Duydun mu ?! Yaman Ali sağ salim çıkacak o kapıdan!"
Ağlayan kadını kendine çekmiş omzundan tutmuştu.
"Sana güveniyoruz"
Başını hafif sallayan adam kadının dediklerini acısına vermiş ve içeri girmişti. Kadın başını bir anda kaldırmıştı.
"Güven! Alaz! Alaz yok, Güven! Ben-ben onu bulmalıyım!"
Dün oğlunun diğer oğlu tarafıdan vurulduğunu gören kadın başındakı uğultuları durduramamış ve tamamen odaklanamamıştı adamın dediklerine daha sonra ise kendinde olduğu söylenemezdi.
"Neslihan, her yerde arıyor polis. Biz bulamayız, lütfen"
Dizleri üstüne çöken kadın bir anda haykırarak ağlamaya başlamıştı.
"Allahım! Neden ben ? Neden bana yaşatıyorsun bunları!?"
İç çekerek ağlarken adamda kadının bu haline daha fazla kayıtsız kalmayarak sarmalamıştı hemen sevdiği kadını ve onun sesinin aksine fısıltıyla;
"Geçicek, Neslihan. Biticek hepsi"
demişti.
"Geçmiyor, Güven! Geçmiyor! Oğlumun biri ameliyat da diğerinin nerde bilmiyorum! Derdini veriyorsan, dayanma gücünü de ver, çünki dayanamıyorum ben!"
Adamın göğüsünde bir süre ağladıktan sonra göz yaşlarını silip ayaklanmıştı hemen.
"Alaz'ı bulmadan rahat edemeyeceğim ben!"
Adımlarını hızlı hızlı dışarı yönlendirmişti. Güven'in polis arkadaşı dışarda yanında bir kaç polisle bekliyordu sorun olur diye. Kadın koşar adımlarla onlara yaklaşmış polisin belinden çıkardığı silahı alıp arkasından gelen adamı umursamadan arabaya binip Zafer'in yanına gitmişti.

~GüvNes~/ "Tek Bölümlük Hikayeler" Onde histórias criam vida. Descubra agora