2. GÜN 🏞

540 67 230
                                    

Şarkı: Two Brothers - Hanni El Khatib

Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.

Şarkı: Two Brothers - Hanni El Khatib

Sabah ayazı sıcak bir yaz gününde oh çekebildiğin tek andı. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar yakanı bırakmayan nem ve sıcaklık geri çekilir, geride taze bir esinti ve ürpertici bir ferahlama bıraktırdı.

Bu sabah onlardan farklı olarak rüzgâr şahlanmış ve hemen denizin yanında uçuruma dönen bu falezlere merhamet etmemişti. Gökyüzünü durgunlaştırmış bulutlardan hava gri bir beyaz, gelmekte olan fırtınadan kaçışan martılar ise gaklamalar eşliğinde uçuş halindeydi.

Falezlerin ucuna doğru yürüyüp çadırdan ve içinde tanıklık ettiğimiz tüm uğursuz şeylerden yeterince uzaklaştığımızda Aydan artık sormanın sırası geldi diye düşündü. "Şaman sana o kadar ne anlattı Balın?"

"Aslında toplasan beş cümle ya eder ya etmez söyledikleri," diye mırıldandım ama rüzgârın sesimi yuttuğunu Aydan çatık kaşlarından fark edip sesimi yükselttim. "Pek bir şey söylemedi. Bir yolculuğa çıkacağımızı söyledi. Arz'la beraber." İsmini anmak sağ elimdeki ağrının kendini belli etmesine sebep olmuştu. Aynı anda onun yakınlarındayken parlayan sol avuç içimdeki iz karıncalandı.

Aydan aklımdan geçenleri dile getirdi. "Ne yani? Onu serbest bırakacağız ve öyle körü körüne, elinizde hiçbir somut yönlendirme olmadan gitmenize izin mi vereceğiz?"

Elden ne gelir ki, dercesine omuzlarımı kaldırdım. "Sanırım onu önden gönderip Selene'yi beni rahat bırakmaya ikna etmesini söyletme planı iptal oldu."

Aydan bir bandajlı elime bir de gözlerime alayla baktı. "Hadi ya! Onu şimdi mi anlıyorsun?" Takılmacası Arz'ın düşmanca tavırlarının onu ne yapmaya mecbur bıraktığını hatırlayınca sona erdi. Vicdanıyla buğulanmış bir sesle konuştu. "Arz'ı serbest bırakırsak, bırak seninle beraber gitmeyi; sana tekrar zarar vermeye kalkışıp kalkışmayacağından emin olamayız."

"Biliyorum," dedim. Bundan hiç ama hiç haz etmiyordum. Öyle kolayca teslim olmak da istemiyordum. "Şaman tek seçeneğimiz miydi? Ondan başka gidip fikir danışabileceğimiz birileri illa olmalı," diye yakındım.

Aydan tereddütle rüzgârın kalbine, denizin kusursuz bir ufuk çizdiği uçsuz bucaksızlığına baktı. Bana döndüğünde yüzünü rüzgârdan mı yoksa aklına gelen fikirden mi bu kadar buruşturduğunu anlayamadım. "Aslında biri var. Ama bize biraz pahalıya patlayacak."

🐺

Derin, deliksiz ve dün yaşananların belli belirsiz bir hayal olabileceğini düşündüren bir uykudan uyandığımda saat neredeyse öğlen olmuştu. Sabah ayazı hakkındaki düşüncelerimi pekiştiren bir sıcaklık dalgası odamın ahşap panjurlarından içeri akın ediyor, ne yazık ki hararetimi alacak bir esinti ona eşlik etmiyordu. Hava kapalı olmasına rağmen beklenen fırtınadan eser yoktu. Nispet yapar ki nem oranı tavan yapmış, yaz sıcağı katlanılamaz bir boyut almıştı. Ciğerlerime çektiğim hava bu sebeple yetersiz kalıyor, boğuluyormuşum gibi hissediyordum.

KURTLARIN ULUDUĞU YERDove le storie prendono vita. Scoprilo ora