2

11.2K 753 261
                                    

Her defasında hayatı öğretmeyi nasıl başarıyordu?

Gitmeden önce ilk defa bana bir sorumluluk verdi. Michael ile sıcak bir cafede oturmaya karar verdiğimiz de sokağın solunda olan 'The Black Earl' yazılı kafeye girdim. Ellerim ile kollarımı aşağıya yukarı sıvazladım. Şömineye yakın bir masaya oturur oturmaz üstümde ki montu çıkartıp arkamda ki sandalyeye astım.

"Nasılsın Michael?"

"İyiyim Anasta sen?"

Gülümsedim. "Ben de."

Ellerimi masaya koyup ona baktım. O da aynı şekilde bana baktı. Tahminen üç dakika boyunca bunu yaptık.

"İçecek bir şeyler ister misin?"

"Kahve çok iyi olur."

Dedi. Kafamı salladım. Gitmeden önce kolumu tuttu. "Yağsız sütle olsun."

Gülümsedim. "Tabii."

İnanmıyorum ya, bir erkek olarak onun gidip alması gerekirken ben yapıyorum. 'Yağsız sütle olsun' içimden onu taklit ederek sırada durdum. Çalışan gülen bir yüzlü bana baktı.

"Merhabalar! The Black Earl'e hoş geldiniz! Ne istersiniz!"

Bu neşeli hali bütün hayat enerjimi söktü.

"Bir çay ve yağsız sütle hazırlanmış kahve."

Dediklerimi dijital ekrana yazarken kafasını salladı. "Başka bir şey var mı?"

"Hayır, teşekkürler."

"14 dolar."

"Ne!"

Bir an sesim çok yüksek çıktığı için neredeyse çoğu çalışan bana baktı. "Bir sorun mu var?"

"Bir çay ve kahvenin 14 dolar oluşunu hesaplıyorum."

"İkisi de 7 dolar."

"Üniversiteye gidiyorum ama bunu anlamak gerçekten benim için zordu."

Yapmacık bir gülümseme yaparak parayı uzattım. Bu ayı nasıl geçirecektim bilmiyorum. Zaten işten izin almıştım. Masaya kahve ve çayı koyduktan sonra bana baktı. ''Sağol.''

Çayı avucumun içine alarak, sıcaklığı hissettim. Michael nefes aldı. Masamıza birden birkaç kız geldi. Resim çekildiler Michael imza verdi. Kızların hepsi mutluluktan kahkaha atıyordu bazı kızlar ağlıyorlardı. Kızlar yanımızdan ayrıldıktan sonra ban döndü.

''Evet sende kız gruplarından falan mısın?''

Ona baktım.''Hayır ben psikoloji okuyorum.''

Kafasını salladı. ''Bende bozuyorum.''

Yaptığı espriye kendi gülerken ben ona ciddi bir şekilde baktım. Kafasını salladı. ''Tamam öyleyse. Annem de teyzemi yani kardeşini, kanserden 5 yıl önce kaybetti ve bu yüzden psikolojik olarak iyi değil.''

Kafamı salladım. Tek ve yaşlı bir kadının bir çocuğa bakması doğru değildi. ''Tamam sizin ailede başka birileri yok mu?''

''Ah işte birde kuzenlerim var ama o  ülke dışında yaşıyor. O bir subay.''

Kaşlarımı çattım. ''Ah,''

''Peki senin ailen?''

''Belki bilmiyor musun ama bizim ailemiz öldü.''

Michael hatırlamış gibi kafasını salladı. ''Ah evet hatırladım Olivia söylemişti.''

Gülümsemeye çalıştım. ''Aslında Michael dün çok oturup düşündüm.''

Birden oturuşunu dikleştirdi.'' Evet ne düşündün?''

''Lola'ya ben bakmak istiyorum ama bunun için yeterli bütçem yok.''

Kafasını salladı.''Merak etme bütün ihtiyaçları karşılarım. Sonuçta ağabeyim'de benim bakmamı istiyordu.''

Gülümsedim. ''Birde en azından sınav dönemlerim bitene kadar benimle Lola'ya bakar mısın?''

Güldü. ''Benimle dalga geçiyorsun değil mi?''

''Çok ciddiyim. Bak son sınavlarım ve ben yıllardır bu meslek için uğraşıyorum.''

''Anasta ben provalara katılıyorum, konserlere gidiyorum. Ben çocuk bakamam.''

''Bak sadece 1 ay tamam mı? Hem çocuk gelişimi için de çok iyi. Sana yemin ederim sınavlarımı geçtikten sonra Lola'ya sadece ben bakarım. Konserlerin bittiğin de gelir ve Lola ile zama-''

''Anasta bu kolay bir şey değil. Şu an çocuk yetiştirmekten bahsediyoruz. Ben bu sorumlu-''

Çayı ittirdim. ''Lütfen Michael sadece bir ay. Lola'yı yuvaya vermek istemiyorum.''

Kafasını geriye attı. ''Ah!''

Bir iki dakika konuşmadı. ''Düşünmem ve nefes almam gerek.''

Kafamı salladım. Birden ayağa kalktı. Dışarıya çıktı ve bende çayımı önüme çekerek içmeye başladım. Biliyorum ondan imkansız bir şey istiyorum ama benim de geleceğim söz konusuydu. Yarım saat kadar bekledikten sonra oda arkadaşımın attığı notlara baktım. Michael dağılmış bir şekilde içeri girdi.

''New York'da okuyordun değil mi?''

''Evet sadece bir ay.''

''Tamam orada evim var. Şanslısın ki 1 aya yakın bir süre Amerika' da kalacağız.''

Güldüm. ''Teşekkürler Michael.''

&

İkimiz de masada oturmuş avukatı dinliyorduk.

''Tamam 1 yıl boyunca zorunlu olarak psikologa gideceksiniz. Eve her hafta da bir habersiz kontrol yapılacaktır. İkiniz de henüz çok genç olduğunuz için çocuğa nasıl baktığınızı kontrol edeceğiz. Evet Lola'nın aylık harcama listesini size vereceğiz. New York'ta yaşayacağınızı söylemişsiniz. Bir ay süre sonrasında Lola ve Anasta Avustralya'da ki eve taşınabilirler.''

Michael ile birbirimize baktıktan sonra kağıtları imzaladık ve sorumluluğun yükünü hissettim. Avukat ile bebek hakkında birkaç bir şey konuştuktan sonra dışarı çıktık. Bir rock yıldızı ile çocuk büyütmek yeterince hüzün doluydu.

''Öyleyse New York'ta görüşürüz.''

''Lola'da olacak.''

Kafasını salladı. ''Bundan lütfen basının haberi olmasın.''

''Kendimi hayran kitlene yaktırmak istemem.''

İkimiz de birbirimize ciddi bir şekilde bakıp uzaklaştık. Her şey Lola için Anasta. Dayan.


LIFE AS WE KNOW IT FİLMİNDEN ESİNLENDİM ASLINDA KONU NEREDEYSE AYNI İŞTE MIKEEE VAARRR LUUUVVVVVVVVV

married,young and childWhere stories live. Discover now