23

6.9K 635 336
                                    

Michael

Telefonu sertçe yatağa attım. Lanet olsun neden iyi geceler demiştim? Keşke içimde olan her şeyi dökseydim. Kafamı kaldırdım ve odaya baktım. İki hafta sonra odaya girmiştim. Onlar gittiğinden beri ilke kez onların olduklara gitmiştim. Ve bu insanı donduruyordu.

Sanki bitmişlik hissini sana veriyordu. Yutkundum. Yatak örtüsüne dokundum. Elimi yatağının üzerinde gezdirdim. Bazen kötü olduğunda, sanki diğer herkes senin nasıl hissettiğini bilmesi gerekiyormuş gibi davranıyordum.

Bu benim yaptığım tek çocukça şey ama böyleydi. Bir hafta gibi bir sürede, şarkı sözü yazmam gerekiyordu. Kendimi gerçekten köşeye sıkışmış hissettim. Anasta'nın 5 gün boyunca nasıl beni idare ettiğini biliyorum, gördüm. Fakat kendimi tutamadım ve o sabah ona patladım. Benim canım sıkkın diye onunda canını sıkmak istedim.

Bunu bilerek yapmıyordum. Her şey bir anda oluyordu ve kendime yediremiyordum. Derin bir nefes aldım ve yatağın yanındaki pakete baktım. Kaşlarımı çatarak, kalçamı yatakta kaydırdım ve pakete baktım. Üzerinde Michael yazıyordu.

İlk nota baktım.

Bu Lola ve benden, küçük bir hediye.

Heyecanla paketi aldım ve yavaşça açtım. İçinde bir tişört vardı. Paketi kucağımdan attım ve tişörtü havayı kaldırıp daha iyi baktım. Tişörtün üzerinde Lola ve benim bir fotoğrafım vardı. Kaşlarımı çattım. İçimdeki gözyaşlarından oluşan sele hayır dedim.

Gerçekten onları özledim.

Lola hayatıma girdi ve sanki ben hayatımda bir amaç olduğunu hissettim. Ya da sırtlandığım ilk gerçek sorumluluk. Bilmiyorum. Lola'nın kahkahasını özlüyordum. Bu çok sadistçe ama Anasta'nın kızıp, gürlemesini bile özlüyordum. Bana nefret ile bakan gözlerini. Benimle zekice konuşmasını. Sürekli kibirli bir havada bana laf atmasını özlüyordum.

Sonra birden geliyor ve Anasta bütün zırhlarını karşımda düşürüyordu. Bunu yapıyordu ve ben ilk defa birine bağlanacağımı hissediyordum. Bu şöhret bizi çok insanla tanıştırdı. Herkes sahte. Herkes sahip olduğu paranın daha fazlası peşinde. Görünmeyen bir şöhret tahtına oturma nedenide. Çünkü sadece tek küçük bir söz onları yerin dibine, asla çıkmayacak kadar sokabilir.

Ve Anasta gerçekti. Yaşadığı acılar, katlandığı tonlarca şey, ayakları üstünde duruşu ve güçlü kadın portresi. O gün hava alanında bile sadece benim daha çok pişmam olmam için karşımda ağlamadı. Ben kim olursam olayım, ona seslendim ve ona karşı söylediğim hakeretler yüzünden dönmedi.

O hayatımda gördüğüm en onurlu ve gururlu kadındı. Buna rağmen, bana yaklaştı. Bana hayatını anlattı. Aileme girmeye çalıştı. Soğuk davranmadı. Gerçekten denedi. Sevgi dolu biri olmayı denedi.

Ve başarmışken, ben onu ittim. Bir annenin yapacağı gibi benim hatalarımı görmezden geldi. Sineye çekti ve ben yüzsüz gibi onun kalbini yeniden kırdım.

Bu sikik şeyi neden yaptığımı bilmiyordum. Belki sadece Anasta'nın bana ne kadar katlanacağını görmek istedim. Bilmiyorum. Kafam o kadar doluydu ki, ona bağırdığımın bile farkında değildim.

Köpek gibi pişmanım. Köpek gibi.

Tişörtü yatağın üzerine koydum ve zorlukla ayağa kalktım. Bu oda onu hatırlatıyordu ve ben vicdan azabı ile daha fazla kahrolmak istemiyordum.

Odadan çıktığım anda merdivenleri inmeye başladım. Saçlarımı geriye doğru attım ve çocukların yanına gittim. Koltuklarda oturup, dizi hakkında saçma yorumlar yapıyorlardı. Koltuğa kendimi bıraktım ve masanın üzerinde bıraktığım biramı kafama diktim.

"Her şey yolunda mı?" dedi Calum.

"Anasta'yı üzdüm."

Ashton ayağını masadan çekerken mırıldandı. "Alınma ama dostum, istemiyorum gibi bir cümle kurduktan sonra kızın mutlu olmasını bekleme."

Gözlerimi devirerek birayı yeniden kafama diktim. "Farklı hissediyorum."

Luke kaşlarını çatarak döndü. "Ne?"

Omuz silktim ve dibinde kalan bira şişesini sertçe masaya bıraktım. "Bilmiyorum. Pişman hissediyorum. Anasta'yı kimsenin üzmemesini istiyorum ama onu kendimden uzaklaştıramıyorum."

Calum ellerini dizlerine koyarak eğildi. "Çünkü en büyük zararı sen veriyorsun."

"Yeni şarkından alıntı mı?"

Pis bir sırıtış yapıp bana baktı. Luke yanımda, televizyon izlerken Calum yeniden konuştu.

"Peki seni neden aramış?"

"Para göndermiştim."

Calum ellerini havaya kaldırdı ve alkışlardı. "Nasıl orospu çocuğu olunurun cevabısın."

Omuz silktim. "O kadar laf ettikten sonra ona geri dönemem. Anasta'ya her özür dilediğim de, bunu kabul etmediğini anlıyorum."

Calum ellerini yukarı doğru kaldırıp gerildi. "Gerçekten, kuru bir özür ile bunu kabul etmesini mi bekliyordun?"

"Ne yani ona geri dönmeliyim? Yeniden bir aile gibi mi yaşamalıyız? Bunu kariye-"

Calum sertçe araya girdi. "Kariyerini etkilemediğini sen de biliyorsun. O iğrenç gururun yüzünden boyun eğemiyorsun. Korkuyorsun."

Ve sonunda kabul ettim. "Elbette korkuyorum daha yirmi yaşındayım. Lanet olsun ki, punk rockım. Anasta psikoloji okuyor. O, yıllar sonra bir meslek edinecek. Benim geleceğim kesin bile değil. Ve bir çocuk bakmaktan bahsediyoruz. Calum, kolay bir şey değil. Ben Anasta gibi değilim."

Çok korkuyordum. Eğer geri dönersem, Anasta beni kabul ederse geri dönüşü olmayacaktı. Lola'ya beraber bakacaktık. Anasta'nın sabrından ve anlayışından şüphem yok ama onu sadece benim sorumsuzluklarım gibi şeyler yüzünden yitirmek istemiyordum. Onun hayatını benimkinin üzerine bağlamak istemiyordum.

"Ama Lola'yı bırakmak istemiyorsun."

Ve diğer gerçek buydu.

"Lola'yı bırakmak istemiyordum. O küçük sürtüğe o kadar alışmıştım ki, sanki kendimi suçlu görüyorum. Onun babaya ihtiyaç duymamasını istiyorum. Bana bakıp baba diyebilecek kadar güvenini kazanmak istiyorum. Çünkü Trap kızının mutlu olmasını isterdi."

Calum öne doğru eğil de ve bacağımı sıktı. Gözlerimin içine baktı. "Eğer bunları düşünebiliyorsan, bunca şeyin farkına varabiliyorsan; Anasta sana kazandırmak istediği duyguyu kazandırmış demektir."

Sorumluluk. Farkındalık. Olgunluk.

Gerçekten onunla beraber büyüdüğümü hissettim. Luke yanımda fısıldadı.

"Bir hafta sonra Sidney'e gittiğimizde ne yapacaksın?"

"Bilmiyorum."

Calum elini bacağımdan çekti. "Onları görmeyecek misin?"

Derin ve acılı bir nefes aldım. Gerçekten düşünmem gerekiyordu. "Görmek için kendimi hazır hissetmiyorum."

Allahım diğer bölüm MYAC artık boşanıp 7271 çocukla ortada kalmış hikaye gibi durmayacak.. Yeter bu kadar ajitasyon

married,young and childWhere stories live. Discover now