24

7.8K 700 400
                                    

1 hafta sonra

Yaptığım limonata için buz koysam iyi olacaktı. Arkama dönmem ile telefonun çalması bir oldu. Tezgahın üzerinde parlayan ekrana baktım. Üzerinde kocaman 'Calum' yazıyordu. Kaşlarımı çattım. Calum ile bu sıralar, konuşur olmuştuk. Özellikle, Michael yerine onun eve gelmesi ile şaşırmıştım. Michael, Sidney'de olmasına rağmen gelmemişti. Telefonu açtım ve kulağıma yaklaştırdım.

''Efendim?''

''Çabuk dışarı gel. Bana yardım etmen lazım.''

Telefonu hızlıca kapattım. Telefonu tezgaha koydum ve mutfaktan çıktım. Lola salonda şarkı ile beraber dans ediyordu. Gülümsedim ve kapıya koştum. Kapıyı açtığımda, Calum'un arabadan bir kutu ile çıktığını gördüm. Gülmeye başladım. ''Bu da ne?''

''Küçük Lola için bir hediye.''

Gülümsedim. Calum, bana baktı. ''Orada durup tüm gün bikini mankenliği mi yapacaksın?''

Hızlıca hareketlendim. ''Ah tamam, üzgünüm.''

Arabaya koştum ve arka koltukta olan eşyalara baktım. Birçok torba vardı hepsini ellerime tutuşturdum. Kapıyı kalçam ile kapatırken, Calum'a bağırdım. ''Anahtar?''

Calum kapıdan geçmek üzereyken durdu. ''Arka cebimde.''


Ona doğru koştum elimdeki poşetleri içeri attım ve cebinden anahtarı aldım. Calum içeri bağırarak girdi. ''Bak sana yakışıklı ağabeyin ne almış?''

Calum salona geçerken elini kaldırdı. ''Bu bizim şarkımız!''

Lola'nın favori şarkısı haline gelen Long Way Home şarkısını açmıştım. Onun söylediği sözlere gülerek arabasını kilitledim. Eve girip kapıyı kapattım. Yere attığım poşetleri alarak salona girdim. Calum, Lola'nın yanına oturmuş kocaman kutuyu ona gösteriyordu. Lola heyecanlanarak kutuyu açmaya başladı. Calum ona açması için yardım ederken, poşetlere baktım. Michael'ın gelmeyişi beni daha çok üzmüştü. Evet söylediği şeylerde ciddi değildi. Ama sadece telefondaki tek bir özür ile kucağına atlayamazdım. Neyi bekliyordu? Gururuna mı yediremiyordu? Ben hiç yediremiyordum. O sözleri duyacak en son insan bendim. 

Poşetleri yavaşça açmaya başladım. Masal kitapları. Michael ile masal kitapları hakkında konuştuklarımız geldi. Kaşlarımı çatarak, masal kitaplarına baktım. Saçlarımı kulaklarımın arkasına sıkıştırdım. Masal kitaplarının ismine baktım. Bizim onaylamadığımız bazı kitaplar vardı ve alınanlar arasında onlar yoktu. Daha çok fabl tarzı masallar vardı. Gözlerimi masal kitaplarından çektim ve diğer poşetlere baktım. Kucağımdaki masal kitaplarını ittirdim. Diğer poşetleri parçalar gibi açtım. Peluş oyuncaklar vardı. Michael'ın izlemeye katlanamadığı ama Lola'nın izlemeyi sevdiği çocuk CD'leri vardı. Son poşeti açarken içim acıdı. Yavaşça açtım ve içindekine baktım. Grup tişörtleri. O an gözlerimden belli belirsiz bir göz yaşı aktı. Dudaklarımı yaladım ve kafamı kaldırdım.

Lola ve Calum'a baktım. İkisi de küçük oyuncak mutfak takımları ile oynuyordu. Lola gülerek, plastikten yapılmış mutfak masasına geçmişti. Calum onun için tabakları ve sahte yemekleri uzatıyordu. ''Bunları o aldı değil mi?''

Calum küçük bir sırıtış yapıp bana baktı. ''Nereden anladın?''

Hediye alıyor ama bizi görmeye gelmiyordu. Ellerim ile gözlerimin altındaki nemi sildim. ''Çünkü hiç kimse bunları bilecek kadar dikkat etmezdi.''

Calum gülümsedi. ''O sik beyinlinin aklından neler geçiyor bilmiyorum.''

Dirseğini yere koyarak, halıda yatar pozisyon aldı. Lola onun bacaklarının orada oyun oynuyor ve yeni oyuncağını anlamaya çalışıyordu. Gururunu yediremiyordu. Eğer buraya gelirse tükürdüğünü yalayacaktı.

married,young and childHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin