Bölüm 18: Ayıkla şimdi pirincin taşını

67.6K 2.8K 400
                                    

Medya: Demir. 

Bölümler geç geliyor biliyorum ama cidden elimde değil. Üzgünüm, iyi okumalar.

Duyduklarımla şaşkını dönsem de Demir'in göğsünden kafamı kaldırmadım. O da eliyle sırtımı sıvazlıyordu. Aslında herkesin içinde bu durumda olmak fazlasıyla utanç vericiydi. Ve sanırım utançtan ölebilirdim. "Gidelim" diye fısıldadığımda kafamı göğsünden kaldırdım. Demir'i salonun kapısına yönlendirirken Sinan ve Nehir telaşla "Nereye?" diye sordular. Benim yerime Demir cevapladı.

"Otelde kalırız"

Herkese göz ucuyla baktım ve herkesin fazlasıyla şaşkın olduğunu gördüm.

Otele gelince hemen bir oda ayarlayıp odamıza çıktık. Kapıdan içeri girince direk kendimi yatağa attım. Demirde üzerindeki ceketi çıkarıp yanıma uzandı. Beni kollarının arasına alırken ona karşı çıkmadım. Kafamı göğsüne yaslayınca "Eğer ağlayacaksan kocanın göğsünde ağla" dedi. Tüm olanlara yeniden gözyaşı dökerken bir ara kendimden geçmişim ve uykuya kendimi teslim etmişim.

Sabah gözlerimi zorla açtığımda Demir'in beni izlediğini gördüm. Ah, yanaklarım anında daha kızarmaya başlamıştı bile. "Ne?"

"Hiç, karımı izleyemez miyim?"

Yataktan kalktıktan sonra üstümü düzeltip Demir'e döndüm. Beni izlediğini görünce sesimi çıkarmadım. Beni izlemeyi bırakıp yataktan kalktı ve "Duş alıp geliyorum sakın odadan çıkayım deme" dedi banyoya girerken. O banyoya girince aynanın karşısına geçtim. Saçlarımı falan ellerimle düzelttim. Ah, Allah'ım yanımda hiçbir şey yoktu. Telefonum bile yanımda değildi. Balkona çıkıp Mardin'i izledim. Kısa bir süre sonra odaya geri döndüm. Ben odaya girerken Demirde banyodan çıkıyordu. Belinde sadece havlu vardı ve baklavaları... Sakin ol Hira! Baklavalarının üzerinden akan su damlacıklarını havluyla buluşasana kadar izledim. Ah yarabbim sen neler yaratıyorsun... Demir'in baklavalarını keserken bir anda öksürme geldi ve anında bana döndü. Onu röntgenlediğimi anlayınca sırıttı. Ah, rezil oldum! Resmen kocama rezil oldum...

Ben hala ona bakarken o gayet rahat bir şekilde bavulundan eşyalarını çıkardı. Gözü bir ara baksırına kaysa da hemen kendimi toparladım. Lavaboya girip yüzümü yıkadım. Tam lavabodan çıkmış içeri giriyordum ki gördüğüm şeyle çığlık atıp gözlerimi kapadım. Rezillik üstüne rezillik!

Demir gülmeye başlayınca daha da sinir oldum. Kendisi alışıktı tabi ona buna orasını göstermeye!

"Ya of! Uyara bilirdin. Çok utandım"

"Aç gözlerini" açmadım. Birden ellerimi tutup gözlerimden çekiştirdi. Gözlerimin içine bakarken bir elimi serbest bıraktı. Bir elimi de alıp vücudunda gezdirmeye başladı. Elimi çekmek istesem de izin vermedi. Parmaklarım onun vücuduna değince yanmaya başladı. Önce kaslarına dokundurttu. Sonra yavaş yavaş aşağı indirdi elimi. Utançtan pancara dönmüştüm. Parmaklarım kasıklarında dolaşırken kulağıma yaklaşıp "Utanma benden" dedi.

Parmaklarım cinsel organına değince çekmeye çalıştım ama izin vermedi. "Küçük Demir'e alış" dedikten sonra elimi serbest bıraktı. Ben öylece kala kalırken o giyindi bile.

"Hadi çıkalım" deyip kolumdan tutup beni odadan çıkarana kadar şoktan zor çıktım.

Odadan çıkınca "Nereye gidiyoruz?" diye sordum.

"Kahvaltıyaçağırdılar konağa" 

Konağa gitme fikri bana hiçte iyi gelmiyordu ama sesimi çıkarmadım. Otel konağa yakın olduğu için kısa sürede konağa ulaştık. Konaktan adımımızı atınca tüm gözler bize döndü... Pardon Demir'e döndü. Hele bir yardımcı kızların aç bakışları... Allah'ım sana geliyorum. Hepsine gözlerimi kısarak bakıp "Önünüze dönün" diye bağırdım. Yedirir miyim ben size kocamı be! Zoraki falan ama kocam sonuçta, yolarım valla saçlarınızı! Ne diyorum ben ya... Hira kendine gel. Demir iki kulak arası sırıtıp "Sen kıskanç değildin, ne oldu sana?" diye sordu. "Hıh" deyip önüme döndüm.

Demir'in Hirası (Zoraki evlilik) #Wattys2016Where stories live. Discover now