GB - 3

6.6K 291 13
                                    

Mete~

Hayatımın yeterince sıkıntılı olması yetmezmiş gibi bir de kızın orada burada gördüğüm hayalleriyle uğraşıyordum. Onu aklımdan uzak tutmak için çok uğraşıyordum. Tek istediğim onunla bir kere daha karşılaşabilmekti. Çok muydu?

Okula gitmek biraz kafamı dağıtıyordu. Arkadaşlarımla zaman geçirdikçe onu aklımdan uzak tutabiliyordum. Biliyordum bu hastalıklı bir hal almaya başlamıştı. Kızı göreli bir haftayı geçiyordu. Unutmam gerekti ama neden yapamıyordum? Ben en deli çağlarında bir erkektim ve şu an günlerimi kızlarla eğlenerek aşk türü şeylere takılmadan geçirmeliydim. Ama masallardaki kara sevdalılar gibi davranıyordum.

Başımı ders kitabından kaldırıp pencereden dışarıya bakmaya başladım. Yine onu düşünmeye başlamıştım. Başımı geriye atıp gözlerimi kapadım. Derin bir nefes verdim o sırada ağzımdan kaçan küçük bir bıkkınlık iniltisine engel olamamıştım. Çok değil bir iki saatliğine zihnimi rahat bıraksa olmaz mıydı?

Zil çalmasıyla önüme dönüp kitabımı sıranın altına koydum. Başımı kaldırmamla ön sırama oturmuş halini gördüm. Gözleri yine ağlamaklıydı. Onu gülerken neden göremiyordum?

Hırsla sıramdan kalkıp öğretmen masasının yanındaki kalorifere yaslandım. Çok geçmeden arkadaşlarım yanıma gelmişti. Her zamanki gibi güncel konulardan -özellikle futboldan- bahsediyorlardı.

"Abi sizinkiler kazanamazdı. Hakem şike yaptı."

"Hadi be! Biz sizi her halükarda yeneriz oğlum! Bana dediğini ne zaman alacaksın onu söyle."

Güldüm. İddaaya tutuştuklarını biliyordum ama kazananın ne alacağını bilmiyordum. Merakla Emre'ye sordum.

"Ee Emre, ne alıyorsun Tarık'a?"

Emre yüzünü sıkıntıyla buruşturup bana baktı.Gözlerinde sinirli bir ifade vardı. 

"Oğlum iddaa saylanmaz hakem şike yaptı!" 

Tarık hiddetle ellerini sallayıp Emre'ye bir adım yaklaştı. "Cayıyor musun? Emre erkek gibi davran oğlum! Erkek verdiği sözden dönmez."

"Bak ya ben ne diyo------

İşte onu o zaman gördüm bizim sınıfın önünden geçmişti. Üzerinde bizim okulun forması vardı. Daha önce bu forma kimseye bu kadar yakışmamıştı. Lacivert pileli eteği ve biçimli bacakları...

Gözlerimi kırpıştırıp onun hayal olduğunu kendime hatırlatmaya çalıştım. Ama bunu hatırlayana kadar çoktan sınıftan fırlamıştım. Ben sınıftan çıktığımda o merdivenleri iniyordu. Eğer hızlı olursam ona yetişebilirdim. Son hız merdivenleri inip koridora göz attım. Onu kaybettiğimi düşünüp umutsuzluğa kapılmak üzereyken onun bir sınıftan çıktığını gördüm. Koştum ve kolundan kavradığım gibi kendime çevirdim. Suratımda onu bulmanın heyecanı vardı ama gözlerini görmemle elimi kolundan çekmem bir oldu. Bu kız o değildi. Yüzümdeki heyecan yerine çatık kaşlarıma bırakmıştı. Yüzü ona benziyordu. Ama gözleri... Bu kızın gözleri maviydi. Kız ışıl ışıl bir gülümsemeyle yüzümü inceledi. Gördüğü surattan memnun gibiydi. 

"Yardımcı olabilir miyim tatlım?" 

Yüzümü buruşturup nefretle ona baktım. Kızı gide gide okulun en yılışık kızına benzetmiştim. Sertçe "Sen bana yardım edemezsin."

Arkamı dönüp yürümeye başladım. Elimi kaldırıp umursamayan bir sesle "Pardon" diyip yürümeye devam ettim. Biliyordum ki kız bütün gün beni her görüşünde bakmadan yapamayacaktı. Sanki bunu istiyordum da! Hırsla soludum ne kadar aptaldım! O kızın benim yaşımda olması mümkün değildi. Ama çok büyük olmadığını da biliyordum. 

Gülümse BanaWhere stories live. Discover now