GB - 4

5.4K 232 7
                                    

Nisan~

İlginç bir otobüs yolculuğundan sonra eve yürümeye başladım. Bir haftadır ilk defa gülüyordum. İyi bir çocuğa benziyordu. Aslında uzun zamandır, aradığım arkadaş tipiydi. Kerem'den sonra bana böyle biri lazımdı...tabi arkadaş olarak.

Başımı salladım. Şu düşündüklerime bak! Çocuğu ilk defa görmüştüm ve hakkında neler düşünüyordum Bir daha onu görmem imkansızdı. Belki otobüste karşılaşırdık ama bu da çok zor bir ihtimaldi. 

Gülümseyip yürümeye devam ettim. Bir haftadır eve hiçbir şey almamıştım. Her yer pislik içindeydi ama temizlemek istemiyordum. Evi kime temiz gösterecektim? Bende eksik olan neydi? Beni niye terk etmişti?

Ağlamak üzere olduğumu anladım. Sokakta ağlayamazdım. Eğer beni ağlarken görürse üzülebilirdi. Ağlamamam gerekti. Belki bana dönecekti. Bu bir şaka mıydı? Evet şaka olmalıydı, beni seviyordu.Bu hale nasıl gelmiştik?

Bizim aşkımız küçüklüğümüzden beri vardı. Aynı okulda, aynı sınıfta hatta aynı mahallede ve aynı apartmanda oturuyorduk. Her şeyimizi birlikte yapmıştık. İşte aklımın almadığı da buydu. Benden bu kadar çabuk nasıl vazgeçmişti? Bıkkınlıkla  nefes aldım. Onu düşünmek acı veriyordu. Acımı sokakta yaşayamazdım. Kendimi saklamalıydım. Evin heryeri onun hatıraları ile doluyken acı hissetmemem imkansızdı. O evi birlikte tutmuştuk. İçini beraber döşemiştik. Odalarımızı özellikle yanyana yapmıştık. Birinin diğerine ihtiyacı olursa diğeri onu duyabilsin diye. Ama o bütün yaşadığımız güzel anıları çöpe atmıştı. içimden çığlık atma isteğini bastırıp yürümeye devam ettim ve evime gelen köşeyi dönmemle onu görmem bir oldu. 

Kalptan gidecektim gibiydim.Beni görmeye gelmişti! Barışmak için gelmişti! Onun bize bunu yapmayacağını biliyordum. Sakince tam ona seslenecektim ki o kızı görmemle kendimle geldim. O kızın benim evimde ne işi vardı? Hırsla onlara bakmaya başladım. Konuşmalarını duyabiliyordum. Elimde poşetelerin düşmesine engel olamadım. Kız cilveli bir sesle ona elini uzatmış bahçe merdivenlerinden iniyordu. 

"Aşkım bu ev muhteşem. O kız ne zaman çıkar?"

Kerem -adını bile söylemek istemiyordum- elini tutup onu kendine çekti. Dudaklarına bıraktığı ufak bir öpücükle gülümseyerek "Bu hafta içinde çıkmak zorunda yoksa eşyalarını kapıya atarım."

Kapıya atmak? Neydim ben? Canı sıkıldığında bir kenara atacağı oyuncak bir bebek mi? Hayır bunu kesinlikle kabul etmiyordum. İçimden duygusan emin olamamışıtm. Aşk, kızgınlık, öfke, kin. Hangisiydi?...

Şundan kesinlikle emindim ki -yani en azından şimdilik- aşk değildi. Gözlerime dolan yaşları içime akıttım. Onun karşısında ağlayıp kendimi küçük düşürmeyecektim. Hele de yanında o kız varken asla! Yüzüme duygusuz bir ifade yerleştirip her zamanki hızımda yürümeye devam ettim. Burası benim evimdi. Ona ve süslü sevgilisine bırakacak kadar aptal değildim.

Beni görmesiyle kızı daha da yakınına çekti. Pislik! Bana nispet yapmaya çalışıyordu. Yapsa ne olacaktı?Duygusuz bakışlarımı ikisinin üzerinde gezdirdim. İkisi de bu sakin halime şaşırmışa benziyordu. Bekledikleri şeyi biliyordum ama her şeyin bir zamanı vardı değil mi?

"Siz ikiniz burada ne yaptığınızı sanıyorsunuz?"

Bakışlarımı kızın üzerinde gezdirip kıyafetlerini inceledim. Straplez mini elbisesi ve saçlarına taç gibi taktığı güneş gözlüğüyle dergi kızlarına benziyordu. Bakışlarımı kızın gözlerine diktiğimde yüzümde alaycı bir gülümseme vardı. 

"Şekerim aşkın seni nasıl bu kılıkta sokakta gezdiriyor? Elini sıkı tutta seni çalmasınlar."

Kerem'in sinirli bakışları beni delip geçti. 

Gülümse BanaWhere stories live. Discover now