GB - 18

4.2K 195 34
                                    

Merhaba millet 17. Bölüme olan yorumlarınız çok hoşuma gitti ve hepinize tekrardan teşekkür ediyorum :) 18. BÖLÜMÜ BEKLEDİĞİNİZE DEĞECEK:) İYİ OKUMALAR YORUM VE VOTELERİNİZİ BEKLİYORUM:)

Mete~


Nisan'a çıkan bütün yollarım tıkanmıştı. Nir yandan sevimli görünüp içinde bir cadı yatan annesi, bir yandan dıştan sakin görünüp içinde katliam yapabilecek bir öfke barındıran babası... İkisi ne Nisan'a yaklaştırıyorlar ne de beni odama sokuyorlardı. 

Bana ihtiyacı olduğunu biliyordum,onu normal hayata döndürmek için yapmadığım şaklabanlık kalmamıştı ama o iki sivri zekalı ailesi onu yine bok gibi hayatına geri döndürecekti.

Sinirle soludum. Nisan'ın hamile olması muhtemeldi miydi emin değilim ama öyle bir şey olsabile bana söylerdi, söylerdi değil mi? Aynı evde yaşıyorduk dostum, anormal bir şey olsa anlardım. Geçmiş günleri aklımdan geçirdim. Nisan kilo almıştı ama çok yemek yiyordu. Gerçi hamileler de çok yemek yemez miydi? Ah! Ne bileyim ben ya! Hamile kalmadım zaten kalmak gibi bir olanağım da yoktu.

Ev sessizdi. O iki gardiyan benim odamdaydı. Bana ise oturma odasındaki koltuklar kalmıştı. Nisan'ın yukarıda ne halde olduğunu bilmeden rahat uyuyamayacaktım zaten.

İçimi çektim. Saat gece yarısını geçiyordu. Ümitle telefonumu çıkadım. Eğer Nisan'ın telefonuna el koymadılarsa ona ulaşmak için bir şansım olabilirdi. Hızlıca ona mesaj atarken planım biraz kafamda belirmeye başlamıştı.

"Herkes uyuduktan sonra mutfağa gel. Konuşmalıyız."

Cevap gelmesini beklemiyordum. Tek umudum sivri zekalı ailesinin telefona el koymamış olmasıydı. Eğer el koydularsa ne kafamdaki sorulardan kurtulabilir ne de ona yardım edebilirdim.

Sinirle yastıklardan birini kapıp tavana fırlattım. İçimden ne kadar bağırıp, ailesine lanet okumak istesem de yapamıyordum. Nisan'a bir şey derler ya da durum daha kötü olur diye susuyordum. Bu ben değildim, onu korumam gerekti ama nasıl? 

Mutfağa gidip kendimi oyalamam için Nisan'ın en sevdiği tatlıyı yapmaya başladım. Yeterince üzgündü,  belki bu onu biraz da olsa gülümsetmete yeterdi. Nisan'ın en büyük zayıflığı tatlıydı ve browniye bayılıyordu. Malzemeleri çıkarıp sessizce çalışmaya başladım. Arkadaşlarım benim bu çırpınışlarımı görse bana bir taraflarıyla gülerlerdi. Onlara göre hiçbir kıza bu kadar değer verilmezdi ya da üstüne düşülmezdi. Acaba benim gibi kaç kere böyle bir şey yaşamışlardı, merak etmeden yapamıyordu insan.

Bu tatlı pişirme işi beni  bayağı rahatlatmıştı. İçimde dizginleyemediğim sinirimi yatıştırıyordu. Babası ona vuruken olaya müdahale etmek istemiştim ama annesi... O cadı annesi beni tutmuş, 'Ailevi bir mesele, sen karışma!' demişti. Bir an kadının suratına, 'NE AİLESİ BE! KIZINIZ ÖLSE HABERİNİZ OLAMAYACAK!' demek isterdim ama... Nisan için susmuştum.

"O tatlıyı niye yaptın bilmiyorum ama kesinlikle paylaşmam." Diye muzip  bir sesle fısıldamıştı. Gülümseyerek ona döndüm ve gülümsemem solmuştu. Berbat görünüyordu. Onu dikkatle süzdüm. Saçları orman gibi olmuştu, gözleri ağlamaktan şişmiş ve kızarmıştı. Yalandan ona hayran hayran gülümsedim. "İyi görünüyorsun." dediğimde suratını buruşturdu. "Yalan söylemeyi beceremiyorsun Mete. Bok gibi göründüğümün farkındayım." 

Şaşkınca ona bakıp kaşlarımı kaldırdım. "Kendini açıklayan kelime seçimine hayranım." dediğimde gözlerini devirip bana dil çıkardı. Onu umursamadan fırındaki brownilerime baktım. Pişmişlerdi. Fırını kapatıp soğuması için biraz bekledim. 

Gülümse BanaDonde viven las historias. Descúbrelo ahora