GB - 5

4.5K 232 13
                                    

Nisan~


Bir telefon sesiyle kendime geldim. Telefon benim miydi? Ben ne zamandır rap müzik dinlemye başlamıştım da telefonumun sesini böyle yapmıştım. Uykulu gözlerle aşağıya inip sesin geldiği yöne ilerlemeye başladım. Lanet olsun bu ses nereden geliyordu?

Kapının ağzındaki poşetleri yoklayarak elime telefonu geçirdim. Kimindi bu? Benim olmadığı kesindi bu kadar pahalı bir şeyi alacak param da yoktu isteğimde.

Bir süre daha telefonun çalmasına izin verdim. Melodi  ayılmamı sağlamıştı. Bu sayede arayanı ya da kimin olduğunu tahmin edecek kadar görebiliyordum. 

"Ev Arıyor" yazısı beynimde dönüp duruyordu. Kimdi bu 'Ev'? Açmaktan başka çarem yoktu tedirgin bir sesle "Alo?" dedim. 

"Alo? Telefonu bulan kişi sizsiniz demek." Ses bana tanıdık gelmişti. Sanki bu sesi yakın bir zamanda duymuştum. 

"Evet telefonunuz poşetlerimin içinden çıktı. Telefonunuzun poşetlerimde ne işi var? Bende bunu merak ediyordum." Ses biraz duraksadı. "Düştü herhalde. Siz kimsiniz?" 

"Telefonunuzu bulan kişi." İsmimi ne yapacaktı? Sapık diyecektim ama telefon onundu yoksa böyle mi sapıklık yapıyordu? Allah'ım buda beni bulmuştu! 

"Adınız nedir?"

Sinirle soludum. "Size ne benim adımdan? Sapık mısın nesin sen?"

"Ben Mete... Mete Baysal."

Mete? Bu isim bana nereden tanıdık geliyordu? Ah tabi ya bu dünkü otobüsteki çocuktu. İki gün üst üste tesadüfler ilginçti doğrusu. Zaten ilk sorumu umursamamıştı. Sanırım onu dünde sapık olarak yargılamıştım. Buna alınmış olabilirdi. Aman bana neydi!

"Seni şimdi çıkardım ufaklık! Tesadüfler peşini bırakmıyor galiba." Zoraki bir gülümseme sesiyle "Ya, öyle oldu. Telefonumu nasıl alabilirim?"

"Bilmiyorum. Telefonunda sende umrumda değilsin." Umursamazca omuz silktim. 

"Eviniz nerede?" Biraz düşündüm. Evime gelip telefonunu alması iyi olur muydu? Banane telefonunu alıp gidecekti nasılsa umrumda değildi ki! Adresi söyleyip kapattım. Tekrardan odama gidip kendimi yatağıma attım. Kendimi iyi hissetmiyordum. Başım dönüyordu. Sanırım son iki gündür yemek yememiştim. Zihnimi toparlayamamamın sebebi bu olabilirdi. Yine uyumuştum. Tekrardan kapının sesiyle kendime geldim. Ah! Bugün kapıdan, telefondan çektiğim neydi böyle? Sakin bir gün geçiremeyecek miydim?

Yalnızca uyumak istediğim bir gün istiyordum ama sanki bütün dünya buna karşı çıkarcasına bütün sinir bozucu sesleri beni rahatsız etmesi için devreye geçirmişti sanki. Bıkkınca yataktan kalktım. Gözlerimi açamıyordum. Başım dönmeye devam ediyordu ama şimdi dayanılmaz bir baş ağrısı vardı. Yumruklarımı dağılmış saçlarıma bastırıp aşağıya indim. Nasıl göründüğüm önemli değildi. Telefonu verdiğim gibi onu gönderecektim. Konuşmaya kuvvetim yoktu zaten. 

Zorlukla düşmeden kapıyı açtım. Gözlerimi açmaya ve görmeye zorlayarak ona baktım. Oldukça iyi görünüyordu. Kahve saçlarının önünü hafifçe dikmişti. Üzerinde güzel spor kıyafetleri vardı. Hoş görünüyordu ama şu anda kimseyle ilgilenecek halim yoktu. Zorla gülümseyip telefonu eline tutuşturdum. Bir an önce gitmesini istiyordum. Ayakta duracak kuvveti kendimde bulamıyordum.

Kapıyı kapatmak üzereyken aniden ayağını araya koyup kapıyı itti. Eğer kendimi kapının kasasına dayamasam boylu boyunca yerde yatıyor olurdum.

"Nisan iyi misin?"

"Evet. Sen gittiğinde daha iyi olacağım. Tek istediğim uyumak." Kapıyı kapatmak için tekrardan hamle yaptım ama bana izin vermedi. Zaten güçsüzdüm yere düşmem an meselesiydi.

"Sen iyi değilsin doktora gidelim."

Şaşkınca ona baktım. Beni doktora götürebilecek kadar yakın mıydık?

"Seni tanımıyorum bile. Ve ben iyiyim. Beni rahat bırak."

"Haklısın." Arkasını dönüp bir adım atmıştı ki, gözlerimin kararmasıyla yere yığıldım. Tek anımsadığım onun adımı söyleyip beni kucaklamsıydı. Sonrası çok karanlıktı... çok karanlık. 

Evet bu bölüm biraz kısa oldu bu yüzden bugün 6. bölümüde yayınlayacağız. Buralarda kalın yani :) Ha birde yorum okuyunca garip bir şekilde daha çok yazasım geliyo yani öhöm! :D 

Gülümse BanaΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα