GB - 19 Sezon Finali

6.7K 296 48
                                    

selam millet yorumlarınız ve voteleriniz için çok teşekkür ederim:) sizinde gördüğünüz gibi sezon finali veriyorum ve bayağı çalkantılı bir bölüm baştan söyleyeyim:)Memleketim Ordu'ya gidiyorum:) size ufak bir şey söylemeliyim; bu yaz kuzenimin yanına Soma'dan Yalova'ya geldim. burada hikaye yazmak gibi bir düşüncem yoktu kuzenim ısrar etti kıramadım yazdım:) Ve bir şey söylemeliyim ki benim bilgisayarım yok babamı ikna edip bilgisayarı aldırmalıyım bana şans dileyin ve lütfen okumaktan vazgeçmeyin:) bu gece yola çıkıyorum bütün gün hazırlık yapacağım ama yorumlarınıza cevap vermeye çalışacağım:) bu arada kuzenim ZMelisK'nin yakında yayınlanacak hikayesi Titanyum'a bakarsanız sevinirim:) NE UZUN YAZDIM BE!:D bunu okuyun lütfen sizleri çok seviyorum tekrardan çooooooook teşekkürler:) yorumlarınızı eksik etmeyin:)

Nisan~

Hayatın zorlukarını görmeden insan yaşayamıyordu. Doğrularımız, yanlışlarımız ve bilinmezliklerimizle birlikte gelip geçiyorduk  bu yaşam basamaklarından... Acısıyla tatlısıyla; yeni umutlara,  yeni hayallere yelken açıyorduk. Kimi zaman zaman kapımızı ihanetler, kimi zamansa çöl sıcağı  gibi yakıp kavuran aşklar çalıyordu. Hiç ummadığımız bir an da hiç tahmin edemeyeceğimiz kişiye kapılıp giderdik ve ne doğrumuz ne de yanlışımız kalırdı. Gözümüz o kadar boyanmıştır ki onun ihanetini göremeyiz. Sevgi sanallaşmıştır, ailemize bile güvenemiyorken nasıl ayakta kalabiliriz ki?

Güven kolay kaybolan ama zor geri gelen bir şeydi. Biri bir kere güveninizi yıktıysa kolay kolay geri gelmiyordu. O kişiden soğuyordunuz, aileniz olsa bile soğuyordunuz. Hayatınızda hiç yer  almamış gibi yok olup gidiyorlardı. Geçmişte unutulup gitmiş birer kağıt parçası gibi...

 Ailemin bana güvenmemesi beni yıkmıştı. Beni hiç tanıyamamışlardı. İşlerine gelince övüp yere göğe sığdıramadıkları kızlarına güvenememişlerdi. O Kerem pisliğine güvenmişlerdi ama bana... bana , öz kızlarına güvenemeişlerdi. O tokattan sonra söyleneceek ne söz ne de yapılacak bir şey vardı. Bana inanmayan aileyi istemiyordum ama yine de onları affetmiştim.

Mete... Obenim kahramanımdı. Hayatıma girmeseydi ne olurdu merak ediyorum. Ayrılıkla, ailemle nasıl başa çıkardım? Yeniden yaşamaya nası başlardım? Yardıma muhtaç insanlara uzatılan bir el gibiydi Mete... Karanlığı aydınlatan bir ışık gibi... Karanlık  ve kasvetli dünyamı aydınlık, cıvıl cıvıl bir yere dönüştürmüştü. O yaşamsal bir ihtiyaçtı, yapılmadığında yokluğu hissediliyordu. Mete... Mete her şeyim olmuştu. Geçmişim, bugünüm, geleceğim...

Annemler gideli neredeyse 2 gün olmuştu. Rahatlamış ve yorulmuştum. Gerçi gerçekleri ortaya çıkaran Mete'ydi ama... Duygusal anlamda yorulmuştum. Ailem tarafından hakarete uğramıştım ve bunu kaldırmak çok zordu. Onlarda haklıydı ama... "DÜŞÜNME!" diye kendimi uyardım. Kafamı dinlemek istiyordum. Bir süre sorunsuzca yaşamak istiyordum. Çok şey miydi istediğim? Evet, Nisan'ın normal bir hayatı yoktu maalesef!

Gözlerimi açıp zorlukla etrafıma bakındım. Odamdaydım, buraya ne zaman geldiğimi hatırlamıyordum. En son içeride film izliyorduk. Uyuyakalmış olama ihtimalim çok yüksekti.

Gerinirken aklımda perdeden sızan parlak güneş ışığı vardı. Bugünün güzel bir gün olmasını istiyordum. Dolaptan iç çamaşırlarımı ve su  yeşli bir elbise kapıp banyoya gittim. Ilık suda duş alıp üzerimi giyindim. Saçlarımı kurutup salık bıraktım. Bugün kendimi daha enerjik ve iyi hissediyordum.

Aşağı indiğimde Mete kahvaltıyı hazırlıyordu. Ona  belli etmeden hızlıca arkasından yaklaşıp beline sarıldım. Önce korksada sonradan gülümseyerek, "Günaydın!" dedi. Görebildiğime göre o da benim gibi enerjikti. Geriye dönüp beni etrafımda döndürürken gülüyordu. "Bu güzelliği neye borçluyuz?"

Gülümse BanaWhere stories live. Discover now