AFFET BENİ -14-

8.5K 563 148
                                    

Keyifli okumalar dilerim...

Eliz Günday oturduğu sandalyede doğruldu. Omuzlarını dik konuma getirirken burnunu olabilirmiş gibi iyice havaya dikti. Gözlerini doğrudan Erdal Savaşer'e çevirdi. Bakışları kutuplar kadar soğuk ve donuktu.

''Sen aklını kaçırmış yaşlı bir bunaktan başka bir şey değilsin! Buraya gelmekle hata yaptım. Ne ben bu masaya oturdum ne de sen bana böyle şeyler söyledin. Son kez söylüyorum. Benim babam...''dediğinde Erdal Savaşer Eliz Günday'ın konuşmasına, o kelimeyi bir daha söylemesine, izin vermedi.

''Peki, neden oğlum kadar sevdiğim birinden eşinin ölümü üzerine yıl dahi geçmemişken seninle evlenmesini istedim? Neden yapayım bunu?''dediğinde ikisinin arasında bulunan etkisiz bir eleman olduğumu kabullendim. Mesele beni de aşıyordu. Öğrendiklerim karşısında belki de Eliz Günday kadar şok geçirdiğimden konuşamıyordum. Araya girsem mevzu bana patlayacak gibiydi. İkisinin de hiddetini bastıracaksa yapabilirdim. Ancak karışmamam gereken derin bir mevzuydu bu.

Erdal Savaşer manevi oğlum dediği adamdan, yani benden, böyle bir şey istediğinde onunla tüm bağımı koparmaya çalıştım. Yapacaktım bunu. Sinirlerimin en zirvede olduğu, öfke nöbetlerimi peşi sıra yaşarken bir gün karşıma çıktı ve bana sadece ödemesi gereken bir vefa olduğundan bahsederek evlenmemi söyledi. Kabullenmem de kabul etmem de fazlasıyla uzun sürdü. Sanki Ahmet'le işbirliği içindeydiler. Bir yandan onun baskısı, diğer yandan Erdal Savaşer, öbür taraftan yaşadığım kayıp ve oğluma yetememek beni çileden çıkardığında Eliz Günday'ın kapımda sabahladığı günlerde, sabrımın son demlerini yaşarken deli dürtüsüyle karar vermiştim. Ona söylerken kabul etmeyeceğinden emindim. Siz, siz olun hayatta hiçbir şeyden emin olmayın. Benim gibi nikah masasına oturabilirsiniz, yeniden evlenebilirsiniz. Evlilik... Yıllardır aramızda olan fakat benim lafını bile ettirmediğim bir gerçekti aramızda.

''Uyduruyorsun. Her şey bir düzmece. Bana yine oyun oynuyorsunuz!''diye bağırdığında Eliz'i nihayet delirttiğini düşündüm. Öfkeli saçları elektriklenmişti. Gözleri yuvalarından fırlamış, yüzündeki ifadeden Erdal Savaşer'i boğmak için inanılmaz bir istediği anlaşılıyordu.

''Amcanla konuş! Sana bir tek o doğruyu söylebilir.''

''Yıllar önce sorguladım onu.Her şeyi öğrendim.''

''Senden önce Sedat'la ben konuştum.''

''Kes sesini!''

Eliz Günday oturduğu sandalyeden ayağa fırladı. Öğrendiği her şey onun için çok fazlaydı. Sedat Günday ismine aşinaydım. Eliz Günday'ın narkotikte yakaladığı ilk suçluydu. Soyadı benzerlikleri yüzünden ilgimi çekmişti. Sedat Günday genç bir amcaydı. Eliz Günday'dan sadece altı yaş büyüktü. Evliydi. İki çocuğu vardı. Uyuşturucu bağımlısıydı ve düşman için çalışıyordu. Düşmanla Eliz Günday'ın tanışması bu şekilde gerçekleşmişti. Kara listede ilk sırayı kapmasının nedeninin bu olduğunu düşünmüştüm. Sonuçta benden hemen üstte yer alıyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse kıskanmıştım. Düşmanımın benden daha çok nefret ettiği biri vardı. Vedat Günday vakasına gelecek olursak kayıtlara geçen bilgilerden fazlasını bilmiyordum ve bu bilgisizlik beynimi kemirmeye başlamıştı.

Erdal Savaşer ondan beklenmeyecek kadar çevik bir hareketle hızlı davranıp Eliz Günday'ın koluna yapıştı. Eliz Günday çırpınıp kolunu kurtarmaya çalıştı. Ancak karşısında kaslarını tümden kaybetmemiş yaşlı bir tilki vardı. Gözlüklerinin ötesindeki buruşuk gözleri nemlendi.

''Dostuma olan vefa borcumu ödedim ben. Sen o küçük kızsın. Ne kadar büyürsen büyü öyle kalacaksın. Benim vicdanım rahat.''dediğinde Eliz Günday'ın kutupları andıran soğuk bakışları bedenimi ürpertti. Kolunu var gücüyle çekip kurtardığında Erdal müdürüm sendeledi.

ÖZÜR DİLERİM | AFFET BENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin